DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kültür Sanat

Katliam fotoğrafları birçok ilde sergilenecek

 
13 Ekim
12:06 2016

ANKARA (DİHA) - Gazeteciler, foto muhabirleri ve yurttaşların 10 Ekim katliamında çektiği fotoğraflar, "Hatırladığın kadar güçlü unuttuğun kadar suçlusun unutma" adıyla Ankara'da sergilendi. Fotoğraflar farklı kentlerde de sergilenecek.

Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri olan 10 Ekim katliamında, gazeteciler, foto muhabirleri ve yurttaşlar tarafından çekilen fotoğrafların sergisi açıldı. "Hatırladığın kadar güçlü unuttuğun kadar suçlusun unutma" ismiyle katliamın birinci yılında katliamın yaşandığı Ankara'da gerçekleştirilen sergi Çankaya Belediyesi'nde sergilendi. 10 Ekim Derneği ile ortak çalışma yürüten fotoğrafçı ve muhabirlerin kurmuş olduğu sergide yaklaşık 400 fotoğraf yer alıyor. Foto röportaj gibi duran sergiyi, barış talebiyle Ankara'ya gelen insanların alanda bulunması ve daha sonra bomba patlamasıyla yaşamını yitiren insanların, yaralıların hastanelere taşındığı, polisin saldırısı ile katliamın bütün dehşet belgelenmiş durumda.

Tabloların üzerinde yaşamını yitirmiş insanlara ilişkin duyguları anlatan yazılar, parçalanmış elbise ve farklı şehirlerden gönderilen eşyalar da sergileniyor. 22 Ekim'e kadar devam edecek sergi daha sonra Türkiye'nin diğer illerinde de açılacak. Sergiyi ziyaret eden insanlar ise tekrardan o anı yaşıyor.

'Katliam her şeyiyle belgelenmesi gerekiyor'

Gar alanında çektiği fotoğraflarla katliama tanıklık eden Evrensel Muhabiri Birkan Bulut, patlama sesini duyduğunda kortejin önünde bulunduğunu ve insanlarla birlikte koşmaya başladığını ve parçalanmış insan bedenleriyle karşılaşınca yerinde donduğunu söyledi. Bulut, "Yüzlerce ceset ve yaralı yerdeydi. Bilincimi kaybetmemek için kendime sürekli 'Fotoğraf çek, haber yap, soğukkanlı ol, arkadaşlarını bul' gibi uyarılarda bulunuyordum. İlk başta rastgele fotoğraflar çekmeye başladım. Bazı anları hatırlamıyorum" diye konuştu. Bulut, "Bu katliamın her şeyiyle belgelenmesi gerektiğini düşündüm. Kendimi kaybetmemek için bir yandan durmadan fotoğraflar çekiyor, diğer yandan da bilgi toplamaya, tanıdıklarımın yaşayıp yaşamadığını öğrenmeye çalışıyordum" dedi.

'Tanıdıklarım çektiğim fotoğraflardaydı'

"Fotoğrafla asıl yüzleşmem katliam günü değil sonrasında oldu" diyen ve sonraki günlerde sürekli çektiği fotoğraflara baktığını belirten Bulut, çektiği fotoğraflarının çoğunun tanıdığı insanların parçalanmış bedenleri olduğunu belirterek yaşadıklarını anlattı. Bulut, "Press filminde bir sahne vardır. Muhabir öldürülen meslektaşının fotoğrafını çeker. Bu gazetecinin arkadaşına olan belki de son görevidir. Ankara'da yaşadığımız çok daha korkuncuydu. Katledilen 101 canın bize bıraktığı görev de gerçeklerin ortaya çıkması ve bu ülkeye barışın gelmesi. Biz de bu görevi yerine getirmek için elimizden ne geliyorsa yapacağız" şeklinde konuştu.

'Birebir içinde bulunduğumuz bir katliam yaşandı'

Yaşanan katliamın her anına tanıklık eden fotoğrafçı Mehmet Özer, bir yıllık hazırlık sonucunda katliamın sergisini hazırladıklarını ifade etti. Özer, "İnsanlık tarihini, bilincini, unutmayı ve unutmaya karşı olan yegâne gücün kendisi olduğunu hatırlatan bir fotoğraf sergisidir" dedi ve ekledi: "Sur, Cizre, Nusaybin, Silopi ve daha birçok katliamlar gördük. Ankara saldırısında birebir içinde olduğumuz bir katliam yaşandı. Diğer ölümler uzak dururken yanı başımızda dediğimiz anların son soluklarına tanık olduğumuz bir katliamdı. Çok acı orada yanı başında düşen yardım isteyen arkadaşlarımız var bir yandan fotoğraf makinesi var. Biz öncelikle fotoğrafçı olarak insanı tercih ederiz. Elimizden gelen yardımı yaptık bu arada fotoğraflar çekiyorduk. Fotoğraflarımızı genellikle insan bedeninin parçalanmış şeklinde teşhir ederek değil yaşayanların anılarına saygı duyacak biçimde ahlaki bir çizgide çekmeye çalıştık."

'Dehşet sahneleri ütopyamıza daha sıkı sarılmamızı sağlıyor'

Katliamın fotoğraflarını görmek için sergi salonuna gelen Şair Ahmet Telli, egemenlerin bellek silici tavırlarına karşı çekilen fotoğrafların belleğin bir vicdanı olarak hissettiğini belirtti. Telli, "Gösterilen dehşet sahneleri bizim bilincimize ve duygularımıza hissettiğimiz gelecek ütopyamıza daha sıkı sarılmamızı sağlıyor. Bunun için mücadeleye değer olduğunu gösteren bir olgu olarak duruyor. Hafızasını yitiren bir toplum vicdanını da yitirir. Bu yüzden vicdanlı davranmak için hafızayı diri tutmak ve hafızayı diri tutmak içinde buradaki görsellerde dehşet sahnelerini bir kez daha hatırlayarak demeliyiz ki ütopya çok kolay kazanılmıyor. Daha çok uzun mücadele yıllarımız var. Bunu hatırlıyorum bu fotoğraflara bakarak" dedi.

'Devlet barış ve kardeşliği savunmuyor'

Katliamda birçok arkadaşlarını kaybeden Meral Kayhan ise, bir yıl geçmesine rağmen kaybettiği arkadaşlarının acısını hala yaşadığını ve hala onların yaslarını tutuğunu söyledi. "Arkadaşlarımın kollarının, bacaklarının havada uçtuğu bir sahneye tanıklık ettim hala gözümün önünden gitmiyor görüntüleri. Sanki bu olay bu sene yaşanmış gibi hala etkisinden çıkamadım. Fotoğrafları görünce o anları tekrar tekrar yaşıyorum" diyen Kayhan, şöyle devam etti: "Devlet politikası asla barış ve kardeşliği savunmuyor. Tam tersi barış için ses çıkaranları ya öldürüyor ya da tutukluyor. Katliamın bir şahidi olarak barıştan ve kardeşlikten vazgeçmeyeceğiz."

(as/kk/rp)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR