DİHA - Dicle Haber Ajansı

Panorama

2006 yargı panoraması - 1

28 Aralık
16:17 2006

VELİ AY / YUSUF KOÇ



HABER MERKEZİ (DİHA) - Kürt sorunu ile ilgili her açıklamanın dava konusu olduğu Türkiye yargı sistemi, bölgede adeta Demokles'in kılıcı gibi aydınların, yazarların, sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve vatandaşın tepesinde dolaştı. Şemdinli davası ve iddianamesi Türkiye için yargı bağımsızlığı açısından oldukça kötü bir sınav oldu. Yine Şemdinli olayını gerçekleştirenlerin sadece 3 kişi ile sınırlı kalması, 'devletin geçmişiyle yüzleşmekten korkması' olarak yorumlanırken, toplumsal olarak Kürt muhalefeti dışında Şemdinli'ye sahip çıkan da olmadı.



2006'da DTP'li 56 belediye başkanının topluca yargılanması gündemde yerini korurken, özellikle bölgede Kürt Sorunu ile ilgili olarak açıklama yapan herkes 'TCK 220/8 ve TMY 7/2'den' dava açıldı. İfade özgürlüğü açısından oldukça kötü bir sınavın verildiği Türkiye'de TMY'nin çıkarılması ve sonrası gelişmeler 'devletin 90'lı yıllara' geri dönüş olarak değerlendirildi. Diyarbakır olaylarında 14 kişinin ateşli silahlarla yaşamını yitirmesine ve aralarında 200 çocuğun da bulunduğu yüzlerce kişinin gözaltında işkenceye ve kötü muameleye uğramasına rağmen, faillerin açığa çıkarılması konusunda hiç bir adım atılmadı, ailelerin girişimleri ise sonuçsuz bırakıldı. Yaşam hakkı ihlalleri konusunda kötü bir sınavın verildiği bölgede, 'işkenceye sıfır tolerans' sözü havada kaldı ve Uğur Kaymaz davasında olduğu gibi 'yaşam hakkı ihlali gerçekleştiren kamu görevlilerine karşı hiçbir yaptırıma gidilmedi ve Uğur'un katilleri başta olmak üzere daha onlarcası elini kolunu sallayarak rahatça aramızda dolaşmaya devam etti.



İşte Türkiye yargısından çarpıcı manzaralar;




Şemdinli İddianamesi



2006'ya damgasını vuran en önemli davaların başında Şemdinli'de JİTEM mensuplarının Umut Kitapevi'ni bombalamasının ardından gelişti. Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde 9 Kasım 2005 günü Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitapevi Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş tarafından bombalanırken suçüstü yakalandılar. Ardından Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya Türkiye'yi sarsan bir iddianame hazırlayarak, Şemdinli'de bombayı koyan çetenin o dönem Kara Kuvvetleri Komutanı olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile bağlantılı olduğunu belirtti. Ferhat Sarıkaya'nın ihraç edilmesine neden olan iddianame mahkeme tarafından aynen kabul edilirken, yapılan yargılamada mahkeme heyeti 19 Haziran 2006 tarihinde 'Şemdinli bombası sanık askerler ve itirafçı tarafından oluşan çete tarafından atıldı' kararını verdi ve astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'i çete suçundan (TCK 220. madde) bir yıl 11 ay 10'ar gün, Mehmet Zahir Korkmaz'ı öldürmekten 25'er yıl, Seferi Yılmaz'ı öldürmeye teşebbüsten 12'şer yıl, Metin Korkmaz'ı yaralama suçundan 6'şar ay hapis cezası olmak üzere toplam 39 yıl 10'ar gün hapis cezasına çarptırdı.



Diğer taraftan yargılanmasına devam edilen PKK itirafçısı Veysel Ateş ise, 10 Kasım 2006 tarihinde 'adam öldürmeye tam teşebbüsten 12 yıl altı ay, olası kastla adam öldürmeden 25 yıl, olası kastla adam yaralamadan altı ay, suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olmaktan bir yıl 10 ay 27 gün olmak üzere toplam 39 yıl 10 ay 27 gün hapis cezasına çarptırıldı.



Davayla ilgili tebliğname hazırlayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok ise astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz hakkındaki 39 yıl 10 ay 27'şer günlük hapis cezası kararın bozulmasını isterken, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı yargılamayı yüzeysel olarak nitelendirdi. 12 sayfalık tebliğnamede, "Mahkemenin delilleri tam olarak toplamadan, kuşkuları gidermeden, olayın derinliğine vakıf olmadan bir karar verdiği" savunuldu. Başsavcı Ok, yargılamanın 3. Ağır Ceza Mahkemesi gibi geniş yetkili ağır ceza mahkemesinde değil, normal ağır ceza mahkemesinde (Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi) yapılması gerektiğini savundu.



Tebliğnameyle birlikte dosyayı alan Yargıtay 9.Ceza Dairesi, tensip tutanağını hazırladı, temyiz duruşması tarihini de 18 Ocak 2007 olarak belirledi. Bu duruşmada tüm tarafların hazır olması halinde karar için bir tarih belirleyecek. Herhangi gerekçeyle bozma halinde dava yeniden ele alınacak. Karar onanırsa astsubayların cezaları kesinleşecek.



Diğer yandan astsubay Kaya ile İldeniz'e ceza verilmesinin ertesi gününde 20 Haziran 2006 tarihinde gözaltına alınan Umut Kitabevi'nin sahibi Seferi Yılmaz ise, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla 'örgüt üyesi olma şüphesi' ile tutuklanarak cezaevine konuldu. Yılmaz'ın tutukluluk hali ve yargılaması devam ederken, Yılmaz'ın tutuklanması 'Astsubayların intikamı alınıyor' şeklinde yorumlandı.



DTP'li belediye başkanlarının Roj TV davası



Aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe, Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak'ın da bulunduğu 56 DTP’li belediye başkanının Roj TV’nin kapatılmaması için 21 Aralık 2005 tarihinde Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'e gönderdikleri mektup nedeniyle yargılanmalarına yargı yılında önemli ikinci başlık oldu. İlk duruşması 26 Eylül 2006 günü görülen dava, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Sezgin Tanrıkulu, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin Demirtaş, Baro Başkan Yardımcısı Av. Tahir Elçi, Av. Muharrem Erbey, Av. Meral Danış Bektaş ve DTP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Hasip Kaplan’dan oluşan Savunma Komisyonu ile DTP'li belediye başkanlarının savunmaları yapıldı. DTP'li belediye başkanları yaptıkları savunmalarda Roj TV'nin bölgede en çok izlenen televizyon olduğuna dikkat çekerken, imzalarının arkasında durduklarını ifade ettiler.



Belediye başkanlarının imzasını taşıyan mektupta, 'Türkiye'de gerçek bir demokratik hayatın yeşerebilmesi için, Roj TV'nin sesi susturulmamalıdır. Bu, yerel yönetimler düzeyinde temsil ettiğimiz insanların samimi ve ortak talebidir. Bu sesin ortadan kaldırılması demokrasi, insan hakları ve demokratik medeniyetin temel özgürlükleri için verilen mücadelede önemli bir mekanizmanın kaybedilmesi anlamına gelecektir' ifadeleri yer almıştı. DTP'li belediye başkanları hakkında TCK'nın 220/7, 314/2, 53 maddeleri uyarınca 'bilerek ve isteyerek silahlı örgüte yardım etme' fiili işleme gerekçesiyle 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan dava halen devam ediyor.



DTP'li belediye başkanlarına açılan davalar bununla sınırlı değil. Neredeyse yaptıkları her icraat, her konuşma soruşturma ve dava konusu olan DTP'liler yargının kıskacından bir türlü kurtulamadı.



* Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan hakkında, 30 Mayıs 2006 tarihinde Lon Angeles Times gazetesine verdiği ropörtaj nedeniyle PKK'ye yardım ettiği iddiasıyla 7.5 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı. Kalkan ropörtajında, "Abdullah Öcalan Kürt Halk Önderidir. O, Türkiye üzerinde oynanan oyunları anlattı. Söyledikleri Türkiye için bir şanstır. Çözüm için sözleri dikkate alınsaydı, bunları konuşmuyor olacaktık. Kendisini Kürt halkının lideri olarak görüyorum. Onsuz olan bir gelişme çözüm olamaz. Söyledikleriyle milyonları peşinden sürükleyen bir liderdir'' şeklindeki açıklamalar nedeniyle yargılanacak. Kalkan'ın yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.



Kalkan ayrıca, "Uğur Kaymaz’ın Mardin’deki duruşmasına katılmak", "Beşiri'de operasyonların durmasını isteyen halkı yatıştırmak", "Bir gösteride hayatını kaybeden belediye işçisi Hasan İş’in cenazesine katılmak", "ABD temsilcisinin ziyareti sırasında basın yoluyla PKK propagandası yapmak" ve "Öcalan üzerindeki tecriti eleştirmek" sebepleriyle yaklaşık 100 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasına devam ediliyor.



* Cizre Asliye Ceza Mahkemesi, Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak'ı 14 Ocak 2006 tarihinde Mem û Zîn Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen bayram şöleninde yaptığı bir konuşma da İmralı Cezaevi'ndeki tecrit uygulamalarını eleştirdiği için TCK'nin 220/8. maddesi uyarınca 15 ay hapis cezasına çarptırdı.



* Diyarbakır Valiliği Diyarbakır Kayapınar Belediyesi tarafından yaptırılan 10 parka verilmek istenen “33 kurşun”, "Zembilfroş”, “Jiyana Azad”, “Aşiti”, “Zeynel Durmuş”, “Civan” ve “Yek Gulan” isimlerine onay vermedi. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde açılan davada, valilik tarafından yapılan savunmada, söz konusu isimlerin toplumda ayrımcılığa yol açacağı savunuldu.



* Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında da Avrupa Sosyal Formu’na sunduğu ‘Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler’ raporu ve Kürtçe nikah kıydığı için de ‘Türkiye’nin mevcut anayasal düzenine karşı gelmek’ suçlamasıyla 2 ayrı dava açıldı. Avusturya’nın başkenti Viyana’da geçtiğimiz ay düzenlenen Avrupa Sosyal Formu’na 6 sayfalık "Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler" konulu bir rapor sunan ve 30 yoksul çiftin nikahını Türkçe ve Kürtçe kıyan Sur Belediye Başkanı Demirbaş hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı dava açmıştı.



* Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ayrıca Sur Belediye Başkanı DTP'li Abdullah Demirbaş hakkında, Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz için heykel yaptırıp, belediyeyi zarara uğrattığı iddiasıyla dava açtı. Demirbaş, Kaymaz anısına, yaşı ve vücudundaki mermi sayısını sembolize eder nitelikte bir heykel yaptırmak suretiyle belediyeyi 2 bin 292 YTL zarara uğrattığı ileri sürülen ve 1-3 yıl arasında hapis istemiyle Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadan beraat etti.



* Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında HPG'linin cenazesinin taşınması için ambulans tahsis ettiği için Taşıt Kanunu'na muhalefetten bir yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Baydemir'in yanı sıra, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanvekili Zülfü Atlı, Personel ve Eğitim Daire Başkanvekili Mübeccel Günaçtı ve Mezarlıklar Şube Müdürü Cüneyt Gültekin de yargılandığı dava beraatle sonuçlandı.



* Baydemir hakkında 2006'nın gelişi için TBMM'ye üzerinde Kürtçe, 'Sersala We Piroz Be' (Yeniyılınız Kutlu Olsun) yazılı yılbaşı kartları gönderdiği gerekçesiyle TCK'nın 222/1, 53, 58 maddeleri uyarınca '1353 sayılı Türk Harflerini Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun'a muhalefet etmek suçlamasıyla 6 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı.



* Baydemir hakkında ayrıca Tempo Dergisi'ne verdiği ropörtaj nedeniyle TCK'nin 216'ncı maddesi uyarınca 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlamasıyla Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Davada 12 Aralık'ta mütaalasını veren Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı Baydemir hakkında 1.5 yıl hapis cezası istedi.



* Yine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Baydemir hakkında 28-31 Mart Diyarbakır olayları sırasında yaptığı konuşmalar nedeniyle 10 yıla kadar hapis istemiyle Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. Dava halen devam ediyor.



* Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe'de benzer bir şekilde TBMM Şemdinli Olaylarını İnceleme Komisyonu’na verdiği ifadede 'PKK terör örgütü değildir' dediği için Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla dava açıldı. Tekçe'nin yagılanmasına Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.



301. madde bölgede TCK'nın 220/8 maddesi oldu



TCK’nın 220/8: "Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”



İfade özgürlüğü ile ilgili tartışmalar yargılanan yazarlar nedeniyle 301. madde ekseninde yapılırken, özellikle “Kürt sorunu” çerçevesinde dile getirilen düşünceler TCK’nın 220/8. maddesi kapsamında değerlendiriliyor. Sadece Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemeleri'nde devam eden yargılamalar bile 220/8'in bölge illerinde özellikle sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasetçiler ve vatandaşın üzerinde 'Demokles'in kılıcı' gibi dolaştığının açık göstergesi.



4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden TCK 220/8'den açılan dosya sayısı 27, yargılanan sanık sayısı 57. BU dosyalardan şu ana kadar 18'i sonuçlandı ve 37 kişi TCK 220/8'den mahkum edildi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde aynı maddeden açılan dosya sayısı 21, sanık sayısı 45, sonuçlanan dosya sayısı 8 mahkum olan kişi sayısı ise 9. Aynı şekilde 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde toplam 12 dosyada 48 kişinin yargılanmasına devam ediliyor. Tüm bu verilere göre TCK 220/8'den Diyarbakır'da ki ağır ceza mahkemelerinde yargılaması yapılan 60 dosyadan toplam 150 kişinin yargılanmasın sonucunda, yargılaması tamamlanan 26 dosyada 46 kişi ceza aldı.



TCK 220/8'den nasibini alanlar



* İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş Gün TV ve Roj TV'ye yaptığı açıklamalar nedeniyle yargılandığı iki ayrı davada, 220/8. maddeden 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.



* Avrupa Sosyal Forumu'unda 'Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler' adlı makalesinden dolayı TCK'nin 220/8 maddesi nedeniyle 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş beraat etti.



* Tunceli'de 11 Temmuz 2005 tarihinde HPG'liler tarafından alıkonulan er Coşkun Kırandi'yi 4 Ağustos'ta teslim alan heyette yer alan İHD Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş, Yazar Umur Hozatlı, Sanatçı Ferhat Tunç ve Tunceli Belediye Meclis Üyesi Özgür Söylemez ile haberi takip eden DİHA muhabirleri Kadir Özbek, Rüştü Demirkaya, DHA Muhabiri Ferit Demir, AA Muhabiri Haydar Toprakçı hakkında TCK'nın 220/8 ve 53'üncü maddelerince "örgütün ve amacının propagandasını yapmak"tan dava açıldı. Krandi'yi teslim alan heyetin yargılanmasına Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.



* Genel af ve cezaevlerinde tecridin kaldırılması istemiyle zincirli eylem yapan Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi 40-75 yaşlarındaki 24 kadın "örgüt propagandası yapmak" suçundan 10'ar ay hapis cezasına çarptırıldı.



* PKK Lideri Abdullah Öcalan'a verilen 20 günlük hücre cezasını protesto amacıyla basın açıklaması yapan Diyarbakır Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri Azize Yiğit ile Nezahat Teke de 'Öcalan'ı bir milyon kişi siyasal iradesi olarak kabul ediyor. 1 milyon kişi terörist olamaz" sözleri nedeniyle 1 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldılar.



* Referandum Girişim Komitesi Üyesi Nesrin Deniz, 2006 Newroz'un da Diyarbakır'da “Sayın Öcalan bu ülkenin realitesidir, reddedilemez” sözlerini kullandığı gerekçesiyle 1 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı.



* Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, amcasına "Biji Apo Kürdistan" ile PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fotoğrafının bulunduğu logolu "Senin için ölürüm" yazılı mesajı gönderdiği iddiasıyla 15 yaşındaki Mahmut Güllü hakkında, "Örgütün amacının propagandasını yapmak' suçlamasıyla 5237 Sayılı TCK'nın 220/8 maddesinden 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Yargılama Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen devam ediyor.



Referanduma karşı 'yeşil kart' tehditi



* PKK Lideri Abdullah Öcalan başta olmak üzere Kürt sorunu çerçevesinde söylenen sözler 'örgüt propagandası' olarak değerlendirilip yargılama konusu yapılırken, özellikle Öcalan'a 'Sayın' denilmesi karşısında da tahammülsüzlük devam etti. Aynı çerçevede 'Abdullah Öcalan Kürdistan'da siyasal iradedir referandumu' çerçevesinde çalışma yürüten, imza atan yüzlerce kişi de yargılandı ve ceza aldı. Aralarında öğrencilerin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve vatandaşların bulunduğu yüzlerce kişi hapse konuldu ve özellikle yoksul vatandaşlar 'yeşil kartlarının iptal edilmesi'yle tehdit edildi.



'Sayın Öcalan fobisi devam ediyor'



* Türkiye genelinde 'Sayın Öcalan' dedikleri gerekçesiyle yüzlerce kişi yargılanırken buna en son DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'da katıldı. DTP'li belediye başkanları ve sivil toplum örgütünün temsilcileriyle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda düzenlenen toplantıda konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk hakkında TCK 215 uyarınca 'suçu ve suçluyu övmek' iddiasıyla 2 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Yargılamaya önümüzdeki günlerde başlanacak.



'Diyarbakır olaylarında cinayet işleyenler yargı önüne çıkarılmadı'




* Diyarbakır'da 11 vatandaşın ateşli silahlarla öldürüldüğü 28-31 Mart olayları sonrasında bini aşkın kişi gözaltına alındı ve aralarında çocuklarında bulunduğu yüzlerce kişiye işkence yapıldı. 500'ü aşkın kişinin sadece Diyarbakır'da tutuklandığı olaylar nedeniyle onlarca kişiye hapis cezası verilirken, halen yüzlerce kişinin yargılanmasına ise devam ediliyor. Vatandaşı yargılayan devlet aralarında Enes Ata (7), Abdullah Duran (12) bulunduğu 11 kişinin ölümüyle ilgili olarak hiç bir güvenlik personeli hakkında soruşturma açmadı. Hayatını kaybedenlerin ailelerinin yaptığı suç duyuruları takipsizlikle sonuçlanırken, tazminat talepli başvurular ise İçişleri Bakanlığı tarafından reddedildi.



'İşte bölge yargısı'



Bölgede yargı 'Demokles'in kılıcı' misali siyasetçileri, sivil toplum örgütü temsilcilerinin tepesinden dolaşırken, yüzlerce traji komedi davalar da gündeme geldi.



* JİTEM elemanları Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Abdulkadir Aygan, Hayrettin Toka, Fethi Çetin, Hacı Hasan, Adil Timurtaş, Recip Tiril ve Mehmet Zahir Karadeniz, Lokman Gündüz, Faysal Şanlı'nın "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" ve "birden fazla kişiyi öldürmek" ve "patlayıcı madde atmak" suçlarından ömür boyu hapis istemiyle yargılandıkları ve JİTEM Ana Davası olarak bilinen dava askeri yargıda görülmeye başlandı. Mahkemede Jandarma Genel Komutanlığı tarafından 'itirafçıların ne görevle çalıştırıldıklarına' ilişkin gönderdiği belge mahkeme tarafından 'GİZLİ' denerek açıklanmadı. Buna itirazlar olunca mahkeme heyeti belgenin gizli olup olmadığını 'jandarmaya' sormaya karar verdi. Mahkeme ayrıca Aygan hakkında tutuklama kararı verirken, JİTEM elemanlarının mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi.



* Kars, Erzurum, Ardahan, Şanlıurfa, Siirt ve Van'da kamu ihalelerine fesat karıştırmak amacıyla kurulduğu iddia edilen örgüte yönelik bu illerde yapılan eş zamanlı operasyonlarda, toplam 27 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 3'ü Şanlıurfa ve Siirt'te tutuklanırken Kars'taki 24 kişiden 16'sı sorgulamalarının ardından tutuklandı. Gözaltına alınanlar arasında Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’nun kardeşleri, MHP eski Kars Milletvekili Arslan Aydar’ın kardeşi ve Sivil Savunma Müdürü de yer alıyordu.



* Operasyonların durması amacıyla Eylül 2004'te Siirt'in Eruh ilçesine giden İstanbul ve Siirt Canlı Kalkan Girişimi üyesi 18 kişi '2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet'ten 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi.



* Batman'ın Beşiri ilçesinde 27 Ağustos 2005 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) bağlı birliklerin HPG'lilere yönelik operasyonu sonucunda 7 HPG'linin hayatını kaybetmesi ardından operasyonların sona ermesi için halkın başlattığı eylemlerle yükselen tansiyonu düşürmek için Beşiri'ye giden ve aralarında Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan ve Batman'da ki sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin bulunduğu 27 kişinin yargılanmasına 15 Aralık'ta başlandı.



* Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice'de askeri noktada meydana gelen mayın patlaması sonrasında korkudan kaçan V.B. hakkında 'devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak' suçlamasıyla TCK'nin 302'nci maddesi uyarınca ömür boyu hapis cezası istedi. Yaklaşık 4 ay tutuklu kalan V.B.'nin yargılanmasına Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor .



* İçişleri Bakanlığı 1995 PKK'liler tarafından öldürüldüğü iddia edilen TEDAŞ görevlisi Mehmet Kala'nın ailesine ödediği 8 bin 744 YTL tazminatı Avrupa'da gazetecilik yapan Zübeyde Ersöz ile hayatını kaybeden PKK'liler Sevgül Bilgiç ve İhsan Meriç'in mirasçılarından istenmesi için dava açtı.



* Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Ramazan arifesinde basın açıklaması yaparak 'PKK'ye ateşkes ilan etmesi' çağrısında bulunan din adamları hakkında soruşturma başlattı. Savcılık, emekli din adamı Mehmet Gönden'in açıklama sırasında PKK'ye ateşkes yapması için Kürtçe'nin Zazaki lehçesinde yazdığı şiiri de suç unsuru sayarak soruşturma kapsamına aldı. Gönden şiirinde PKK'ye 'Ey insanlar, ey kardeş PKK, yine ateşkes yap aslanlar gibi' diyerek ateşkes çağrısında bulunmuştu.



* Bingöl 1. Asliye Ceza Mahkemesi, İHD GYK üyeleri Rıdvan Kızgın ile Kiraz Biçici hakkında 'Kızgın'ın kendisini Bingöl Jandarma Alay Komutanı olarak tanıtan bir kişi tarafından alaya çağrılmasıyla ilgili yaptıkları açıklama da "Rıdvan başkanın jandarmaya çağrılması bize Silopi kayıplarını hatırlattı" sözleri nedeniyle TCK 301. maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası verdi.



*Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 yılında medyana gelen ve 10 kişinin ölümü, 23 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar nedeniyle 35'i asker, 29'u polis ve 8'i gardiyan olmak üzere toplam 72 kişinin yargılandığı "Diyarbakır Cezaevi Katliamı" davası, 20 kez mahkeme heyeti değiştikten ve 55. duruşma geçtikten sonra karara bağlandı. Dava sonucunda Hamza Altıntaş, Nesim Özbaş, Mahmut Kızaşır adlı sanıkların delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilirken, Fethi Ahmet Onat, Recep Alaca, Mahmut Çaça, Şakir Tanrısever, Halil Uygur, Aziz Güven ve Cezaevi doktoru Serdar Gök adlı 7 sanığın dosyaları zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldü.



*30 sanıklı 'Hizbullah ana davası'nda sanık olarak 7 yıldır tutuklu yargılanan Musa Özer, tedavi için kaldırıldığı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümü'nde yaşamını yitirdi. Davada, sanıklardan 15'i için "Devletin mevcut anayasal düzenini silâh zoruyla yıkarak yerine şer'i esaslara dayalı İslâm devleti kurmayı amaçlama" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, diğer sanıklar için ise "Terör örgütü üyesi olma'' suçundan 20'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor. Dava devam ediyor.



*Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde hayvanlarını otlatırken kaleşnikof marka silahla açılan ateş sonucu öldürülen 13 yaşındaki Selahattin Günbey'in zanlılarının yargılandığı duruşma, Adli Tıp Kurumu'ndan beklenen raporun gelmediği gerekçesiyle ertelendi. Dava devam ediyor.



*Diyarbakır'ın Çınar İlçesi'ne bağlı Sırımkesen Köyü'nde kendini aldattığı iddia edilen eşi Gülistan Gümüş'ü sandık içerisinde otomatik silahla tarayarak öldüren Ömer Taş ile 6 kişinin yargılanmalarına başlandı. Töre saiki nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan sanıklar, 'namus cinayeti işlendiği' gerekçesiyle tahliyelerini talep ederken, yargılamaya önümüzdeki günlerde devam edilecek.



*Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde intihar ederek yaşamına son verdiği belirtilen Zerifa Akpınar'ın ağabeyi Salih Turgut, kız kardeşinin eşi tarafından öldürüldüğü iddiası ile Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Soruşturma devam ediyor.



*Diyarbakır'da birlikte yaşadığı kişi tarafından burnu kesilen R.G açtığı davadan vazgeçti. Burnun kesildiği ve kimin kestiği bilindiği için dava sürüyor.



* Şırnak'da 13 Aralık 1999'da Şırnak kent merkezinde 13 yaşındaki E.Y'ye tecavüz girişiminde bulunan, kızın karşı koyması üzerine E.Y'nin kafasını kuma gömüp, cinsel organına hortum sokarak öldüren, 19 Ekim 2006 günü ise Nur Mahallesi'nde 13 yaşındaki S.E'ye tecavüz ettikten sonra kafasını taşla ezerek öldüren ve geçmişte de 6 kız çocuğuna tecavüz girişiminde bulunduğu tespit edilen A.B.(21) aralık ayı başında yakalanarak tutuklandı. Şırnak'ta cezaevinde tutulan A.B. cezaevinde ki tutuklular tarafından sopayla dövülmesi üzerine durumu ağırlaşınca Şırnak Devlet Hastanesi'ne getirildi. A.B.'nin hastaneye getirildiğini öğrenen vatandaşlar da sanığı linç etmek için hastaneyi basmış olaylar sonucunda bir kişi yaşamını yitirmiş hastanede ise büyük maddi hasar meydana gelmişti.



* Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) şikayeti üzerine Dicle Üniversitesi Rektörü Fikri Canoruç, rektör yardımcıları ve öğretim görevlilerinin de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında, Diyarbakır 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan dava halen devam ediyor. 490 ihaleden 11'inde usulsüzlük yapmakla suçlanan 19 kişinin yargılandığı davada önümüzdeki dönem karar verilmesi bekleniyor.



* Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Kurtoğlu Lojmanları'ndaki Şahinkaya Apartmanı'nın kalorifer kazanının patlamasıyla ilgili gözaltına alınan kapıcılardan Eşref Aydın, 'kazara ölüme sebebiyet vermek' suçlamasıyla tutuklandı. 11 Aralık'ta 7. Kolordu Komutanlığı Kurtoğlu Askeri Lojmanları'ndaki Şahinkaya Apartmanı'nda kalorifer kazanının patlaması sonucu 8 kişi ölmüş, 8 kişi yaralanmıştı.



* JİTEM elemanları ve itirafçılar Mahmut Yıldırım (Yeşil), Abdülkadir Aygan, Muhsin Gül, Fethi Çetin, Kemal Emlük, Saniye Emlük, Yüksel Uğur ve Abdülkerim Kırca'nın 1992-1994 yılları arasında "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bir suçu söyletmek için işkence yapmak ve taammüden adam öldürmek" suçlamasıyla 7. Kolordu Askeri Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalarına başlandı. Mahkeme sanıklardan sadece Abdülkadir Aygan hakkında tutuklama kararı verirken, diğer 7 JİTEM elemanı hakkında aynı kararın verilmemesi dikkat çekti.



* Diyarbakır'ın Kulp İlçesi'ne bağlı Alacaköy'de Bolu Komando Tugayı'nın 11 Ekim 1993'de gözaltına aldıktan sonra infaz ettiği 11 köylünün 2004 Kasım'ın da bulunan kemikleriyle ilgili olarak Adli Tıp Kurumu incelemelerini tamamladı. 2006 Şubat ayında açıklanan rapora göre köylülelir ölüm nedeni 'ateşli silahla öldürme ve yakılma' olarak bildirildi. Kemiklerin köylülere ait olduğunun ortaya çıkmasının ardından dosyayı inceleyen Kulp Cumhuriyet Savcılığı, dosyada yargılanması gerekenlerin 'asker' oldukları gerekçesiyle dosyada görevsizlik kararı vererek, dosyayı askeri savcılığa gönderdi. Askeri savcılıkta derdest durumda bulunan dosyayla ilgili olarak Bolu Komando Tugayı'nda o dönemli görevli askerler hakkında dava açılması bekleniyor. Kayıp yakınlarının başvuru sonucu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi 'yaşam hakkının ihlal edildiği' gerekçesiyle 2001 yılında 1 milyon YTL tazminat ödemeye mahkum etmişti.



* Türkiye’de uygulanan yüzde 10’luk seçim barajı nedeniyle Şırnak'ta yüzde 45 oranında oy almalarına rağmen milletvekili seçilemeyen DEHAP’lı Mehmet Yumak ve Resul Sadak, Türkiye'yi AİHM'e şikayet etti. Başvuruları esastan 6 Eylül 2006 tarihinde görüşen AİHM tarafları dinledi. Türkiye'de ki seçim barajının düşürülmesi yönünde karar çıkması beklenen AİHM dava hakkında önümüzdeki günlerde karar vermesi bekleniyor.



* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gazeteci-yazar Musa Anter'in 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'ın Seyrantepe Semti'nde JİTEM elemanları tarafından öldürülmesiyle ilgili açılan davada, Türkiye'nin Ape Musa'nın 3 çocuğuna 25 bin euro manevi tazminat ile 3 bin 500 Euro mahkeme masrafı ödemesine karar verdi. AİHM, Türkiye'yi, tehdit edildiği bilindiği halde Musa Anter'in yaşamını korumak için yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemek ve cinayetle ilgili yeterli soruşturma yapılmadığını vurgularken, JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan'ın 'Ape Musa'nın JİTEM tarafından katledildiğine' ilişkin verdiği bilgilere rağmen, devlet eliyle yargısız infaz yapıldığına ilişkin hiçbir somut kanıt bulunmadığına karar verdi.



* HPG'li Abbas Emani'nin askeri birlikler tarafından sağ yakalandıktan sonra infaz edildiği ve cesedinin de arkadaşlarıyla birlikte yakıldığının ortaya çıklamasının ardından İHD Diyarbakır Şubesi Beşiri Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak 'Ölüm şeklinin ve ölümüne sebebiyet veren kişilerin açığa çıkarılması' talebinde bulundu. Beşiri Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Ekim 2006 tarihinde 'kovuşturmaya yer olmadığı' kanaatiyle takipsizlik kararı verdi. Bunun üzerine 1 Kasım 2006 tarihinde Av. Demirtaş, Emani'nin kardeşi Shokrollah Emani adına karara itiraz etti. İtiraz dilekçesi ve dosyanın gönderildiği Midyat Ağır Ceza Mahkemesi ise itiraz dilekçesini kabul ederek, Beşiri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği kararı iade etti ve savcılığın olayı etraflıca araştırılmasını istedi. Mahkeme verdiği kararda, 5271 Sayılı CMK'nin 160. maddesindeki düzenlemeye göre Cumhuriyet Savcısı'nın 'ihbar üzerine işin gerçeğini araştırmak zorunda olduğuna' dikkat çekilerek, 'Cumhuriyet Savcısı olayla ilgili şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm delilleri toplamalı, sonucuna göre hukuki işlem yapmalıdır' denildi.



(va/sa)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR