Amed’teki DAİŞ davasında 12 sanığa ilk duruşmada tahliye
AMED (DİHA) - Amed’de geçtiğimiz yıl eylem hazırlığında oldukları iki ayrı adrese yapılan baskınlarda, 2 polisin yaşamını yitirdiği çatışmalar sonrası çok sayıda silah ve mühimmatla yakalanıp “DAİŞ üyesi oldukları" gerekçesiyle tutuklanan sanıklardan 12’si, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün çıktıkları ilk duruşmada tahliye edildi. Sanıklar, yaptıkları savunmalarında evlerinde yakalanan uzun namlulu silahları 6-8 Ekim Kobanê olaylarından sonra kendilerini savunmak için aldıklarını iddia etti.
Amed'te (Diyarbakır) “DAİŞ üyesi oldukları” gerekçesiyle 15’i tutuklu toplam 17 şüpheli hakkında “Silahlı terör örgütüne üye olma”, "tehlikeli madde bulundurma" ve "ateşli silahlar kanununa muhalefet" suçlarından 15'er yıldan 37'şer yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruşması Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Eylem hazırlığında oldukları istihbaratıyla 26 Ekim 2015 tarihinde Peyas (Kayapınar) ilçesinde bulunan kaldıkları eve yapılan baskında çıkan çatışmada, polis memurları Sadık Özcan ve Gökhan Çakıcı ile birlikte Veysel Argunağa, Cahit Ölmez, Serhat Seyithanoğlu, Ergün Gül, Sıdık Bünül, Orhan Genç ve Ersel Gergüy isimli çete üyeleri yaşamını yitirmiş, 4 polis de yaralanmıştı.
Evde bağlantılı oldukları adreslerde gözaltına alınan kişilerden 15’i tutuklu toplam 17 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, DAİŞ üyeleri hakkında "terörist" yerine "örgüt üyesi" ifadesi kullanması dikkat çekmişti.
Davanın bugün görülen ilk duruşmasında, tutuklu sanıklardan 6’sı ve tutuksuz yargılanan 2 sanık avukatları ile birlikte mahkeme salonunda hazır bulunurken, diğer 9 sanık ise duruşmaya tutuklu bulundukları Antep L Tipi Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden katıldı.
Kimlik tespiti başlayan duruşmada önce hazırlanan savcılık iddianamenin özeti okundu. Ardından da sanıkların savunmaları alındı.
DAİŞ’in hücre evine ‘ticari amaçla’ gitmişler
Çatışmanın yaşandığı evdeki karton ve poşetlerde parmak izleri bulunan bazı sanıklar, savunmalarında daha önce bu eve hiç gitmediklerini ileri sürdü. DAİŞ ile bir bağlantılarının bulunduğu savunan sanıklardan Osman Uçak’ın Müslümanlara zarar veren DAİŞ’in mağduru olduğunu iddia etti.
Çewlig’ten (Bingöl) çatışmanın yaşandığı eve “ticari amaçla” geldiğini ileri süren sanıklardan Mustafa Binuk da savunmasında “Eve gelerek ölçümlerde bulunduk. Evde olan Serhat Seyidhanoğlu isimli arkadaşıma evin tesisat ve tadilatı için fiyat verdik. Ancak anlaşamadığımız için yapmadık” iddiasında bulundu.
Çatışmanın yaşandığı eve daha önce gittiğini kabul eden sanıklardan Muhammed Ayaz’ın ise savunmasında “Evi kimin ve ne amaçla kullandığını bilmiyorum. Ben evde parmak izi çıkan kişilerden bir kısmı Bingöllü olduğu için benden almış oldukları eşya ile bu eve gitmiş olabilirler” demesi üzerine mahkeme başkanı “Bu kadar Bingöllünün Bağcılar 1071 Sokak’ta çıkması tesadüf mü?” diye sordu. Ancak sanıktan yanıt alamadı.
Çatışmanın yaşandığı evde parmak izi çıkan sanıklardan biri olan ve evinde yapılan aramalarda Rakka kentinden gelen reçeteler bulunan Mustafa Baraç da yaptığı savunmasında, “Ben Suriye’ye gitmiş değilim. Rakka’da gelen reçeteler benim değil. Kardeşim Muhammed Baraç’a ait” dedi.
Mahkeme başkanın “Kardeşin nerede” diye sorduğu Baraç, “Kardeşim DAİŞ’ten tutuklu, cezaevinde” yanıtını erdi.
Evindeki DAİŞ bayrağını ve biat metnini inkâr etti
Antep Cezaevi’nden SEGBİS sistemi üzerinden savunması alınan Veysi Özbay ise, “Evimdeki tabanca, şarjör ve fişekler bana aittir. Ailem ve çocuklarımı korumak için tabanca bulundurmaktayım. Herhangi bir düşmanım bulunmamaktadır. 6-8 Ekim olaylarından dolayı ailemi korumak için silah bulunduruyordum” şeklinde savunma yaptı.
Yine evinde DAİŞ bayrağı ve arabasında DAİŞ lideri Ebubekir El Bağdadi’ye biat metni bulunan Mahmut Demirtaş isim sanık da savunmasında, bunları reddetti. DAiŞ üyelerinin kullandığı ve çatışmanın yaşandığı evleri kendisinin kiraladığını söyleyen Demirtaş, bu evleri kendisi için kiraladığını iddia etti. Demirtaş, “Evin yanında bulunan bahçeyi oto yıkma yapmayı düşünüyordum. Komşular rahatsız olacağı düşüncesiyle evde kalmaktan vazgeçtim. Evi kiralık ilanıyla internete verdim. Ben emlak işini yaptığım için adıma kiralanan birkaç tane ev olmasının mali açısından sakıncalı olduğunu düşündüğüm için Emrah Emre adına evi kiralanmıştır” iddiasında bulundu.
Sanığın savunmasındaki tutarsızlıklara tepki gösteren mahkeme başkanı, sanığa “Tanımadığın bir adına kira sözleşmesi yapıyorsun. Sonra da bu kişi IŞİD’li çıkıyor” diyerek çıkıştı.
Mahkeme başkanından ‘Canım’lı cevap
Tutuklu sanık Nihat Turan da, emniyetteki ifadesinde DAİŞ üyelerinin kaldığı Bağcılar 1071 Sokak’taki eve hiç gitmediğini söylediğini, ancak daha sonra bu evi ortağı Mahmut Demirtaş’ın kiraladığını hatırladığını belirtti. Turan yine telefonunda bulunan DAİŞ’in propaganda görüntüleri için de “Müslüman olarak dinledim” savunmasında bulundu.
Cumhurbaşkanı’nı savunmasına dayanak yaptı!
Aracında bulunan ruhsatsız tabanca ve şarjörlerin ise kendisine ait olduğunu söyleyen Turan, “6-7 Ekim olaylarından benim kendim resmim PKK ve YDGH sitelerinde ‘Görüldüğü yerde öldürülmesi’ şeklinde ilan edilmiştir. Ben kendimi korumak için silah taşıdım. Buna mecburdum. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Benim halkım kalkıp kendisini savunsun’ diye açıklaması oldu. Ben de kendimi savundum” diyerek evindeki silahları savundu.
Sanıklardan İrfan Çalar ise, Huzurevleri 72. Sokak’ta evinde ele geçirilen kalaşnikof silah, çok sayıda mermi, pompalı tüfek, dürbün gibi materyalleri 6-7 Ekim olaylarından sonra kendini korumak için aldığını söyledi. Çalar, evinde bulunan bomba yapım malzemelerinin ise mahallesinde karışıklıklar yaşandığı sırada bahçelerine atıldığını ileri sürerek kendisini savundu.
Savcı 4 sanık için tahliye talebinde bulundu
Sanıkların savunmalarının ardından davanın esası hakkında görüşünü açıklayan duruşma savcısı, 4 sanığın tahliyesine 11 sanığın ise tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.
Savcının mütalaasına karşı savunma yapan tutuklu sanıklar ve avukatları ise, mütalaaya katılmadıklarını belirterek tahliye talebinde bulundu. Sanıklardan Orhan Turan, Nihat Turan, İrfan Çalar, Cafer Erdem ve Mermet Erdem’in avukatı Remzi Erdem’in savunması sırasında “6-8 olayları sonrasında ilimiz ve dışında birçok insan öldürülmüştü. Bu insanlar arasında en çok HÜDÜPAR’lı kişilerdir. Müvekkilim de HÜDÜPAR’lıdır. Bu nedenle kendisini eşini ve çocuklarını korumak amacıyla silah temin etmiştir. Yasin Bürü eğer vefat etmemiş olsaydı belki bugün oda yargılanıyordu. Burada dinimiz yargılanıyor. Bu insanlar terörist ise ben de teröristim” ifadelerini kullanması dikkat çekti.
Verilen kısa ararın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti ise tutuklu sanıklardan Orhan Turan, Osman Uçak, Mustafa Bünül, Veysi Özvaz, Mikail İçten, Abdurrahman Sarıdağ, Mahammet Ayaz, Cafer Erdem, Baran Yalçın, İrfan Çalar ve Ömer Becerikli ve Mustafa Baraçın tahliye karar verdi.
Sanıklardam Nihat Turan, Mahmut Demirtaş ve Emrah Emre’nin ise tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı Ocak ayına erteledi.
(dte/rd/öç)