Güleryüzlü: Toplumsal değerlerde birçok darbe yaşandı
ANKARA (DİHA) - Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi Başkanı Can Güleryüzlü, AKP iktidarıyla birlikte toplumsal değerlerde birçok darbe yaşandığını belirterek, "Basına yönelik saldırıyı da kendilerine yakışacak şekilde kapatma ve yok etme şeklinde olgunlaştırdılar" dedi.
İktidara geldiği 2002 yılından bu yana kendi medyasını yaratmak için politika üreten ve bunda da başarılı olan AKP, son dönemde ise muhalif basını tamamen susturma politikasını hayata geçirdi. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından uygulamaya sokulan OHAL süreciyle birlikte çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnamelerle basına yönelik devreye konulan baskı, darbe dönemlerinin de ötesine geçti.
Son olarak, 11 televizyon kanalı ve 11 radyo istasyonunu kapatan AKP, bir ara "ortak" olduğu Gülen cemaatine ait basın yayın organlarını da el koydu. Gazeteci örgütlerinin raporlarına göre; OHAL döneminde 118 basın kuruluşu kapatıldı, 184 basın emekçisi gözaltına alındı ve bunların 56'sı ise tutuklandı. Ayrıca 886 basın emekçisinin işsiz kaldı, 620 gazetecinin basın kartı, 32'sinin ise parlamento kartları iptal edildi.
'Baskılarla tamamen yok etme noktasına ulaştı'
Türkiye'de basın özgürlüğü üzerine değerlendirmelerde bulunan Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi Başkanı Can Güleryüzlü, Türkiye'de iktidar ile basın arasındaki ilişkinin sürekli çatışma halinde süregelen bir ilişkisi olduğunu ve bunun temelinin ise Cumhuriyetin ilk kuruluş evresinden atıldığını belirtti. Güleryüzlü, sermayenin iktidarların tekelinde yoğunca bulunduğu dönemlerde, basın ve sermaye ilişkisinin iktidara eklemlendiğinin altını çizdi.
"İktidarlar artık basın kuruluşlarını ne kadar yönlendirebiliyorlarsa iktidarlarını o kadar sürdürebiliyorlar" diyen Güleryüzlü, haberciliğin iktidar tarafından ağırlıklı olarak algı oluşturma, yönetme ve manipülasyon üzerine şekillendirildiğine dikkat çekti. AKP ve Erdoğan'ın iktidara gelir gelmez kendi medyasını oluşturmaya çalıştığını vurgulayan Güleryüzlü, "Son aşamadaki siyasi gerilim döneminde de muhalif gördüğü ve olası muhalif olabilecek bütün yapıları, bütün basın kuruluşlarını da kendi büyüme ve olgunlaşma sürecine evirilmeleri sonucunda da kapatma ve baskılarla tamamen yok etme noktasına ulaştı" dedi.
Darbeler illa askeri olarak gelmez
Darbe biçimlerinin de günümüzde farklılaştığına değinen Güleryüzlü, AKP'nin 15 Temmuz darbe girişimi ardından ortaya koyduğu baskıcı tabloyu darbe olarak değerlendirdi.
"Basın özgürlüğü artık toplumsal temel haklarımızı savunma özgürlüğümüzdür" diyen Güleryüzlü şöyle devam etti: "60, 70 ve 80'lerin dünyası ayrı bir dünyaydı. Darbeler artık birbirine benzemiyor. 15 Temmuz'da darbe girişimi oldu fakat gerçekleşmediği halde sonuçlarına bakıldığında ortaya çıkan fotoğraf bir darbe fotoğrafıdır. Darbeler illa askeri olarak gelmez. Bu dönemde darbe, halkın haber almasını sağlayan kanalları yok ettiğinizde gerçekleşiyor. Toplumu yanlış yönlendirecek basın kuruluşlarını elinize geçirdiğinizde zaten bir darbe yapıyorsunuz. Türkiye'de darbe durumunu fiili olarak bu süreçte yaşıyoruz ama özellikle AKP iktidarı ile birlikte toplumsal değerlerde birçok darbe yaşandı. Basına yönelik saldırıyı da kendilerine yakışacak şekilde kapatma ve yok etme şeklinde olgunlaştırdılar."
'Ne kadar örgütlü toplum o kadar örgütlü gazeteci'
Ne kadar bakı varsa insanın da kendini var etme, savunma ve bu yok etmeye karşı direnç gösterme duruşu olduğunu söyleyen Güleryüzlü, dünyanın neresinde olursa olsun, farklı detaylar olsa dahi iktidar ile basın arasında sürekli bir gerilim olduğunu vurguladı. Güleryüzlü, oluşan gerilimlerde demokrasisi olgunlaşmayan Türkiye gibi ülkelerin basın kurumlarını tamamen kapatarak cezalandırdıklarını aktardı.
Gazetecinin kendini örgütleyebileceği, doğru haber ve meslek etiği çerçevesinde bir duruş sergileyebileceğini fakat bunun da iktidarlar karşısında yetersiz kalabileceğini ifade eden Güleryüz, gazetecinin örgütlü olmasının toplumdaki diğer alanlardaki örgütlülüğün ne kadar güçlü olduğu ile ilişkili olduğuna dikkat çekti. Güleryüzlü, "Eğer toplumda örgütlenme güçlü olursa ve iktidara reaksiyon gösterebiliyorsa ancak o zaman da örgütlü bir alan olabilecek ve basın alanı da örgütlenir. Örgütlenme sorunu salt basın ile ilgili değil, neredeyse tüm alanlarda sorunlu" diye konuştu.
(sa/hd/pu)