DİHA - Dicle Haber Ajansı

Haberler

Bab kimin için, niye önemli?

 
24 Ekim
09:14 2016

ERDOĞAN ALTAN

BAB (DİHA)
- Dünyanın gözünün çevrildiği, yerel ile uluslararası güçlerin üzerinde çeşitli hesaplar yaptığı Şehba bölgesinin halklar mozaiği kenti El Bab, stratejik önemdeki konumundan dolayı Ortadoğu'yu dizayn etmek isteyen tüm güçler için yeni dünya savaşının merkezi haline geldi. Peki Bab, kimler için ne anlam ifade ediyor?

Halep'e bağlı en önemli kentlerden biri olan ve Arapça'da "Kapı" anlamına gelen Şehba bölgesinin halklar mozaiği kenti Bab, bulunduğu coğrafi, tarihsel, siyasal ve toplumsal önem bakımından adeta 3. Dünya Savaşı'nın merkezi haline geldi. Suriye'de 2011 yılında başlayan iç savaş ile birlikte 11 Temmuz 2012'de önce Suriye Ulusal Koalisyonu'nun (SUK), Kasım 2013'te DAİŞ işgali altına girmeye başlayan ve Ocak 2014'te tümden DAİŞ çetelerinin işgali altına giren Bab, Suriye Demokratik Güçleri (QSD) ve Bab Askeri Meclisi tarafından özgürleştirilmeyi bekliyor.

QSD güçleri Efrîn tarafından başlattığı operasyon ile Şehba Barajı'yla birlikte 6 köy ve 2 mezrayı özgürleştirirken, bunu hazmedemeyen Türkiye ve ona bağlı Cephed El Nusra'nın da aralarında bulunduğu Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), DAİŞ ile birlikte QSD tarafından özgürleştirilen köylere saldırmaya başladı. Devrimci Güçler mevzileri ile sivil yerleşim alanlarına Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait F-16 savaş uçaklarıyla yapılan bombardımanda şu ana kadar çok sayıda sivilin katledildiği gelen bilgiler arasında.

İçeride ve dışarıdaki tüm politikalarını "Kürt düşmanlığı" ekseninde şekillendiren Türk devletinin izlediği Ortadoğu politikası Suriye iç savaşının daha ilk günlerinden bu yana dibe vurdu ve Türk devleti stratejik derinlikte boğuldu. Bu boğulma Rojava ve Irak'a yönelik işgal girişimiyle daha büyük bir derinlik kazandı ancak Türkiye yaşadığı stratejik boğulmaya rağmen bildik Ortadoğu politikasında yani Kürt ve Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı temelinde geliştirdiği politikada ısrar etmeye devam ediyor.

Bölgenin en eski yerleşim yeridir!

Tarihi Aramî ile Hîtîtlere (Hisiyînî) dayanan ve Şehba bölgesinde yer alan Bab; Eyyübiler, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mirdasiler, Ukayliler, çok kısa bir süreliğine Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti altına girdiği biliniyor. Osmanlı'nın dağılmasıyla birlikte bir süreliğine Fransız işgali altına girdi. Bab, Fransız işgali ardından ise Suriye halklarının önemli bir yerleşim merkezi oldu. Akdeniz'e açılmada önemli bir durak olarak kabul edilen Bab, Suriye'nin en önemli ticaret hattı üzerinde bulunmasıyla da dikkat çekiyor.

Zanaat, hayvancılık ve hayvan ürünlerinin ticaretiyle meşhur kent!

Halep'in 45 kilo metre kuzeyine düşen Bab kenti, 190 kilometrekarelik alanda, yaklaşık 480 metre rakımda bulunuyor. Kentin doğusunda Şehba bölgesinin en yüksek dağı olan Çiyayê Şêx Aqîl bulunurken, Çemê El Zeheb (Zêr) suyu da içinden geçtiği alanlara yeşilliklerle yaşam veriyor. Halep'ten sonra en büyük ticaret geçişinin yapıldığı kent olan Bab'ta halk zanaat, hayvancılık, tarım ile geçimini sağlıyor. Özellikle süt, yoğurt ve peynir gibi kalitesi yüksek hayvansal ürünlerin ticaretiyle meşhur olan kentin batısında bulunan Zeytinyağı fabrikası da tüm olumsuzluklara rağmen halkın ticaretini canlı tutmaya devam ediyor.

'Arap Kemeri'ne rağmen Kürtler bölgede kalmakta ısrar etti!

Osmanlı döneminde başlayan ve Baas rejimiyle devam eden "Arap Kemeri" politikalarına rağmen Kürtler, Bab kentinin merkezinde olmazsa da köylerinde diğer toplumlarla ortak yaşamada ısrar etti. Daha çok hayvancılık ve tarımla geçimini sağlayan Kürtler, Bab-Ezaz ile Bab-Minbic arasında bulunan El Xeylaniyê, Mirêxil, Keferxan, Dudiyan, Şewarîn, Mezrea, Dobiq, Suran, Kemaliye, Mezraa Telalîn, Qera Mezrea, Şubaniyê, El Bîr, Cub El Asî, El Foz, Qera Goz, Til Şiyîr, Qehar Qelbîn, Til Betal, Şêx Cerah, Numan, El Hedes, Bab Lêmon büyük köyleri olmak üzere 60'ı aşkın köy ve mezradaki varlıklarını günümüze dek sürdürüyor.

2004 yılında yapılan en son nüfus sayımında köylerle birlikte yaklaşık 380 bine ulaştığı belirtilen kent, nüfus yapısı itibari ile Arap, Kürt ve Türkmenlerden oluşsa da, kentte farklı halk ve inanç toplulukları da yaşıyor. Kentte çok az sayıda Ermeni, Asurî, Yahudi ve Çerkes de yaşamını sürdürüyor.

Osmanlı geçmişinden kaynaklı, Türkiye'nin sürekli önem atfettiği Bab kenti esas olarak tarihsel, toplumsal, sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerle Türkiye'nin ilgisini çekiyor. Bu nedenle Devrimci Güçlerin Minbic'i özgürleştirme hamlesinin ardından Türk devletinin paçası tutuştu ve bölgede işgallere ihtiyaç duydu.

Tarihsel öneme sahip bir kent

1516 yılındaki Mercidabık Savaşı'nda Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi sırasında Memluk Devleti ile girdiği ilk ve kati neticeli savaştır. 24 Ağustos 1516'da Osmanlı ordusu ile Memluk ordusu arasında Bab kentinin de içinde olduğu, Halep şehrinin kuzeyinde yani Şehba bölgesinde yapılan savaşı, Osmanlılar kazandı. Muharebenin sonucunda Suriye, Lübnan ve Filistin Osmanlı topraklarına katıldı. "Büyük Osmanlı" rüyasıyla yola çıkan AKP/Saray bölgenin kendine has gerçekliğinden bihaber, bölge halkı ve devrimci güçlerin kazanımlarını yerle bir etme amacıyla işgal girişimlerine devam ediyor. Bab kenti tarihten bu yana, Suriye'nin büyük şehirleri ile Irak'ın Musul, Bağdat gibi batı şehirleri arasındaki ticaret yollarının birbirine bağlayan son derece stratejik bir güzergah üzerinde ve kilit bir nokta konumunda bulunuyor. Bu durum kentin ve bölgenin demografisini zamanla değiştirse de özünü korumaya devam eden kent Suriye'nin her tarafına açılan büyük yolların da birbirleri ile kesiştiği bir noktada. Yarısı çöl olan kentin doğu kısmından da Rakka, Deyr Zor ve Irak'a rahat bir şekilde geçiliyor. DAİŞ çetelerinin de burayı işgal etmesindeki en büyük sebep bu hassas konum olarak değerlendiriliyor.

En önemli ekonomi 'Kapı'larından biri!

Arapça'da "Kapı" anlamına gelen Bab, tarihten bu yana Ortadoğu'nun iki temel ticaret merkezi olan Halep ve Antep arasındaki ticaret güzergahının da kilit noktası. Bab'ın yanısıra Efrîn ile Ezaz da bu iki ticaret merkezi arasında kalan stratejik yerler. Bu önemli ticaret güzergahını yitirmek istemeyen Türkiye, Cerablus ve El Rai işgalleriyle yaptığı hamleler ile Bab kentini de kontrolü altına almak istiyor. Türk devleti Suriye savaşının başından bu yana bunu amaçlıyor ve bu temelde politika geliştirdiği biliniyor.

DAİŞ için de Bab önemli!

Ekonomik gelirlerinin büyük kısmını petrol satışından sağlayan DAİŞ çeteleri için varlık ve yokluk anlamına gelen Bab kenti, Suriye, Irak, Türkiye güzergahlarından petrolü dışarıya sattığı Suriye'de en büyük petrol geliri sağladığı güzergahlardan biri olması nedeniyle de stratejik önemde. DAİŞ çetelerinin Irak ve Suriye'deki ham petrolü Türk devleti ve KDP sayesinde Güney Kürdistan üzerinden Türkiye'ye ve dünyaya pazarladığı konusunda hemfikir olan uzmanlar, yine aynı şekilde DAİŞ çetelerinin Ezaz - Cerablus hattından da petrolü çok ucuz bir şekilde Türkiye'ye pazarladığını ve AKP hükümetinin böylece ekonomisini ayakta tuttuğu değerlendiriliyor. Komşu Minbic'ten çok daha homojen bir Sünni Arap etnik yapıya sahip olan El Bab, DAİŞ'in Suriye'deki en önemli kalelerinden biri olduğunu belirtilirken, hem çetelerin Halep muhafazasında denetim altında tuttuğu bölgelerle, hem de doğudaki Rakka ve Deyr'üz Zor vilayetleriyle bağlantıyı sağladığı dillendirilmekte. Ayrıca El Bab yakınlarında 3 önemli DAIŞ'in askeri eğitim kampı bulunduğu bilgisini veren kaynaklar, DAIŞ'in "Kıyametten önce Haçlı ordularına karşı son kutsal savaşın verileceği yer" olarak gördüğü ve kutsal bir önem atfettiği Dabık'ta tüm lojistik desteğini 35 kilometre güneydoğusundaki El Bab'dan aldığı biliniyor.

ÖSO için Bab'ın önemi!

Türkiye'nin, desteklediği ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı arasında bir araya getirdiği onlarca paramiliter çeteci grup tarafından işgal edilen Cerablus ve çevresinde rahatça tutunabilmek için DAİŞ çetecilerini El Bab'dan çıkmaya ikna etmek zorunda. Zira El Bab'da güçlü bir DAİŞ varlığı söz konusu iken ÖSO'nun denetimi altındaki diğer bölgeler çok uzun güvenli kalamayacağı belirtiliyor. Bunla birlikte Türk devleti kendisine bağlı paramiliter güçlerle Kobanê ve Efrîn kantonlarının birleşmesine mani olmak için Bab'ın QSD güçlerinin eline geçmesini engellemeye hayati önem veriyor.

Suriye için Bab

Bab şehri Baas Rejimi için de oldukça önemli bir yere sahip. DAİŞ'in şehirden temizlenmesi durumunda Suriye ordusu Rus uçaklarının desteğiyle kuzey ve kuzeydoğuya ilerleyebilecek ve bu şekilde güneydeki Tabka'yı baskı altına alabilecek. Bab, Suriye rejimi tarafından Kürtlerin Suriye'nin kuzeyinde geniş ve yekpare bir Kürt nüfuzu oluşturmasına da engel olunabilecek bir kent olarak görülüyor.

Demokratik Özerklik Yönetimi için Bab'ın önemli

Bab kenti, son aşamasına gelen Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federalizm Sistemi'nin içinde yer alan Demokratik Özerklik Yönetimi için de, Kobanê ve Efrîn kantonlarını birleştirerek, Şehba bölgesindeki halklara rahat bir nefes alması için önemli. Minbic hamlesinin başarıya ulaşmasının ardından Bab halkı da sürekli QSD güçlerine DAİŞ'ten kurtarılmaları yönünde çağrılar yapmaya devam ediyor.

Uluslararası devletlerin Bab için hedefleri nedir?

Suriye krizindeki koalisyon ülkeleri ve başını çektiği Amerika ile Rusya için şu anki stratejik bir kavşakta duruyormuş gibi gözüken Bab, her şeyden önce tarafların politik ve iktisadi hedefleri çerçevesinde önemli bir yere sahip. Bab, Katar doğalgazının önümüzdeki süreçte de kesintisiz bir şekilde "Sünni bir hat" takip edebileceği topraklardan Avrupa Birliği'ne ulaştırılmak üzere kat edeceği son Sünni ülkenin yani Türkiye'nin sınırlarına girmeden önceki ve Deyr'üz Zor-Rakka -Elbeyli güzergahı üzerindeki son yer olarak görülüyor.

Tek sebep doğalgaz hattının geçişi mi?

Ortadoğu ülkelerindeki gelişmeleri analiz eden uzmanlar, her şeyden önce Suriye savaşı, ülkesinde demokratik reformlar yapmak istemeyen bir "diktatör Esad rejimine" karşı Suriye muhalefetinin el ele vererek yürüttüğü bir "hayır ile şer mücadelesi" olmadığının altını çiziyor. Zira bu kirli savaşta da "şer güçlerinin" kimsenin umurunda olmadığını belirtirken, Ortadoğu'daki pek çok savaş gibi, bu savaşın da sponsorunun dev petrol/doğalgaz şirketleri ile askeri-sınai komplekslerin olduğu değerlendirmesi yapıldı. Suriye savaşının altında; Şam yönetiminin Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) güçlü ülkelerinin yaptığı bir teklifi 2009 yılında reddetmesi geldiği ileri sürülüyor. Basra Körfezi'nde bulunan ve İran ile Katar arasında paylaşılan off-shore doğal gaz sahasından başlayacak olan ve Katar - Suudi Arabistan - Ürdün - Suriye - Türkiye güzergahı üzerinden Avrupa'ya doğalgaz sağlayacak bir boru hattı projesinde yer alma teklifinin o tarihte reddedilmesinin Suriye'yi şimdi içinde bulunduğu duruma getirdiği de tartışılıyor.

Türkiye'nin derdi başka!

Türkiye'nin şu an Şehba bölgesindeki Devrimci Güçlere saldırmasının diğer bir nedeni de, Müslüman Kardeşler ile olan ilişkilerinden ileri geldiği belirtildi. Türkiye'nin şu an Efrîn ve Kobanê kantonlarının birleşmesi olasılığını bahane ederek Cerablus ve El Rai kasabasını işgal etti.

Türk devletinin bugün Bab yakınlarında vurduğu birçok yer tarihte Müslüman Kardeşlerin merkezi olan Marea, Dabık, Extarin, Til Rifat vb. alanlar olduğu belirtiliyor. Türk devletinin seyirci kalmak istemediği şey aslında Müslüman Kardeşler örgütünün merkezleri ile olan tarihsel ilişkilerinin ve yollarının kesilmesi olarak nitelendiriliyor. Suriye'de 1979 yılında yapılan ve 3 ay süren ayaklanmada yer alan Müslüman Kardeşler'in önemli kadrolarının tamamının bastırılan ayaklanmadan sonra Türkiye'ye geçtiği biliniyor.

Bab'ı almak demek Şehba bölgesine hakimiyet kurmak demek!

Bab - Efrîn - Ezaz çevresinin Türk devleti tarafından bombalanmasının diğer önemli bir nedeni ise, bölgenin halklar mozaiği olmasıdır. Bab tarihten bu yana Türkmen, Ermeni, Arap ve Kürtlerin bir arada yaşadığı bir bölgedir. Bu bölge Şehba olarak da bilinen bir bölgedir. Bu bölgede ağırlıklı olarak Kürtler, Araplar, Türkmenler bir arada yaşıyor. Bab kentinin bir diğer önemi farklı halkları, farklı inançları ve farklı kültürleri içinde barındırıyor olmasıdır. Türk devletinin bölgeye yönelik saldırılarının asıl nedenlerinden biri de, Kürt halkının elde ettiği tarihsel kazanımlardır. Ayrıca Kürt halkının diğer halk ve inanç toplulukları ile buluşmasıdır.

Kürtler, Rojava Devrimi ile ağır bedeller ödeyerek topraklarını, birlikte yaşadığı farklı halk ve inanç topluluklarını DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı vb. çetelerin saldırılarına karşı korudu. İşte Kürtler ödedikleri bu ağır bedellerle de Rojava ve Suriye'de yaşayan halklarla eşitlik, özgürlük, adalet temelinde buluştu.

Bölgesel ilişkilerin geçiş noktası olan Bab kentini almak psikolojik üstünlüğün yanı sıra askeri ve siyasal üstünlüğü de ele geçirmek ve Şehba bölgesine hakimiyetini sağlamak anlamını taşıyor.

Halkın çağrısına cevap olmak için Bab Askeri Meclisi kuruldu

Bölgede yaşanan savaş sürecinde, Bab Askeri Meclisi kuruluş toplantılarını gerçekleştirdi. Özgürlükçü halk güçleri arasında yapılan bir dizi görüşmeler ardından Bab Askeri Meclisi'nin kurulması kararlaştırıldı. Minbic Askeri Meclisi'nin 73 gün süren başarılı bir operasyonla Minbic kentini DAİŞ çetelerinden temizleyip özgürleştirmesiyle Bab bölgesindeki halk da askeri örgütlenmesini geliştirdi. Bu amaçla Bab Devrimciler Cephesi, Qebasîn Şehitleri Tugayı, El-Selacîqa Tugayı, Bab Kırsalı Şehitleri Taburları, Ehrar Erîma Taburları, Şehit Silo El-Raî Tugayı ve El-Kiêba Şehitleri Tugayı adlı 7 devrimci gücün birleşmesiyle 14 Ağustos 2016 günü düzenlenen bir basın açıklamasıyla Bab Askeri Meclisi'nin kuruluşu ilan edildi. 7 devrimci gücün birleşmesiyle kurulan Bab Askeri Meclisi'nin en büyük amacı 2013 yılından bu yana DAİŞ çetelerinin zulmü altında yaşamını sürdürmeye çalışan Bab halkını özgürleştirmek ve Bab bölgesini tümden DAİŞ çetelerinden temizlemek olarak açıklandı.

(ip/cd)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR