TYS'den yazarlara çağrı: Kendinize gelin
İSTANBUL (DİHA) - Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Eşbaşkanı Suna Aras, bir yerde bir çiçek dahi koparılsa incinmesi gereken şair ve yazarlara, "Üzerimize sanki ölü toprağı serpilmiş. Kendinize gelin, gerçekten iyi durumda değiliz. Bugün dilimize kilit vurulmuşsa yarın kalbimize vurulacak" çağrısında bulundu.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), yaptığı yazılı açıklama ile 1995 yılında Kültür Bakanlığı'ndan sözleşmeyle aldıkları oda kullanım hakkının Bakanlık tarafından tek taraflı iptal edildiğini ve odaya kilit vurulduğunu duyurmuştu. TYS Eşbaşkanı Suna Aras, kurucuları arasında usta yazarlar Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Bekir Yıldız ve Adalet Ağaoğlu gibi isimlerin bulunduğu sendikanın kapısına duvar örülmesinin tesadüf olmadığını belirtti.
Türkiye'nin şu anki durumunu "Üzerini kara bulutlar kaplamış" şeklinde özetleyen Aras, sendikanın kapısına duvar örme sürecini şu sözlerle anlattı: "Bizim bütün evraklarımız içeride kaldı. Bir süredir odanın kapanmaması için direniyorduk. Daha sonra polisler geldi kapıya, kimliklerimizi kontrol ettiler. Can sıkıcı durumlar yaşadık. Bizden yazarlar sendikasına üye olup olmadığımızı ispatlamamızı istediler. Bizi çıkarıp daha sonra gelip duvar ördüler."
'Artık diktatörlüğe geçtik'
Bir yandan sendikanın kapısına duvar örülürken diğer yandan da yazarların tutuklandığını hatırlatan Aras, bu durumu ise "Düşünce özgürlüğüne kilit vurma" olarak değerlendirdi. "Bir yandan karşı duran, barışı savunan ve insan haklarını savunan tutuklanıyor öbür taraftan sessizlik var biraz kendimizi yalnız hissediyoruz sanıyorum" diyen Aras, Türkiye'de basın ve ifada özgürlüğüne dönük baskıları "Sanıyorum artık diktatörlüğe geçtik. Başkanlık sistemini zorla getirmeye çalışıyorlar. Zaten şuan fiili başkanlık var. Sadece yasal olarak kâğıt üzerinde getirmeye çalışıyorlar. Yazarı cezaevine koymak, onun dilini, kalemini, dünya görüşünü elinden alma anlamına gelir. Ama bu mümkün değildir. Buraya gelirken Can Dündar'ın yazısını okudum. Bir avukat Necmiye Alpay'ın ziyaretine gitmiş. Necmiye çok üzgünmüş. Avukatı, 'Neden üzgünsün?' diye sormuş. O da, 'Kolombiya'ya üzülüyorum, neden barışı reddetmişler?' diye cevap vermiş. Yazar olmak işte böyle bir şey. O'nu oraya kapatabilirsiniz ama onun yüreği bütün dünyaya açık" şeklinde değerlendirdi.
'Bugün dilimize, yarın kalbimize kilit vuracaklar'
Aras, başta yazarlar olmak üzere toplumsal muhalefetin Türkiye'de yaşananlara kaşsı sessiz kalmasını ise şu sözlerle eleştirdi: "Bir yerde bir çiçek koparılsa bile incinmesi gerekiyor, şairin ve yazarın. Kürt illerini yakıp yıktılarki buna rağmen Kürtler bizden daha iyi durumda. Çünkü orada bir mücadele var. Ölüm kalım savaşı var. Biz daha kötü durumdayız. Üzerimize sanki ölü toprağı serpilmiş. Biz daha suskunuz. Bir şeyler yapmak zorundayız. Düşünce özgür değilse ben nasıl yazacağım. Nasıl kendimi ifade edeceğim. Düşünce özgürlüğü dil ve konuşma demektir, kendini ifade etme demektir. Onlar elimden alınırsa ben kendimi insan bile kabul edemem. Onun için direnmek zorundayız. 12 Eylül döneminde vahşi bir dönemdi ama ben bu kadar karanlık bir dönem bilmiyorum. Çok sinsi, çok karanlık çok utanmaz bir dönem. Sözcüklerle anlatılacak gibi değil. Ne yapacağız? Onu birlikte bulacağız. Kendinize gelin, gerçekten iyi durumda değiliz. Bugün dilimize kilit vurulmuşsa yarın kalbimize vurulacak."
(za-nd/pu)