Avrupa Parlamentosu heyeti Ahmet Türk'ü ziyaret etti
MÊRDÎN (DİHA) - Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, Avrupa Irkçılık Karşıtları Taban Hareketi (EGAM) ile çok sayıda ülkenin insan hakları gençlik inisiyatifi yöneticileri, Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk'ü ziyaret etti.
Bölgede yaşanan gelişmeleri yerinde incelemek üzere Mêrdîn'e (Mardin) gelen Bosna Parlamenter Denniz Gratz, Fransa Parlamenter Hervê Fêron, İngiltere Avrupa Parlamentosu (AP) Üyesi Julie Ward, Almanya AP Üyesi Klaus Buchner, Lüksemburg AP Üyesi Frank Engel, Kıbrıs AP Üyesi Costas Mavrides, Portekiz AP Üyesi Jose Maria, Fransa Avrupa Irkçılık Karşıtları Taban Hareketi (EGAM) Başkanı Benjamin Abtan, Rusya, Sırbistan, Hırvatistan, Danimarka, Kosova İnsan Hakları Gençlik İnisiyatifi yöneticilerinden oluşan heyet, Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk'ü ziyaret etti. Ziyarette, Mêrdîn Milletvekilleri Gülseren Yıldırım, Mithat Sancar da hazır bulundu. Heyete, bölgede yaşanan gelişmeleri aktaran Türk, bölgede yaşanan sorunların Kürtlerin devlete karşı bir başkaldırısı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Türk: Kürtlerin dünya ile bağı kesilmek isteniyor
Türk, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, Kürtlerin bu gelişmeler ışığında bir halk olarak statü sahibi olması gerektiği hususunda bir çaba içinde olduğunu kaydetti. Türk, Türkiye'nin Kürtleri her zaman potansiyel bir tehdit olarak gördüğünü ve Kürtleri sindirmeye yönelik şiddet politikalarını devreye koyduğunu vurgulayarak, "Kürtlerin Rojava'da, Irak'ta bir statüye sahip olmasını istemiyor. Bu nedenle Kürtleri sindirmeye, susturmaya yönelik her türlü baskıyı, şiddeti uygulayan bir atmosferin içinde yaşıyoruz. Devlete baktığımızda sanki Kürtler Türkiye'yi bölmek istiyor gibi bir mesaj veriyor dünyaya. Oysa ki Kürtler fikirlerini çok açık söylüyor. Suriye'de demokratik bir cumhuriyet istiyor. Kürtler, Suriye'nin birliği ve bütünlüğü içinde bir statü istiyor. Türkiye'de de aynı şeyi söylüyoruz. Türkiye'de halklarla birlikte yaşamakta bir sıkıntımız yok. Türkiye'de bütün haklarla birlikte eşit özgür ve herkesin kendini rahatça ifade edebileceği demokratik yönetimin oluşabilmesi için mücadele veriyoruz. Biz bu talepler üzerinde Kürtlerin siyasetini yapıyoruz ve bu mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi.
Türkiye'de Kürtlerin büyük bir nüfusa sahip olduğunu hatırlatan Türk, "Ortadoğu'da 40 milyon nüfusa sahip bir halk hiçbir statüye hiçbir hakka sahip değildir. Böyle kalabalık bir halkın anadilinde eğitim hakkı yok. Kendini ifade hakkı yok. Yerinde yönetime katıldığı zaman bile büyük tehlikelerle karşı karşıya kalıyor" diye konuştu.
Türk, parti olarak seçimlerde yüzde 70'leri geçen bir oranla kazandıkları 26 belediyeye kayyım atanmasını da hatırlatarak, DBP'li 3 Büyükşehir Belediyesine kayyım atanması için bir buçuk yıldır onlarca müfettişin gönderildiğini söyledi. Müfettişlerin suç bulmaya yönelik bir çabanın içinde olduğunu dile getiren Türk, "Gelen müfettişlere İtalya'ya karşı mücadele eden Ömer Muhtar ile General Graziani arasında geçen şu diyalogu anlattım. General Graziani Ömer Muhtar'a ne istediklerini soruyor. Ömer Muhtar ise bize iftira atmayın başka hiçbir şey istemiyorum diyor. Ömer Muhtar'ın o sözünü müfettişlere bizde söyledik. Kürdistan'da halkın iradesiyle seçilmiş tüm belediyelere kayyım atama çabası içerisindeler. Bu şekilde halkın iradesini kendilerine bağlamak istiyorlar" şeklinde konuştu.
DBP'li Belediyelere yönelik baskılara da değinen Türk, bir çok belediye başkanı ve meclis üyesine yurt dışı yasağı getirildiğini belirterek, halk iradesiyle seçilen insanların yurtdışına çıkma taleplerinin İçişleri Bakanlığı ve valiliklerin iznine tabi tutulduğunu söyledi.
Kürtleri dünyadan koparmak ve susturmak için böyle bir süreç başlatıldığını ifade eden Türk, konuşmasında şunları dile getirdi: " Birinci paylaşım savaşında Kürtleri 4 parçaya böldüler. Fakat Kürtler şu an örgütlüdür. Hak talepleri var. Demokratik bir süreç içerisinde birlikte yaşadığı halklarla özgür ve eşit bir şekilde yaşamak istiyorlar. Kürtlerin yürüttüğü hak mücadelesi Ortadoğu'da belki de ikinci paylaşım savaşı gibi görünüyor. Bu süreçte Kürtleri susturma, sindirme ve hak taleplerini ortadan kaldırmaya yönelik ağır bir baskı uygulandığını söylemek istiyorum."
(ekip/cd)