DİHA - Dicle Haber Ajansı

Haberler

ÖÇAV adayı Çelik: Katılımcı baro için varız

 
22 Ekim
18:26 2016

İSTANBUL (DİHA) - İstanbul Barosu yönetimine Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar adına aday olan Several Ballıkaya Çelik, "Baro yoksa savunma da yoktur. Güçlü baronun güçlü yönetimden değil katılımcı ve birlikte yönetimden geçtiğini biliyoruz" dedi.

İstanbul Barosu Genel Kurulu, başkan adaylarının konuşması ile devam etti. İlk olarak Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar'ın (ÖÇAV) başkan adayı Several Ballıkaya Çelik konuştu. Çağdaş Avukatlar ve Özgürlükçü Avukatlar olarak, güçlerini birleştirerek Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu adına baro yönetimine aday olduklarını belirten Çelik, Amed’de (Diyarbakır) katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi'yi "Unutmayın. Bu topraklar üzerinde onun gibi toprak olan iyi ve cesur yürekleri hatırlayın, Tahir Elçi'yi unutmayın" sözleriyle andı.

Son bir yıldır ülkede savaş ve çatışma koşullarının arttığını, yüzlerce insanın katledildiğini, kurumların kapatıldığını hatırlatan Çelik, "Darbecilerin ve paralel örgütün tasfiyesi adı altında tüm muhaliflerin tasfiyesi gerçekleştiriliyor. OHAL yönetiminin ne zaman biteceği belli olmadığı anlaşılıyor. Ancak yapılmak istene yasal değişikliklere bakıldığında, yıllardır verilen mücadele ile kazanılan hakların KHK'lerle gasp edileceği görülüyor" diye belirtti.

Darbe girişiminin ardandan iktidar OHAL ilan ederek, süreci fırsata çevirmeye çalıştığını vurgulayan Çelik, 3 bin 500 hakim ve savcının görevden alındığını, onlarca televizyon ve radyonun kapatıldığını, onlarca gazetecinin tutuklandığını, binlerce kamu emekçisinin açığa alındığınız anımsattı. Çelik, "Yüksek yargının Cumhurbaşkanı'nın 'kaçak Sarayı'nda cübbelerinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışması yüksek yargının fotoğrafıdır. Alelacele stajyer hakimlerin Cumhurbaşkanı'nın huzurunda atamasının yapılması yargıya müdahaledir. Savcıların, hakimlerin tilavete çağrılması yargıya müdahaledir. Bu nedenle mahkemelerden adalet çıkmıyor" diye konuştu.

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun, Saray'a gitmesini de eleştiren Çelik, YARSAV Başkanı Murat Arslan'ın gözaltına alındığında, TBB ve İstanbul Barosu'nun ses çıkarmadığını ifade etti.

Avukatların yaşadığı sorunların başında adliyelere girerken yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Çelik, "Bu duruma getiren neden idarenin avukatlığı düşman gören bakış açısıdır. Bunu ağırlaştıran şey İstanbul Barosu'nun savcılıkla yaptığı anlaşmadır. Anlaşmaya göre çantanızı bırakmazsanız içeri alınmayacaksınız diyor. Anlaşmadan sonra adliyeye giremiyoruz. Tek sorumlusu İstanbul Barosudur" dedi.

Tahir Elçi'nin katledilmesinin kendilerinde büyük bir yara olduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti: "Tahir Elçi, televizyon programına çıktığı o gün başlayan linç kampanyasından bir ay sonra ensesinden vurularak kalleşçe öldürüldü. Ölüme giden yolu bir bir döşemişlerdi. İstanbul Barosu sahip çıkmadı. 'Görüşlerine katılmıyoruz ama' ile başlayan cümle ile cinayete giden yoldaki taşlara bir tane daha eklemiş oldular. Evet, katılmayabilirsiniz ama düşünce özgürlüğü bu değil midir? Çünkü onu yabancılaştırmak istemiştir baro. Tahir Elçi'nin katledilmesine giden süreç adeta Marquez'in Kırmızı Pazartesi romanı gibidir. İstanbul Barosu buna sesini çıkarmamıştır."

2011 yılında 45 avukatın Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yaptıkları için tutuklandığını da belirten Çelik, İstanbul Barosu'nun sahip çıkmadığını, Başkanı Kocasakal'ın da "Bu kare içerisinde yer almak istemiyoruz" şeklinde açıklama yaptığını hatırlattı. Bu tavrın 2013'te devam ettiğini sözlerine ekleyen Çelik, "Arkadaşlarımız ağır cezalar alma riskiyle karşı karşıya. Birinde kareyi beğenmemişti, diğerinde de neyi beğendiğini dahi açıklamadı. Böyle bir anlayış, hukukun üstünlüğünü koruyamaz" diye vurguladı.

Çelik, "İstanbul Barosu, dün sokağa çıkma yasaklarına karşı çıkmış olsaydı, bugün OHAL hukuksuzluğu ile karşı karşıya kalmayacaktık" diye devam etti.

Ülkenin en önemli gündemi olan Kürt meselesinin çözümüne ilişkin de baronun sessiz kaldığına vurgu yapan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kürt sorunun şiddetle bastırmaya çalışılmasına geldiği aşamada bulunan tablo ve uygulamalar son derece vahimdir. Onlarca şehir ve yerleşim yeri haritadan silinecek noktaya geldi, insanlar topluca göç etmek zorunda kaldı, insanlar sokak ortasında öldürüldü. Ortadaki son derece acı vericidir. İstanbul Barosu bir hukuk kurumu olarak barışın dilini tesis etmek, insan haklarına ve hukukun genel ilkelerine uygun bir tutum almak yerine adeta savaşın yükseltilmesini isteyen açıklamalar yapmıştır. Barış için adım atmak yerine 'terörle mücadele' kararlık vurguları yapmıştır.

Avukatı asla polise, savcıya, hakime veya herhangi bir iktidar organına karşı yalnız bırakmayacağız ve ezdirmeyeceğiz. Biliyoruz, baro yoksa savunma da yoktur. Güçlü baronun güçlü yönetimden değil katılımcı ve birlikte yönetimden geçtiğini biliyoruz."

Çelik'in konuşmasının ardından diğer adayların konuşmalarıyla genel kurul devam ediyor. Konuşmalar ardından yürütülecek olan ibra ve aidat tartışmaları ile bugünkü gündem son bulacak. Kongre, yarın da yeni yönetimi belirlemek üzere sandığa gidecek.

(sde-mk/yk/sd)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR