İstanbul Barosu nerede?
İSTANBUL (DİHA) - İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda konuşan Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar’ın adayları, yaşanan bunca hukuksuzluğa karşı "İstanbul Barosu nerede?" diye sordu. AKP yanlısı bir avukatın, "Biz çatışmayı da iyi biliriz” sözlerine, salondan "Siz katletmeyi iyi bilirsiniz" tepkisi geldi.
İstanbul Barosu Genel Kurulu, Haliç Kongre Sarayı'nda gerçekleştiriliyor. Faaliyet raporunun okunup oylanmasının ardından baro yönetimine aday olan gruplar adına konuşmalar yapıldı. Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar (ÖÇAV) grubu adına ilk konuşmayı Mehmet Ümit Erdem yaptı. Baronun sunulan tabloya rağmen iyi yönetilmediğini belirten Erdem, "Hukukun bu kadar ayaklar altına alındığı bir dönemde İstanbul Barosu sessiz ve etkisiz" dedi.
İstanbul Barosu nerede?
Pirsûs’ta (Suruç) gençlerin katledildiği, Dîlok’ta (Antep) düğünde bombaların patlatıldığı, Cizîr (Cizre), Sûr ve Nisêbîn’de (Nusaybin) bodrumlarda insanların yakıldığı, diktatörlüğün inşası için OHAL'in fırsata dönüştürüldüğü bir dönemde genel kurulun yapıldığını hatırlatan Erdem, "Okullar İmam Hatipleştirilirken, soyut düşünemeyen anaokulu çocuklarına din eğitimi, Maarif Vakfı Yasası ile gerici eğitim yaygınlaştırılırken, Maarif Yasası ile okulların idaresi ve derslerin içeriği Ensar türü vakıflara bırakılırken, lise öğrencileri 'Projeniz olmayacağız' diye velileri ile birlikte öğretmenlerinin gönderildiği okulların önündeyken, Fazıl Say, Ömer Hayyam'ın şiirini paylaşması nedeniyle yargılanırken, 'Laikliği kazanacağız' bildirisini dağıtırken gözaltına alınan avukat Deniz Demirdöğen 30 saat gözaltındayken, Çağlayan Adliyesi'nde hakim ve savcılara mesai saatinde hocalar çağrılarak Kur'an tilaveti verilirken İstanbul Barosu nerede?" diye sordu.
‘Asıl amaç gerici bir toplum yaratmak’
Diktatörlüğün kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayan herkese, Alevilere, Kürtlere, kadınlara, laiklere, solculara düşmanlık üzerinden yüklendiğini belirten Erdem, yıllardır sormayan, sorgulamayan, biat eden, itaatkar bir nesil yaratılmak için gerici, cinsiyetçi, piyasacı eğitim sisteminin adım adım uygulamaya konulduğunu söyleyerek, "Çünkü asıl amaçları dinci, gerici bir toplum yaratmak" dedi.
Asıl hesaplaşmanın kültürel alanda yıllardır sürdüğünü söyleyen Erdem, okulların İmam Hatipleşmesi, 4+4+4 eğitim sistemi, proje okullar denilerek üretken öğretmenlerin ülkenin köklü liselerinden uzaklaştırıldığını, ülkenin düşüne, sorgulayan üniversite öğrencilerinin sudan sebeplerle okuldan atıldığını hatırlattı, bunların hepsini birbirinden bağımsız olmadığını vurguladı.
Barış Bildirisi yayınlayan akademisyenlerin üniversitelerden atılmasıyla, üniversitelerin içinin boşaltılmak istendiğini ifade eden Erdem, "Laikliği savunmak İmam Hatip liselerinin önünde polis tarafından tartaklanan velilerin, 'Projeniz olmayacağız' dedikleri için okul idaresi tarafından soruşturulan öğrencilerin, 30 saat gözaltında tutulan meslektaşımızın, şiir paylaştığı için yargılanan aydınların, barış istediği için tutuklanan akademisyenlerin yanıbaşında demokrasi mücadelesini yükseltmekle olur" dedi.
'Gezi ve Soma davalarında neredeydiniz?'
AKP kadroları MHP'nin de desteğiyle başkanlık sistemine doğru giderken, İstanbul Barosu'nun sadece gerekli gördüğü konularda web sitesinden açıklama yapmakla yetindiğine dikkat çeken Erdem, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan binlerce insana dava açılıp onlarcası cezaevine konulurken, sokağa çıkan muhalifler polislerce gözaltına alınıp uydurma gerekçelerle aylarca tutuklu kalırken, adını mahkeme bile koyamadıkları Sulh Ceza hakimlikleri eliyle kendilerinden olmayan herkesi tutuklarken. Muhalif olan veya yolsuzlukları belgeleriyle ortaya koyan binlerce web sitesini, Facebook'u Twitter'ı, Youtube'u, Google Drive'ı kapatırken interneti yavaşlatırken, MİT'in yasadışı faaliyetlerini belgeleyen ve gazeteci olarak bunları yayınlayan Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanırken, Gezi direnişi sırasında polisler tarafından katledilen Ali İsmail Korkmaz'ın duruşmasına Ankara Barosu, Mersin Barosu, Hatay Barosu, Antep Barosu, Balıkesir Barosu müdahillik talep edip, her duruşmayı izlemişken İstanbul Barosu nerede?"
İstanbul Barosu'nun, 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma katliamı davalarına da duyarsız olduğunu belirten Erdem, "Hadi Soma uzak iki kilo metre ileride meydana gelen Torunlar iş cinayetinde İstanbul Barosu neredeydi?" diye sordu.
‘Baronun yapamadıklarını yapanlarız’
Erdem, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu’nu ise şöyle tanımladı: "Biz baronun yapmadıklarını yapanlarız. Okullarının İmam Hatip yapılmasına, cami cemevi projesine direnenlerin, hem avukatı hem destekçisiyiz, proje okulların bahçesine TOMA girdiğinde liseliler mağdur olmasın diye nöbet bekleyenleriz, Validebağ'da, Kabataş'ta, Cerattepe'de, Yeşil yolda, üçüncü köprü ve havaalanında doğanın talanına karşı çıkanlarız, Neoliberal İslamcı diktatörlüğün karşısında duranlarız, Gezi isyanında katledilenlerin avukatlarıyız, Soma'da, Ermenek'te, Torunlar Center da iş cinayetinde katledilenlerin ailelerinin avukatlarıyız. Kadın cinayetlerine dur demek için erkek şiddetine karşı mücadele edenleriz. Tahir Elçi Diyarbakır Barosu'ndaki makamından gözaltına alınıp Bakırköy'e getirildiğinde savunmanlığını yapan, katledildiğinde o fotoğraf karesinde olmaktan asla çekinmeyerek Diyarbakır'da tabutunu omuzlayanlarız. Meslektaşı gözaltına alındığında karakolları, adliyeleri günlerce sabahlayan, tutuklandığında cezaevinde yalnız bırakmayanlarız, biz adliye girişinde çantasını aratmayan, hukuksuz aramaya karşı idare mahkemesine dava açmış olan avukatlarız."
‘Her şeyi erkeklere göre dizayn etmenize izin vermeyeceğiz’
5 ay tutuklu kaldıktan sonra 8 Eylül günü tahliye olan Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Ayşe Acinikli ise yaptığı konuşmada, kadın avukatların da dezavantajlı olduğunu vurgulayarak, hapishanelerde, karakolda, hacizde, adliyede, hukuk bürolarında tacizi, mobbingi ve yok sayılmayı kabul etmediklerini kaydetti. Acinikli, "Erkeklerle eşit koşullardan gelmiyoruz. Ev işini çocuk bakımını yapmamız beklenirken ki kadınların görevi değil, aynı koşullarda olduğumuzu iddia edemezsiniz. Her şeyi ve her yeri erkekler göre dizayn edemezsiniz, etmenize izin vermeyeceğiz. Pozitif ayrımcılık, en az yüzde 50 kadın kotası, cinsiyete duyarlı bir baro istiyoruz ve yapacağız" dedi.
'AKP kadın düşmanlığını saklamıyor biliyoruz da baro nerde?'
"Kadınların bedenlerine müdahaleden bıkmadınız mı?" diye soran Acinikli, kadınların şort giydikleri için otobüslerde saldırıya uğradıklarını hatırlattı. Acinikli, "Yetmiyor Bakırköy Başsavcılığı 'O X-ray cihazından sinyal verilmeden geçilecek, gerekirse kadın avukatlar çamaşırlarını buna göre ayarlayacaklar' diyor. Bir Cumhuriyet Başsavcısı bana hangi sütyeni takmam gerektiğini söyleyecek kadar cesareti nereden alıyor? AKP kadın düşmanlığını saklamıyor biliyoruz da baro nerde?" dedi.
Baro Kadın Hakları Merkezi'nin de işlevsiz olduğunu belirten Acinikli, "Ne avukat kadınların ne de tüm kadınların yanında yer almayacaksanız niye varsınız?" diye sordu. Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar olarak, Baro Kadın Hakları Merkezi'nin sessizliğine izin vermeyeceklerini, kadın dayanışmasını güçlendireceklerini söyledi.
"LGBTİ zaten baromuzun gündeminin kıyısından geçmiyor" diyen Acinikli, baronun LGBTİ'lere yönelik katliam ve nefret suçlarına, meslekteki ayrımcılıkları görmezden geldiğine dikkat çekti. Acinikli, "İstediğiniz kadar yok sayın varız: LGBTİ'lerin hak ve özgürlükleri için mücadele ettik, yönetimimizde de etmeye devam edeceğiz" dedi.
'Neden barıştan değil savaştan yanasınız?'
Bir Kürt olarak İstanbul Barosu'nun gösterdiği tavırdan utanç duyduğunu söyleyen Acinikli, "Demokrasi ve insan haklarına savunmak sadece bir kesimin, egemen kesimin hakkını ve hukukunu koruyarak yapılamaz. İnsan hakları mücadelesi etnisite ve inanç ayrımı üzerinden geliştirilemez. Bu ülkede savaş var ve gözünüzü kapatarak, kafanızı kuma sokarak bunu görmezden gelemezsiniz. Savaş sürdükçe siz de mutlu ve huzurlu olamazsınız, isteseniz de yapamazsınız. Barış olmadan ne demokrasi ne özgürlük mümkün değil. Görevi insan haklarını korumak olan baroya sormak isterim. Halkın seçtiği belediye başkanları görevden alınıp yerine memur atandığında ne yaptınız? Demokrasiyi bunun neresinde buldunuz da sustunuz? Kürt coğrafyasında açık bir şekilde savaş suçları işlenirken hangi tepkiyi gösterdiniz? Neden barıştan değil savaştan yanasınız?" diye konuştu.
'Nasıl onaylıyorsunuz?'
"Anadilde eğitime de anadilde savunmaya da yerel yönetimler özerklik şartına da karşısınız" diyen Acinikli, şöyle dedi: "Hem demokrasiden, insan haklarından bahsedip hem de sivillerin öldürülmesini, kentlerin yıkılmasını nasıl onaylıyorsunuz? Taybet Ana’nın bedeninin bir hafta boyunca yerde kalmasına nasıl vicdanınız el verdi? Sırf öldürülenler Kürt diye, sırf o kentler Kürt kentleri diye, sırf o belediye başkanları/yönetimleri Kürtlerin oylarıyla seçildi diye bütün bu hukuksuzlukları, katliamları seyretmekle kalmayıp bir de alkış tuttunuz."
ÖHD üyesi Avukat Ramazan Demir ile birlikte tutuklandıklarını ve 5 ay cezaevinde kaldıklarını hatırlatan Acinikli, "Kürtleri neden savunuyorsunuz, neden cezaevlerine bu kadar çok gidiyorsunuz diye sorguladılar, tutukladılar. 5 ay boyunca İstanbul Barosu değil, Fransa ve Belçika'dan avukat örgütlerinin temsilcileri bizi ziyarete geldi. Siz avukatlarınıza sahip çıkmıyorsunuz" dedi.
Acinikli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özetle ve sonuç olarak lütfen, kaldığınız yerden devam etmeyin, ileriye taşıyamadığınızı bari geriye götürmeyin. Yapamadığınızı kabul edin. Merak etmeyin Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar olarak sizin için de adalet, eşitlik, özgürlük mücadelesini meslektaşlarımızla birlikte büyüteceğiz."
Genel kurulda avukatlara saldırmak istediler
Katledilen Amed (Diyarbakır) Barosu Başkanı Tahir Elçi'yi anan Acinikli, "Tahir Elçi rûmeta me ye (Tahir Elçi onurumuzdur). Hepimiz Tahir Elçi'yiz, öldürmekle bitmeyiz" dedi. Acinikli'nin sözlerine tahammül edemeyen AKP'li avukatlar, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlara saldırmaya çalıştı, Avukat Ramazan Demir'i darp etmek istedi. Demir'e saldırmak isteyen avukat, salondan kaçarken, Özgürlükçü Avukatlar, "Faşizme karşı omuz omuza" sloganıyla saldırıyı kınadı.
‘Siz katletmeyi iyi bilirsiniz’
AKP'li avukatların yoğunlukta olduğu Hukukun Üstünlüğü Grubu adına yapılan konuşmada, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar başta olmak üzere diğer gruplarda yer alan avukatlar hedef alındı. Hukukun Üstünlüğü Grubu'nun yönetim listesinde bulunan ve konuşmak için kürsüye çıkan bir avukatın "Çatışma istiyorsanız biz onu da çok iyi biliriz. Hazırız" demesi, salonda tepki topladı. "Siz savaşı, katletmeyi iyi bilirsiniz" diyerek ayağa kalkan avukatlar, bir süre alkış tutarak, konuşmayı engelledi.
Baro Genel Kurulu, yönetime aday olan başkanların konuşmalarıyla devam ediyor.
(sde-mk/yk/rp)