DİHA - Dicle Haber Ajansı

Politika

İlk kadın başmüzakereciden Kürt sorununa dair önemli tavsiyeler

 
21 Ekim
09:08 2016

YASİN KOBULAN / MESUT KAYNAR

İSTANBUL (DİHA) - Filipinler’de Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİLF) gerillaları ile yapılan barış görüşmelerinde hükümet heyetinin başkanlığını yapan Miriam Coronel Ferrer, görüşmelerde karşılaştıkları zorlukları anlatıp, Kürt sorununun çözümü için önemli tavsiyelerde bulundu.

Filipinler'deki Moro bölgesinde, 40 yılı aşkın süredir Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) ve devlet güçleri arasında devam eden ve 120 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan iç savaş, geçtiğimiz Mart ayında imzalanan barış anlaşması ile son buldu. 2001 yılında Malezya'nın arabuluculuğunda başlanan barış müzakereleri tam 17 yıl sürdü.

İmzalanan anlaşmaya sonucunda ise, Moro bölgesinde Bangsamoro Cumhuriyeti isimli özerk bir yapı kurulması kararlaştırılmıştı. Yine Özerk Bangsamoro yönetiminde bir geçiş hükümeti kurulması ve 2016 yılına kadar bölgeyi bu hükümetin yönetmesine karar verilmişti.

Anlaşma çerçevesinde MILF'e bağlı silahlı grupların silah bırakması ve Bangsamoro'nun güvenliğini yeni oluşturulacak polis gücünün sağlaması üzerinde de anlaşmaya varıldı.

MILF tarafı, anlaşmanın gereklerini yerine getirmeye başlamış ve Bangsamoro için yeni anayasa çalışmasını tamamlamış ve özerk yapının anayasası olması planlanan taslağı Filipinler hükümetine göndermişti. Filipinler hükümetinin, metinle ilgili çalışmalarını geciktirmesi MILF tarafından tepkiyle karşılandı. Daha sonra, Filipinler hükümetinin hukukçularının anayasa taslağı üzerinde önemli kesintiler yaptığı ve metnin önemli kısımlarının silindiğinin ortaya çıkması gerginliğe krize neden olsa da Hükümet, geçtiğimiz günlerde özerk bölgenin kurulmasını kabul etti.

MİLF yöneticileri ile Filipinler Hükümeti arasında yapılan görüşmelerde hükümet heyeti başkanlığı yürüten isim ise, “ilk kadın başmüzakereci” sıfatını alan Miriam Coronel Ferrer. Aynı zamanda University of the Philippines'da Siyaset Bilimi öğretim üyesi olan Ferrer, Sabancı Üniversitesi, TESEV ve Frederich Ebert Stiftung'in ortaklaşa organize ettiği "Barış süreçlerini canlandırmak: Kolombiya, Filistin, Endonezya" konulu konferans kapsamında geçtiğimiz günlerde İstanbul'a geldi. Ülkesinde yürüttükleri barış görüşmelerini DİHA’ya değerlendiren Ferrer, Kürt sorununun çözüme kavuşturulması konusunda kimi önemli tavsiyelerde bulundu.

'İlk defa bir kadın müzakereci görüyorlardı'

Barış maddelerini konuşmaya ve varılan antlaşmalara imza atmaya başladıklarında çok mutlu olduğunu paylaşan Ferrer, MİLK temsilcileri ilk kez karşı tarafta bir kadın müzakereci gördükleri için başlangıçta şaşırsalar da günün sonunda samimiyetle işlerini yapıp, kapsamlı antlaşmalarda karar kıldıklarını anlattı.

'Kazanan yoktu, aslında herkes kaybediyordu’

"Filipinler'de barış sağlanması çok mümkün görünmüyordu, ama askeri yolla da çözüm sağlanamayacağının herkes farkındandı” diyen Ferrer, devamında ise şunları dile getirdi: "Kazanan yoktu, aslında herkes kaybediyordu. Gelişmeler, kuşakları etkileyerek normal hayatlarını, yaşamalarını önlüyordu. İnsanlar kendileriyle ya da çocuklarıyla normal hayatlarını yaşayamıyordu. Hem hükümete hem karşı tarafa hem de topluma önemli roller düşüyordu ve bu kesimler diyalog süreçlerine açık olmalıydılar. Endişeleri ve beklentileri karşılayacak bir müzakere olmalıydı."

Ferrer, müzakere sürecinde Türkiye'nin aldığı role ilişkin ise "Türk yönetimi, çatışan tarafların silahlarını bırakması sürecinde doğrudan yoktu. Arada sadece dostane diplomatik ilişkiler kuruldu” ifadelerini kullandı.

'Çatışmanın dozunu düşürmekten başka yol yok'

Kendi ülkelerindeki barış sürecine dair bunları dile getiren Ferrer, Kürt sorununa dair izlenilen çözümsüzlük politikalarından kaynaklı Türkiye'de son bir yıldır yeniden dönülen çatışma ve savaşa dair yöneltilen soruları da yanıtladı.

Ferrer, "Türkiye'deki durum çok karışık. Geçmişte bu sorunun çözülmesine dönük yararlı süreçler yaşanmış olabilir. Gelinen aşamada ise çatışmanın dozunu düşürmekten başka çıkış yolu yok. Tüm güven sağlayıcı önlemler iki tarafça alınmalı. Ama bu kolay olmayacaktır, çünkü bunun için toplumsal mutabakat gerekli. Ulusal diyalog süreçleri her zaman önemli ve güçlendirici olacaktır. Endişeler ancak bu yolla giderilebilir" diye konuştu.

'Tüm kesimler sürece müdahil olmalı'

Bunları dile getiren Ferrer, yürütülen barış süreçlerine tüm kesimlerin dahil edilmesinin önemi üzerinde de durdu. Ferfer, bu konuda şunları söyledi: "Güven sağlayıcı, çatışmalı ortamı sakinleştirecek önlemler alınması gerektiği ortada. Tüm kesimlerin sürece müdahil olması çok kritik. Sivil toplumun, akademi çevrelerinin tüm politik farklı seslerin duyulabilir olması son derece önemli" dedi.

(za/öç)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR