9 ayda en az 76 göçmen işçi öldü
İSTANBUL (DİHA) - İSİG, 2016 yılının ilk 9 ayında en az 76 göçmen işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Kimi zaman cenazeleri sokağa atılan göçmen işçilerin en çok yaşamını yitirdiği iller ise, İstanbul, Adana, Xarpêt, Konya, Riha ve Antalya olarak sıralandı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren göçmen işçi raporunu açıkladı. Rapora göre, 2016 yılının ilk 9 ayında en az 76 göçmen işçi yaşamını yitirdi.
İSİG, raporu açıklamadaki amaçlarının göçmen işçilerin Türkiye işçi sınıfının bir parçası olduğunu ısrarla vurgulamak ve ortak örgütlenme zeminlerini oluşturmak olduğunu belirtti.
En çok Suriyeli
Rapora göre, Türkiye'deki göçmen işçi ölümlerinin milliyetlerine göre dağılımına bakıldığında fabrikalarda ve tarlalarda Türkiyeli işçilerin yanı sıra ezici çoğunluğu Suriyeli olmak üzere Afgan, Gürcü, Ukraynalı, İranlı, Özbek, Azeri, Bulgar, Çinli, Koreli, Litvanyalı, Rus, Sırp ve Türkmen işçilerin iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdi.
Her yıl artarak sürüyor
Rapora göre, 2013 yılında 22, 2014 yılında 53, 2015 yılında 67 ve 2016 yılının ilk 9 ayında 76 göçmen işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Raporda, göçmen işçilerin sadece Ege Deniz'inde değil, emek sektörlerinde çalışırken de yaşamlarını yitirdiği ifade edilerek, göçmen işçilerin en çok inşaat, tarım, taşımacılık, metal, gemi, belediye sektöründe çalıştıkları belirtildi. Göçmen işçinin sabahtan akşama kadar inşaatta çalışırken aldığı para günlük 25 TL olurken tarlada ise 10 TL olduğunun dile getirildiği raporda, işçilerin aynı zamanda çalıştıkları yerlerde barındıkları ve yetersiz beslendikleri vurgulandı.
‘Cenazeleri sokağa bırakılıyor'
Raporda, göçmen işçilerin ölüm nedenlerinden bazıları şu şekilde sıralandı: "İnşaatlarda yüksekten düşmeler, uygun olmayan taşıma araçlarında yollara savrulmalar, aşırı-yoğun-fazla çalışma ve yaşam koşulları nedeniyle kalp krizleri gibi nedenler öne çıkıyor. Diğer yandan işyerlerinde kayıtsız çalışan göçmen işçiler iş cinayetleri sonrası ya yakınını görmeye geldi ve tesadüfen düştü deniyor ya da cenazeleri sokağa bırakılıyor."
Raporda, göçmen işçilerin en çok yaşamını yitirdiği yerler ise şöyle sıralandı: " İstanbul, Adana, Xarpêt (Elazığ), Konya, Riha (Urfa), Antalya."
Raporun sonunda, Güney Kore göçmen işçilerinin sendikal deneyimi paylaşıldı.
Güney Kore Göçmen İşçiler Sendikası - Migrant Trade Union (MTU)
G.Kore'de 1980 sonrası neoliberal politikalar doğrultusunda ihracata yönelik sanayileşme hayata geçirildi. Aynı dönemde G.Kore işçi sınıfının mücadelesi sonucu da önemli haklar elde edildi. Bu noktada ücretlerin düşürülmesi amacıyla da göçmen işçilere ülke kapıları açıldı.
Göçmen işçiler kayıtdışı olarak ve 3D diye adlandırılan kirli, tehlikeli ve zor (dirty, dangerous and difficult) işlerde çalıştırılmışlardır. Yine yıllarca süren stajyer sistemi adı verilen; İş Kanunu'ndan yararlandırılmadıkları, sendika-grev-toplu sözleşme haklarının olmadığı ve yerli kayıtdışı işçilerin 1/3'ü oranında ücret aldıkları bir kölelik sistemi yüz binlerce göçmen işçinin yaşam koşullarını oluşturmuştur. İşte "Güney Kore mucizesi" adı verilen söylemin arka planında bu sömürü koşulları yatmaktadır.
Göçmen işçiler üzerindeki baskıyı artıran istihdam yasası üzerine 2003 ve 2004 yıllarında aralıksız 381 gün süren oturma eylemi sonrası fiilen MTU kurulmuştur. MTU'nun amacı eşit koşullarda çalışma ve toplu sözleşmeli, grevli sendika hakkıdır. Ancak MTU'nun kuruluşu için 2005 yılında başvuru yapılmış, yıllarca süren eylemler, tutuklamalar, sınır dışı etmeler ve hukuki süreç sonunda Ağustos 2015'te yılında yasal olarak tanınmıştır.
MTU, militan bir işçi sendikası olan Kore Sendikalar Konfederasyonu (KCTU)'ya üye olmuştur. Orta Asyalılar dışında Doğu Avrupa ve Afrika'dan gelen işçiler de yasal statüsüne bakılmaksızın üyedir.
Tabi bu noktada konfederasyon olarak KCTU'nun da göçmen işçilere bakışına değinmek gerekir. KCTU hükümetin 1990'lı yılların başında Orta Asya'dan ilk işçi talebine karşı Koreli işçilerin iş güvencesini ve ücretlerini tehdit edeceği gerekçesiyle karşı çıkmıştır. Ancak göçmen işçilerin mücadeleye katılması ile birlikte KCTU'da güvencesiz işçilerin mücadelesini eksenine almasına paralel olarak göçmen işçi haklarını savunmaya başlamıştır ve bünyesinde bir Göçmen İşçiler Merkezi oluşturmuştur.
Bugün yeterli nicel düzeyde olmasa bile (Ağustos 2015'te 1100 üyesi vardı) MTU'nun varlığı, yine KCTU içinde Kore işçi sınıfı mücadelesi içinde yer alması örnek alınması gereken deneyim olarak tarih sahnesindedir...
Yalnız Türkler değil bu topraklarda çalışan Kürt, Arap, Fars, Afgan, Gürcü, Ukraynalı, İranlı, Özbek, Azeri, Bulgar, Çinli, Koreli, Litvanyalı, Rus, Sırp ve Türkmen işçiler Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır...
(za/sd)