DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kadın

'Cinsel şiddet cezalandırma biçimi olarak kullanılıyor'

 
20 Ekim
09:02 2016

İSTANBUL (DİHA) - Cinsel şiddet olaylarında siyasilerin söylemlerinin etkili olduğunu belirten CŞMD Gönüllüsü Hilal Esmer, "Savaş zamanlarında, cinsel şiddet bir cezalandırma biçimi olarak kullanılıyor" dedi.

Türkiye'de kadına ve LGBTİ'lere yönelik ayrımcılığın körüklenerek artmasında etkili olan cinsiyetçi söylemler, cinsel şiddeti artırıyor. Cinsel şiddete karşı yıllardır kadın ve LGBTİ aktivistleri mücadele yürütürken, cinsel şiddeti görünür kılmak için Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği de (ÇŞMD) cinsel şiddetin varlığının, meşruiyetinin ve yarattığı hasarların azaltılması ile ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yürütüyor.

2014 yılında kurulan dernek, şiddet dilinin toplumda giderek yaygınlaşması, cinselliğin toplum içinde hala "ayıp, konuşulamayan" tabu oluşu, "mağdur" ve "kurban" kavramlarının yerine geçecek alternatif kavramların yeniden üretilmesi üzerine çalışmalar yapıyor. 15 kişilik gönüllü çalışandan oluşan dernek, cinsel şiddet sonucu hayatta kalan bireyler için öz yardım materyalleri üretiyor. Dernek, aynı zamanda cinsel şiddete uğrayanlara karşı sosyo-psikolojik destek de veriyor. Feminist-quir bir dernek olan ÇŞMD, şiddet türleri arasında ayrım yapmadan, medyada üretilen şiddet diline dikkat çekmek için de "Cinsel şiddet alanında hak temelli yayıncılık" adlı broşür çalışmalarına da yer veriyor.

ÇŞMD Gönüllüsü Hilal Esmer, derneğin çalışma ilkelerine ve toplumda artan şiddetin nedenlerine ilişkin konuştu.

'Mağdur' yerine 'hayatta kalan'

Türkçe'de kullanılan "kurban, sapık, canavar, mağdur, çocuk evliliği, çocuk gelin" gibi kavramların daha çok mağduriyet ve cinsel şiddeti yeniden üreten kavramlar olduğunu söyleyen Esmer, bu kavramların yeniden dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti. Esmer," Uğradığı cinsel şiddetin ardından hayatta kalanlara daha iyi gelecek ve onları mağdurlaştırmayacak, ayrıma maruz kalmayacak şekilde alternatif kavramlar üretmeye başladık" diye konuştu. Cinsel şiddetin genellikle failin üzerinden değil, maruz bırakılan ve hayatta kalan üzerinden konuşulup tartışıldığını dile getiren Esmer, bunların değişmesi gerektiğini ifade ederek, "Örneğin, 'sapık' yerine fail, 'mağdur' yerine hayatta kalan, kelimeler gibi alternatif kavramlar üzerine tartışmaya başladık" dedi.

'Kadın düşmanlığı bulaşıcı hastalık gibi yaygınlaşıyor'

Cinsel şiddetin fiziksel şiddet içerisinde çok fazla görünür olmadığını ve son zamanlarda şiddetin artması ve basına yansımasının görünürlüğü arttırdığını ifade eden Esmer, toplumda şiddetin artmasının nedenlerini şu sözlerle ifade etti: "Örneğin, 'Ben kadın gibi yaşayacağıma erkek gibi ölmeyi tercih ederim' diyenler, 'adam-madam' ayrımı yapanlar, kürtaj ile ilgili yapılan söylemler. Şimdilerde de futbolda, karşı tarafın futbolcularını kadınlaştırılarak aşağılaması üzerinden ilerliyor. Yani, kadın düşmanlığı bulaşıcı hastalık gibi yaygınlaşıyor. Buna toplum olarak farkındalık yaratmak gerektiğini düşünüyorum. Siyasetçiler, politikacılar kulüp başkanları fütursuzca ayrımcılık yaptığı için daha fazla görünür oldu. Sokaktakinden çok da farklı bir şey söylemiyorlar. O söylemler şiddeti arttırıyor."

'Cinsel şiddet bir cezalandırma biçimi ve işkence yöntemi'

Esmer, cezaevlerinde, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi devlet kurumlarında hak ihlallerinin yaşanmasını endişe verici bulduklarını belirterek, savaş ile şiddetin ve kutuplaşmanın arttığı zamanlarda cinsel şiddetin bir cezalandırma biçimi ve işkence yöntemi olarak kullanıldığını söyledi. Esmer, "Çocuk ve yetişkinlere yönelik cinsel şiddet, kız kardeşine annesine tecavüz etmekle tehdit etmek, cezaevindeki kadın tutsağın maruz bırakıldığı şiddet biçimi gibi örnekler çoğalıyor" dedi.

'AKP, iyileştirmeler yapmıyor'

Devletin kadın düşmanı söylemleri, çocuk evliliği teşvik etmenin cinsel şiddeti ve çocukların istismar edilmesi anlamına geldiğini belirten Esmer, AKP'nin son 14 yıllık iktidarı boyunca konuyu iyileştirmek yerine bunları daha fazla çoğaltıcı etkiler ortaya koyduğunu dile getirdi. Esmer, "Tecavüz kriz merkezlerinin açılmaması, çocuk izlenme merkezlerinin yeterli olmaması, 'bir kereden bir şey olmaz' söyleminin desteklenmesi, kürtaja karşı yapılan nefret söylemleri, çocuk ve kadın halklarına cinsel şiddetle mücadele alanlarının tam tersi yönde hareket edilmesi bu şiddetin arttığını gösterir. Kötü politikalar ve berbat söylemlerin gün yüzüne çıkmış olması bu hak ihlallerin de gün yüzüne çıkmasına sebep oldu" diye konuştu.

İlerleyen süreçlerde psiko-sosyal destek ve şiddet hattı oluşması yönünde çalışmalarını arttıracaklarını söyleyen Esmer son olarak, cinsel şiddeti daha sağlıklı konuşup tartışılabilmesinde ne kadar az kutuplaştırıcı bir dil kullanılırsa o kadar güçlü mücadele edilebileceğini belirtti.

(nd/za/cd)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR