Bakırezer: Barış için ahlak ve vicdani sorumluluk olmalı
KOCAELİ (DİHA)- Kocaeli Dayanışma Akademisi, bu hafta “Özgürlük ve barış” konusuyla öğrencileriyle buluştu. Modaratör olarak söze başlayan Doç. Dr. Güven Bakırezer, barışı isteyenlerin ahlak ve vicdani sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Kanun Hükmündeki Kararlarla (KHK) ile Kocaeli Üniversitesi'nden (KOÜ) uzaklaştırılan Barış Akademisyenlerinin kurduğu Kocaeli Dayanışma Akademisi, 3’üncü haftada da öğrencileriyle biraraya geldi. Eğitim-Sen Şube binasında gerçekleştirilen derse KOÜ'den uzaklaştırılan akademisyenler, KOÜ'lü öğrenciler ve çok sayıda yurttaş katıldı.
‘Mütedeyyinlerin savaşını gördüm’
Bu hafta forum şeklinde devam eden dersin konusu “Özgürlük ve barış” olarak belirlendi. Forum, akademisyen Gül Köksal ve Güven Bakıreze'in modaratörlüğünde başladı. Başlangıç konuşmasını yapan Doç. Dr. Güven Bakırezer, barış sözcüğünün çok geniş kapsamlı olduğunu ve Türkiye'de barışın sadece siyasi bir sorun olarak kanıksandığına dikkat çekti. Barış sözcüğünü belli ilkeler etrafında tanımlanması gerektiğini dile getiren Bakırezer, her dönemde farklı ilişkiler arasında bir barışamama sorunu olduğunu ifade etti. "Etnik sorunun, Türkiye'de yaşadıkça sorun olduğunu gördüm. AKP döneminde dini kesimler arasında bir savaşı sorun olarak gördüm. Kadın ve erkek arasında dünyada bir barışsızlık hali olduğunu da söyleyebiliriz. Sınıflar etnik, dini, iki cins, bütün bu sorunları birlikte hangi kavramlarla düşünebiliriz? Bir savaş halinin toplumda bugün dünyada ve tarihte ne bireyler arasında ne toplumsal kesimler arasında bir sözleşme temelinde olamamış" diyen Bakırezer, devletli toplumların özgürce kurulmuş olmadıklarını vurguladı.
‘Sorunlarımızı zorla çözüyoruz’
Tarih boyunca kurulan devletlerin zor koşuluyla kurulduğunu aktaran Bakırezer, "Modern devlet meşru zoru savunur ancak gerçekte bütün sorunlar siyaset aracılığı ile mi çözülür. Zorun haklı olmadığını söyleriz ama böyle değildir. Kadın erkek ilişkisi, Kürt ve Türk ilişkisi, dini ilişkisi, güç bazen çoğunluğa bağlı oluyor. Temel bir problem var, biz insanlar ve topluluklar arasında ilişkilerin zoru kullanıyoruz meşru olmadığını söylesek dahi sorunlarımızı böyle çözüyoruz" dedi. Modern toplumlarda bireylerin kendi haklarını tayin etme tanındığına fakat toplumsal haklar olduğunda tayin etme hakkının ortadan kalktığına dikkat çeken Bakırezer, "Her topluluğun kendi kaderini tayin etme hakkı var. Kadınların kaderini kadınlar mı tayin ediyor, yoksa güç olan erkek mi? Güç dediğimiz şey kılıcın bazen de başka şeylerin gücü oluyor. Uzun yıllar boyunca erkeklerin aklı vardı, kadınların saçı uzundu her zaman her durumda değişik bir gerekçe ile bir topluluk başka bir topluluğun amiri olarak görüyor kendini" diyerek modern ya da kendini elit olarak adlandıran sınıfın bile söz konusu kendi çıkarları olduklarında güç mekanizmasını kullandığını hatırlattı.
Eğer gerçek bir barış isteniyorsa bunun ahlaki ve vicdani sorumlulukla ortaya konması gerektiğini dile getiren Bakırezer, "Eğer biz barış istiyorsak bu barışı gerekçelendirmemiz gerekiyor, barışın ikna edici bir biçimde savunulması gerekiyor. Barış başlıca bir ahlaki ilke olarak gerekçelendirilmeli, böylelikle barış insanın menfaati oranında gerçekleşmiş olmaz" dedi.
'Barış talebi Kürtler ile yükseldi'
Forum içinde söz alan Prof. Dr. Nilay Etiler, barış ve özgürlük konularının çok zengin konular olduğunu hatırlatarak, "Türkiye'de barışı konuşmak zor. Kavramlar yerinden oynamış durumda. Barış Kürtler tarafından yükseldi. Barış istiyoruz diyorsanız doğrudan terör destekçisi olmakla itham edilip etiketleniyorsun" dedi. Kürdistan'da yaşanan savaşa da dikkat çeken Etilker, "Ne zaman ki burada bütün halklar barışı konuşmaya başlarlarsa biz o zaman barış için bir şey yapmış olacağız. 2015 yazında doğu yerle bir edilirken, buna rağmen barış isterken bölge halkı ve bizler gibi çok az sayıda solcu olmayıp dışarı da ki sıradan insanlar olsaydı, bugün biz böyle olmamış olacaktık. Bizim barış kelimesinin altını doldurmamız lazım" diye konuştu.
Forum soru-cevap ve tartışmalarla devam etti. Akademi’nin bir sonraki ki dersi, 26 Ekim Çarşamba günü Eğitim-Sen Şube binasında “Mimarlığın mesleki sorumluluğu: Toplum yararına mimarlık” konusu ile devam edecek.
(eç/sd)