5 Haziran katliamı davasında polisin ihmalini araştırma kararı
ANKARA (DİHA) - Amed'te HDP mitingine yönelik DAİŞ tarafından gerçekleştirilen katliamda, polisin ihmalinin olup olmadığına ilişkin Müfettiş Raporu istendi.
Amed'te (Diyarbakır) HDP mitingine seçimlere iki gün kala 5 Haziran tarihinde DAİŞ tarafından gerçekleştirilen, 5 kişinin hayatını kaybettiği 400 kişinin de yaralandığı katliama ilişkin açılan davanın Sincan 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden duruşmasında, müşteki avukatların taleplerini değerlendiren mahkeme heyeti, duruşmanın elektronik kayıt altına alınması ve HDP'nin davaya müdahil olma talebini kabul etti. Mahkeme heyeti, davanın tekrar Amed'te gönderilmesi veya müştekilerin Ankara'da davaya katılma masraflarının karşılanması talebini ise reddetti.
Ardından sanıkların ifadeleri alındı. Davanın bir numaralı faili Orhan Gönder, DAİŞ emirlerinden İlhami Bali'yi tanımadığını iddia ederek, patlamadan sonraki günlerde sanık İsmail Korkmaz ile görüştüğünü belirtti. Gönder, gözaltına alındıktan sonra işkence gördüğünü ileri sürerek, daha önce verdiği ifadeleri reddetti. Gönder, kendisine işkence yapan polisler hakkında "FETÖ'cü mü değil mi" diye araştırılmasını istedi.
'Bombacı olsam polis neden bıraksın'
Patlamayla alakası olmadığını iddia eden Gönder, şunları aktardı: "Ailem kayıp ilanı vermiş. Asker kaçağıyım. Olaydan önce polis otele geldi, askerlik yoklaması imzalatıp gitti. Ben bombacı olsam polis neden bıraksın" diye belirtti. Daha sonra Gönder, susma hakkını kullanmak istediğini beyan etti.
Sanık Mustafa Kılınç ise savunmasında olayla alakası olmadığını ileri sürerek şöyle devam etti:
"Ben kimseye ev kiralamadım. Yardım konvoylarıyla Suriye'ye yardım götürdük, geri geldik. Silahlı fotoğraflarım var ama silahların içinde mühimmat yok. Sosyal medyada da paylaştım fotoğrafları. Yardımı götürdüğümüz vakfın ismini unuttum. Kobanê'ye nasıl yardım gidiyorsa öyle gitti. Vakıftan da kimseyi tanımıyorum." Evini kiraladıkları İbrahim Halil Sezgin'in beyanlarını hatırlatan sanık Kılınç, "İbrahim Halil Sezgin gelsin burada söylesin" dedi. Bunun üzerine avukatlar, şahsın baskı altına alındığını, beyanlarını tekrarlayamayacağını vurguladı.
'HDP'yi kabul etmeyen bir insanım'
DAİŞ çetelerine Dîlok'ta (Antep) ev kiraladığı, İlhami Bali ve Orhan Gönder ile görüştüğü belirtilen sanık İsmail Korkmaz ise, şu iddialarda bulundu: "HDP'yi kabul etmeyen bir insanım. Kaçakçılık yaptım. Orhan Gönder ili görüştüm ama patlamayla ilgili değil. 6 Haziranda görüştüm. IŞİD üyesi değilim. Öyle olsam çocuğumu okula götürmezdim. Sınır IŞİD'in elindeyken IŞİD'e çalıştık. Ama Tel Ayyab ve Heseke düşünce, PYD alınca şimdi kaçakçılar PYD ile çalışır."
HDP'li vekillere sataştı
DAİŞ'ten alınan bölgeler için "düştü" ifadesi kullanması dikkat çeken Korkmaz, savunması sırasında arkasını dönerek HDP'li vekillere de sataşmada bulundu. Korkmaz, İlhami Bali'yi "Ebubekir" ismi ile tanıdığını ifade etti.
Korkmaz, müşteki avukatlar tarafından "IŞİD'e nasıl çalıştınız?" şeklinde yönetilen soruya, "Kobanê'de nasılsa öyle çalıştı. Bu saçma sapan bir soru" yanıtını verdi. Sorular karşısında agresif tavrı dikkat çeken Korkmaz, "şeker hastasıyım" dedi ve bunun üzerine jandarma tarafından salondan çıkartıldı.
Çay tezgahının sahibi tanık olarak dinlendi
Sanık Burhan Gök ise, Orhan Gönder'i ilk defa burada gördüğünü dile getirerek, "İlhami Bali'yi tanımam. Hiç Suriye'ye gitmedim. Kimseye de ev tutmadım. Kira kontratında benim imzam yok" şeklinde konuştu.
Müşteki avukatlarının "sanık" olarak duruşmada bulunması gerektiğini belirtikleri, bombanın patladığı çay tezgâhının sahibi olan Yiğit Süleyman Zeren ise, müşteki ve tanık sıfatıyla dinlendi.
'Polisler Orhan'ı durdurmadı'
Zeren, olayla ilgili şu iddialarda bulundu: "Merkez de dükkânım var. Her mitinge gider çay satarım. Sabah civarıydı. Orhan Gönder geldi, 'çay var mı' dedi. Yok, dedim. Elinde iki poşet vardı. Hayır, dedim. Poşetlerin kalmasına izin vermedim. Belli bir süre yanımda kaldı. Polis araması esnasında yoktu orada. Sarımın poşetlerini okul bahçesine bıraktı. Sonra tekrar gelip koydu. Tüpü gördü, bir felakete yol açmak istedi diye düşünüyorum. Poşete hiç dokunmadım ve bakmadım. Polisler arama yaparken başlarından savıyorlardı. CHP ve AKP mitinglerinde yapıldığı kadar destekli arama yapılmadı. Arama yapıldığında bomba okul bahçesindeydi bence, sonra buraya getirdi. Ben yoktum. Ancak Orhan sabah alana girdiğinde polisler oradaydı. Polisler onu durdurmadı. Elinde poşetlerle gelmişti."
Gönder'in anne ve babası tanık olarak dinlenecek
Verilen ikinci aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, patlamada polisin ihmalinin araştırılması için Polis Teftiş Kurulu'nun rapor hazırlanmasına karar verdi. Ayrıca mahkeme, Orhan Gönder'in Amed'te kaldığı Bilgöl Otel'e giderek Gönder'e askerlik kağıdı verildiği belirtilen polislerin ifadelerine başvurulması ve mahkemeye getirilmesine, Orhan Gönder'in anne ve babasının dinlenmesine, Mustafa Zeren ve Hakan Zeren ile İbrahim Halil Sezgin'in "tanık" olarak dinlenmesine karar verdi.
Duruşma, 16 Aralık'a ertelendi.
(dn/kk/pu)