Kayyım adı altında kadın iradesine saldırılıyor
ADANA (DİHA) - DBP'li belediyelere atanan kayyımların ilk iş olarak, kadın kurumlarına kilit vurmasını kınayan kadın örgütleri temsilcileri, bunun bir devlet politikası olduğunu dile getirdi.
DBP'li belediyelere kayyım atanmasına ilişkin tepkiler artarak devam ediyor. Antalya Kadın Dayanışma Derneği üyesi Gurbet Kabadayı, kayyım atamalarını kınayarak, "Bu kayyımın halk iradesi olan seçilmişleri hedef alması yanı sıra kadın çalışmaları yürüten birimlere yönelmesi aslında devletin birebir kadın politikasının göstergesidir" dedi. "DBP'li Belediyelerde kadınlar örgütlü ve güçlü bir çalışma yürütüyordu" diyen Kabadayı, Kürdistanlı kadınların kazanımlarını ilmek ilmek ördüğüne dikkat çekti. İlk iş olarak kadın kurumlarının hedef alınmasının asıl nedeninin kadınları kontrol edebilmek, onları eve kapatabilmek olduğunu sözlerine ekleyen Kabadayı, “Böylelikle toplumu da kontrol altına almayı hedefliyorlar" diye konuştu.
'Suç işliyorlar'
Kadın Dayanışma merkezlerinin kapatılmasının ve dosyalarına polis tarafından el konulmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kabadayı, "Oraya şiddet gördüğü için başvuran kadınların güvenliği şuan da yok olmuş durumda. Gizlilik ihlali yapılmış durumda.Yapılanlar hem Türkiye'nin anayasasına hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Türkiye bunu yaparak çok ciddi suç işliyor. Bunları yaparak, kadınları kontrol edeceğini ve toplumdan soyutlayacağını sanıyor. Belediyelerde bulunan kadın danışma merkezlerini kapatarak, kadınları tamamen güvencesiz, korumasız bırakmaya çalışıyorlar" dedi. Türkiye'de gerçek bir adalet sisteminin olmadığını anımsatan Kabadayı, şunları söyledi: "Erkek bir adalet sistemiyle yönetildiğimiz için kadınların yıllardır direnerek, yasaları zorlayarak kazandıkları haklarda ellerinden alınmaya çalışılıyor. Kadınların hak ve eşitlik mücadelesi geriye çekilmeye çalışılıyor."
'Mücadeleye devam'
Kadınların varolabildikleri alanlara daha çok sahiplenmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Kabadayı, "Kazandığımız hakları hiçbir şekilde bırakmamalıyız. Eskiden olduğu gibi direnerek, nasıl ilmek ilmek kazandıysak yine o şekilde direnerek, kazanımlarımızı bırakmayacağız. Mücadele hiçbir zaman bitmedi, bitmeyecek. Bunlar olmasaydı da biz mücadele edecektik ve kadınlar olarak yine mücadelemize devam edeceğiz" diye konuştu.
'Topyekûn bir saldırı var'
Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) üyesi Özgül Kaptan da, DBP'li belediyelere kayyım atanması ve kadın kurumlarının kapatılmasını kadınların özgür yaşam alanlarına topyekûn bir saldırı olarak değerlendirdi. Bu saldırının tarihinin yeni olmadığını ve bunun zaman içinde bir birikimle gerçekleştiğine dikkat çeken Kaptan, "Aslında kadınların bütün alanları tehdit altında. Bütün kadınların hayatlarına sınır konulmuş durumda" dedi. Yaşananların saldırıların bir boyutu olduğuna dikkat çeken Kaptan, "Ne yazık ki şaşırmayı unuttuk. İçimizdeki isyan, haksızlığa isyan duygusu ölmedi ama yinede alışmışız. Çok tehlikeli bir duruma gelmişiz. Bu konuda birbirimizi uyarmalıyız ve sirkelenmeyiz" diye belirtti. "Benim çalışma yürüttüğüm kadın merkezine el konulmamış olması, konulmayacağı anlamına gelmez" diye devam eden Kaptan, Türkiye'de muhaliflerin topyekûn bir saldırı altında olduğunu belirtti.
'Kürdistan'da özel bir saldırı var'
AKP'nin kadını evine kapatmak istediğini ve "kadın rollerini" pekiştirmeyi amaçladığını dile getiren Kaptan, şöyle devam etti: "Sistemin bekçisi erkeğin, erkekliğin hizmetçisi rolünü pekiştirerek, kontrol altına almak. Faşizmin ilk yaptığı şey kontrol altına almaktır. Kadınlar üzerinden bunun yapılmasının çok daha kolay olduğunu ilk günlerden biliyorlardı." AKP'nin Kadın Bakanlığı'nın adını Aile Bakanlığı'na dönüştürdüğünden bu yana bir sürü insanın bugün yaşanacakları dillendirdiğini hatırlatan Kaptan, "Önce AKP kadın kollarıyla hareketlenme ve kadınların hayatına 'iyi işler katma' üzerinden işte kadınları siyasete katıyorlar. Ama yapmak istedikleri şey başkaydı ve şimdi de görüyoruz" dedi. AKP'nin adım adım ilerlediğini sözlerine ekleyen Kaptan, şunları ifade etti: “Kürdistan'da belediye Kürdistanlı diye kapatıldığını düşünebilir insanlar ve ya Türkiye'nin büyük bir kısmı ama orada özel bir saldırı var. Direnmeye yönelik, Kürt kadın hareketinin görünürlüğüne bir saldırı var. Tehlike olarak görünen o şey orada belediyenin derneğinde bulunan kadınların başka kadınların hayatına dokunması değil. Asıl yapılmak istenen orada direnişin öncülüğünü yapan kadınlara müdahale etme, onun küçümsenmesi,marjinalleştirmesi ve yok etmedir. Epeydir izliyoruz, Kürdistan'da bir yok etme politikası var."
'Silkelenmemiz gerekiyor'
Bunlara karşı direniş hattının örgütlenebilmesi için herkesin yaşam ağına doğru gelen tehlikeyi görmesi gerektiğini ifade ederek Kaptan, tüm kadınlara çağrıda bulundu: "Aslında görüyoruz ve hissediyoruz ama yöntem konusunda çok dağınız. O kadar çok yerden kuşatılmış durumdayız ki hep parçalı parçalı düşünüyoruz. Halbuki topyekûn sarmalandık ve silkelenmemiz gerekiyor."
(ba-hk/st/sd)