DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kadın

Several Ballıkaya: Artık değişim zamanı

 
17 Ekim
09:15 2016

İSTANBUL (DİHA) - İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda erkek adaylarla yarışacak olan avukat Several Ballıkaya, eşit temsiliyet ile erkek egemen ve tekçi anlayışı yıkarak baroda yeni bir döneme geçeceklerini belirterek, "artık değişim zamanı" dedi.

Türkiye'de savunma mesleğinin ilk örgütlenmesi olan ve 16 bin 442'si kadın, 19 bin 243'ü erkek olmak üzere toplam 35 bin 685 üyesi ile 140 yıllık İstanbul Barosu, 22-23 Ekim tarihlerinde Genel Kurulu'nu gerçekleştirecek. Geçmiş yıllara göre daha çekişmeli geçeceği öngörülen seçimlerde genç ve kadın üyelerin yeni baro başkanının seçmede etkili olacağı görülüyor. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Mehmet Durakoğlu, AKP'ye yakınlığıyla bilinen Hukukun Üstünlüğü Platformu Mehmet Sarı, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu Ali Rıza Kaplan'ı aday gösterdi. Çağdaş Avukatlar Grubu ile Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu ise, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar olarak bir araya gelerek, deneyimli avukat Several Ballıkaya'yı başkan adayı olarak gösterdi. 140 yıllık baro tarihinde ilk kez Ballıkaya, kadın başkan adayı olurken, grup yönetim, denetleme ve disiplin kurullarında eşit temsiliyeti esas aldı.

3 erkek adaya karşı yarışacak olan Ballıkaya, baro yönetiminin tüm çalışmalarında kadınları görünür kılmak istediklerini belirtti. Baro yönetiminde kadınların temsili konusunda yüzde 50 kota esasını dikkate alarak yola çıkan Ballıkaya, aynı zamanda listedeki ekibiyle eril yargıya da meydan okuyor. Ballıkaya, seçimler öncesi izledikleri yol ve hedeflerine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

'Tekçi anlayışı yıkarak baroda yeni bir döneme geçeceğiz'

Yönetim ve tüm organlarda eşit temsiliyeti esas aldıklarının altını çizen Ballıkaya, "Bu kotayı uygulayan tek grubuz. Seçimleri kazandıktan sonra kadın emeği ve gücünün katıldığı baronun büyük şeyler başarabileceğine inanarak, kadınları görünür ve etkili bir hale getireceğiz. Kadınların da seçim sürecinde bunları görmesini bekliyoruz" dedi. Erkek egemen baro anlayışına artık son verilmesi gerektiğini vurgulayan Ballıkaya, bu anlayışın ise baroya yansımalarının olduğunu söyledi.

Ballıkaya, şöyle devam etti: "Baro sadece erkek egemen değil bununla paralel başka yürüyen bir anlayışla da yönetiliyor. Tamamen başkancı bir anlayışla yönetiliyor. Biz sadece kadının görünür ve etkili olmasını sağlamayacağız, aynı zamanda tüm kurul ve komisyonlarımızla birlikte eşitlik ve kolektif çalışma, üretim esasına göre bir yönetim anlayışı sergileyeceğiz. Bu demokrasiyi önce kendi içimizde başlatacağız ve işyerimizde göstereceğiz. Büyük işler başarmanın önündeki en büyük engel bu anlayış. Biz bu erkek egemen anlayışa ve tekçi başkancı anlayışı da yıkarak baroda yeni bir döneme geçeceğiz."

'İstanbul Barosu kadına yönelik ayrımcılıkta bir tavır almadı'

Ballıkaya, kadınlar söz konusu olduğunda verilen erkek odaklı kararlara karşı baro başkanı seçilmesi halinde mücadelelerini ikiye ayırarak şekillendireceklerini söyledi. Baronun kadın sorunlarına uzak bir bakış açısı sergilediğini kaydeden Ballıkaya, "Kadınların durumu açısından özellikle şiddet, cinayetlerin, ayrımcılığın çok boyutlu hale gelmiş olması ve mevcut iktidar, aslında kadının iş dahil bütün alanlardan çekilerek evine kapanmasını isteyerek teşvik ediyor. Bu da kadınların yönetimde daha az yer alması demek. Kadın cinayetleri de bunun bir parçası. İstanbul Barosu, kadına yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması konusunda bir tavır almadı. Gerekli çalışmaları yapmadı. Bu konuda iktidar üzerinde bir baskı oluşturmaya çalışmadı. Örneğin, Özgecan cinayetinden sonra 'biz bunun takipçisi olacağız' demişti. O açıklamadan sonra başka bir eylem ve açıklama gelmedi" diye belirtti.

'Kadınlar kendilerini yok sayan bu anlayışa prim vermemeli'

Stajyerlikten başlayarak mesleğini icra eden kadın ve genç avukatların kaderine terk edildiğini aktaran Ballıkaya, ikinci icraat olarak genç avukatların işe başladığı dönemde yaşadığı sorunlara çözüm üretmek olduğunu söyledi. Çocuk sahibi kadın avukatların hiçbir güvencesinin olmadığını ifade eden Ballıkaya, şöyle devam etti: "Baronun ilgi alanına da girmiş değil. Kadın avukat çocuk sahibi olduğunda hamilelik ve sonrası süreçte nasıl hayat sürecek? Annelik avukatlığı bitirecek bir sonuç. Başka güvenceler yaratmazsa kendisine yaşam sürdürme olanağı yok. Barolar Birliği'nin bu kadar güvencesiz bir mesleği görmemesi olabilir bir şey değil. Çünkü kadınların bulunduğu bütün meslek gruplarında sosyal güvenceler var ama kadın avukatların yok." Emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı meslek grubunun avukatlık olduğuna dikkat çeken Ballıkaya, baronun bu konuda çözüm üretmesi gerektiğinin altını çizdi.

Genç stajyer kadın avukatların kendi kaderlerine terk edilmeden yaşamını sürdürecek olanakların yaratılması gerektiğini vurgulayan Ballıkaya, "Baronun olanakları tüm bunları ekonomik olarak yapma konusunda müsait. Baronun elinde tuttuğu güç bu konuda çok etkili bir güç. Kadınların artık kendilerini yok sayan bu anlayışa prim vermemesini istiyoruz" diye konuştu.

'Avukatlık sorunların merkezinde olan bir meslek grubu'

Ballıkaya, yargı alanında son süreçte yaşanan "hukuksuzluğa" karşı güçlü bir muhalefet oluşturabilmek adına bir araya gelen Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar'ın nasıl mücadele edeceği sorusunu ise, "Çağdaş Avukatlar Grubu ve Özgürlükçü Avukatlar Grubu seçime birlikte girme kararı aldılar. Bu gruplar zaten sosyal ve siyasal olaylara karşı mücadelede birlikte hareket ediyorlar. Bu mücadele birlikteliğinin baroya yansımaması gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu grupların kaynağı da birdi. Ülkenin içinde bulunduğu koşullar, OHAL ve KHK'lerle yönetilen ve neredeyse ülkenin tamamının açık cezaevi haline dönüştürüldüğü bir süreçten geçiyoruz. Baskı ve işkence had safhada. Tutuklamalar işten atmalar vs…buna yönelik ortak mücadele etme iradesi de doğal olarak oluşuyor. Avukatlar da bu sorunların merkezinde olan bir meslek grubu. Kendileri aynı sorunları yaşıyor. O hak gasplarına paralel olarak onlarla mücadele ettikçe kendileri de uğruyor ve ikili mücadele vermek zorundalar. Baronun siyasal sosyal sorunların tamamen dışında olması ve ülkedeki bu baskı sürecini görmezden gelmesi karşısında zorunlu bir birlik ve bu birliğin büyük bir motivasyon yarattığını söylememiz lazım. Ortak mücadelenin yaratacağı sonuçların büyüklüğünü oluşturduğu bir motivasyon" şeklinde yanıtladı.

'Baronun gidişatına müdahale etmek istedik'

Yürütmenin polis ve savcı aracılığıyla tüm alanları kontrol ettiğini ve muhalif kesimlerin tek bir kontrol mekanizması ile tasfiye edildiğini kaydeden Ballıkaya, bütün demokratik kurumların kapatıldığını aktardı. Tek sese doğru giden bir yolda yürüdüklerini belirten Ballıkaya, yargı organının bir parçası olarak baroların bunun dışında gibi durduğunu ancak son dönemde barolarında bu yürütmenin bir parçası konumuna geldiğini dile getirdi. "Mesela hakim ve savcılar ile ilgili atamaların artık Saray'da kura çekilerek yapılıyor olması ve baronun buna bir ses çıkarmaması yargının bu güdümüne girmesini kabul ediş niteliğinde" diyen Ballıkaya, şunları aktardı: "İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği gözaltında işkenceye, kentlerin yakılıp yıkılmasına, binlerce kamu emekçisinin işine son verilmesine karşı çıkmadı, 3 bin 500 hakimin hiçbir gerekçe gösterilmeden bir tek imza ile görevden alınmasına ses çıkarmadı. Avukatların sindirildiği ve avukatları savunmakla yükümlü kurumların yürütmenin Saray'ın denetimine girdiği bir durumla karşı karşıyayız. Bunun tehlikesi, muhalif olan kesimin kalmaması demek. Dışarıdaki muhalif kesimlerin tasfiyesi ile birlikte gerçekten ses verecek bir alan kurum bırakmayacaklar."

İstanbul Barosu'nun da bu olup bitenlere ses vermediğini ifade eden Ballıkaya, ses vermesi gereken bu kuruma müdahale etmek istediklerini söyledi. Ballıkaya, baronun ve içinde bulunulan durumun son derece olumsuz olduğunu aktararak, müdahaleleri ile başka kanalların açılmasını umduklarını belirtti.

'Artık değişim zamanı'

"Biz varız, birlikte yaparız" mesajının ortak hareket iradesi anlamına geldiğinin altını çizen Ballıkaya son olarak, "Genç avukatların, kadınların ve bu sürece artık 'dur' demek isteyen avukatların ve tüm kesimlerin aslında bize destek vermesini bekliyoruz. Bu söylediklerimizin boş olmadığını görecekler. Başka bir baro görecekler. Biz varız, yaparız diyoruz ve artık değişim zamanı" diyerek çağrıda bulundu.

(nd-mk/za/pu)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR