DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kültür Sanat

Silo Qiz acıları kemanıyla işliyor

 
16 Ekim
10:32 2016

DERSİM (DİHA) - Dersim'de 1938'den bu yana yaşanan acıları kemanıyla birlikte Kırmanckî yaktığı ağıtlarla dile getiren Dengbêj Silo Qiz, bir asrı devirdiği yaşıyla kemanını hala ilk günkü heyecanla çalıyor.

Dersim'in tanınan simalarından Dengbej Silo Qiz, 7 kuşaktır müzisyenliği sürdüren Doğan ailesinin de en yaratıcı sanatçısı. 1918 doğumlu Süleyman Doğan (Sılo Qız), küçükken babasının düğünlerde, sünnet merasimlerinde çaldığı kemana ilgi duyar. 8 yaşındayken neredeyse kendi boyunda olan kemanı omzuna alamadığı için yere indirerek çalmaya başlayan Sılo Qız, kendini kanıtlayınca artık babasıyla beraber sanatçı olarak anılır. İkisinin ismi de Süleyman olduğu için kendisine Kirmanckî'de "küçük" anlamına gelen "Qiz" ismiyle hitap edilen Silo Qiz, Dersim'in en iyi dengbêji olarak bilinir.

En bilinen ağıtını oğlu için yaktı

Dersim merkeze bağlı Mulo (Milli) köyünde doğan ve halen oradaki 2 odalı toprak evinde yaşayan Silo Qiz'ın 3'ü kız 11 çocuğundan sadece 2'si şuan hayatta. 2 çocuğunu henüz küçük yaşta iken hastalıktan kaybeden Silo Qiz, sağ kalanlardan en büyüğü olan Haydar isimli çocuğunu ise Erzirom'da (Erzurum) askerdeyken 1966 Gimgim (Varto) depremine gönüllü olarak gittiği esnada toprak kayması sonucu kaybeder. Gecenin yarısı köye getirilen oğlu Haydar'ın cenazesinde seslendirdiği "Sehayder" ağıtı ise ağıtları arasında en bilineni olur.

'Ağıtları yürekleri yakardı'

Artık 100 yaşına merdiven dayayan ve 400'ün üzerinde bestesi bulunan Silo Qiz, köydeki evinin önünde, dut ağacının dibinde üzerine oturduğu tabureden geçmişe dalarak günlerini geçiriyor. Kulakları tam işitmeyen Silo Qiz'a geçmişi ve kendini anlat dediğimizde, "Ben artık yaşlıyım, hatırlamıyorum" diyor. Kendisiyle bütünleşen kemanı eline aldığında ise saatlerce bıkmadan, usanmadan ilk kez kemanı eline aldığı dönemdeki tutkuyla çalan Silo Qiz'ı anlatan kızı Emoş Doğan, babasının çok güzel ağıtlar yaktığını söyledi. Babasının özellikle 38'de yaşamını yitiren yiğitler için bestelediği ağıtlarından çok etkilediğini belirten Doğan, "Biz çok çektik. Anne babam garibandı. Dedemle babam bir araya gelerek birlikte ağıtlar yakarak insanları ağlatılardı. Yetenekliydi. Bütün parçaları birbirinden güzeldir. Sesi de yanık ve güzeldi babamın. O dönemde babam daha çok, genç ölümler üzerine ağıtlar yakardı. Bu ağıtlardan etkilenirdik. Hepsi genç ve fidanken gitti. Bundan dolayı babamın ağıtları birbirinden güzeldir, ayırt edemiyoruz. Hangi ağıtı yaksa biz hepimiz dinler ağlardık. Bütün ağıtlar güzeldi, ama gençler üzerine yakılanlar çok etkileyiciydi. Yüreğimiz parçalanıyordu, içimiz acıyordu" dedi.

'Dengbêjliği anında beste yapmasından gelirdi'

Oğlu Mehmet Doğan ise babasının bakır madeninde çalışmak için Xarpêt'e (Elazığ) gittiğini ve burada 2 çocuğunun yaşamını yitirdiğini, yine Adana'ya gittiklerinde de Musa adında kardeşinin yaşamını yitirmesiyle birlikte köylerine gelerek bir daha başka bir yere gitmediklerini söyledi. Doğan, "Biz küçüktük, babam da müzik çalıp paz (çökelek, meyve, yağ vs.) topluyor. Erzingan (Erzincan) Pîlemûriye (Pülümür), Xozat (Hozat), Mêzgêr'in(Mazgirt) köylerine giderek kemanıyla müzik çalıyordu. Sanatı iyiydi, güzel sesi vardı. İnsanlar para olmadığından dolayı çökelek ve yağ verirlerdi. Getirip Elazığ'da satıyordu, bize elbise, ayakkabı ve yiyeceğimizi getiriyordu. Babamız o fakirliğe göre 10 evlattan fazla büyüttü. Askere gönderdi evlendirdi. Babam sanatına göre dengbêjdi. Onun dengi yoktu. Babam oturuyordu biri öldüğü zaman gelip müzik çalmasını, beste yapmasını isterlerdi. O da nasıl öldü, ismi neydi, nasıl biriydi diye sorardı. Kemanını çıkarıyordu. Allah vergisi bir yetenek vardı ve söylüyordu üzerine. Şimdiki sanatçılar besteleri silip silip yazıyorlar kaç ayda. Ama benim babam bir seferde doğaçlama söylüyordu. 5-6 dakikada türküler söyleyip ağıtlar yakıyordu. Dengbêjliği buradan geliyordu" diye anlattı.

'Silo Qiz'ın 150 parçası hayatta'

Babasının sesini dinlemek için gelenlerin ellerindeki pilli teyplerle kaset getirip söylediği şarkıları kaydettiğini belirten Doğan, zamanında kendisine "Babanın sesini kaydet" diyenlerin de çok olduğunu söyledi. Doğan, "Seneler önce herkes bana Mehmet Bira, babanın parçaları, makamları sende niye yok derlerdi. Biz de babamız hep böyle genç kalacak, bize çalacak, söyleyecek sanıyorduk. Ama bir baktık ki ömür kısa, babamız yaşlanmış" dedi.

Bundan 10-15 yıl öncesinde Dersim'in ilçeleri ve köylerinde babasının parçalarını toplamaya başladığını belirten Doğan, yeraltındaki kasetleri, köylülerden aldığı kasetleri topladığını, bantlardaki kesik ve eksikleri onarmak için İstanbul'a gönderdiğini ve bu çalışmayla babasının yaklaşık 150 parçasını keman sesiyle beraber toplayabildiğini söyledi.

'Her parçası birbirinden güzeldir'

Silo Qiz'ın gençler üzerine yazdığı her ağıtın insanları ağlattığını ve her birinin bir birinden güzel olduğunu ifade eden Doğan, Dersim katliamı sırasında direnen kahramanların hikâyeleri ve daha sonrasında aşiretlerde yaşamını yitiren gençlerin hikâyelerinin çok iyi olduğunu söyledi. Kendisi için en önemli olan parçaların hangisi olduğunu sorduğumuz Doğan, "Benim kardeşimin ağıtı var Saheyder, babam oğlunun üstüne söylemiş. Kardeşim öldüğünde haberimiz yoktu. Komşularımızdan dairelerde çalışanlar kardeşimizin cenazesini getirmeye gittiler. Gece yarısı benim kardeşimin cenazesi geldiği zaman, o kadar yiğit ve cesurdu ki, babam, kendi oğlu değil sanki kemanı almış eline ağıtı hemen yakmış, söylemiş. O ağıt kasetlerdedir. Bu acı çok büyüktür, ağırdır. Kardeşimin ağıtıdır benim içimi çok acıtıyor. Hakikaten ben dinlediğim zaman dahi yarıda kapatıyorum. Ama her gün öyle yiğit insanlar gidiyor ki onlar da benim kardeşim gibidirler. Bizim için değerliler. Klama Dere Lâç, Klama Silo Sûr, Klama Mîre Çareku, Sehayder, Klama Daxbeg, Klama Huso Mozîk gibi parçalar çok çok güzeldir" dedi.

'Silo Qiz'ın ismi Mamekî'de yaşatılsın'

Silo Qiz gibi Kırmanckî parçalarla hem dili hem yöredeki kahramanlıkları bugüne taşıyan babasının adının Mamekî'de (Dersim merkez) henüz sağken yaşatılmasını isteyen Doğan, "Eğer gerçekten biz inanıyorsak Silo Qiz değerliyse, bu yaptığı sanatından dolayı değerlidir. Rica ediyorum buradan hangi hemşerimiz, Belediye Başkanımız ve duyarlı olanlardan kim varsa Silo Qiz'a müze yapsınlar. Mamekî'de bir okul, cadde ya da sokak ismine versinler" diyerek ricada bulundu.

(mc/ao/fç/cd)





Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR