Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuç beklemek: Sınır ötesi

ANKARA (DİHA) - AKP, PKK'ye karşı bir kez daha sınır ötesi operasyonu gündemine aldı. Genelkurmay Başkanı'nın sınır ziyareti de bu hazırlığa işaret ederken, ancak defalarca denenen operasyondan bugüne kadar sonuç alınmadı ve her defasında faturası halka kesildi.
AKP hükümeti son günlerde sınır hattına yaptığı askeri sevkiyatlarla bir kez daha PKK'ye karşı sınır ötesi operasyonu gündeme getirmeye hazırlanıyor. Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, özellikle son günlerde askerin sınır hattındaki hareketliliği arttı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın da Şirnex (Şırnak), Colemêrg (Hakkari) ve Wan sınır hattındaki denetlemesinin de sınır ötesi hazırlığa işaret ederken, son bir yılda içerde yürütülen savaş konsepti sınır ötesi operasyonla bir üst aşamaya taşınmak isteniyor.
Sınır ötesi 26 kez denendi
AKP'nin bu hazırlığı bir kez daha geçmiş dönemlerde onlarca kez denenen ancak sonuç alınmayan sınır ötesi operasyonları hatırlattı. İlk kez 1983 yılında gerçekleştirilen ve bugüne kadar 26 kez denenen bu operasyon her defasında Türkiye'ye ağır faturalar ve geri dönüşü olmayan sonuçlar çıkardı. Şubat 2008'de gerçekleştirilen ve Türkiye'nin büyük bir yenilgi aldığı Zap operasyonu Türkiye açısından en ağır sonuçları doğururken, operasyon sonrası kamuoyunda da ciddi tartışmalar yaşandı.
26 operasyonda da sonuç değişmedi
Güney Kürdistan Federal Bölgesi'ne 1983-2000 yılları arasında tam 24 operasyon gerçekleştiren Türkiye, ilk askeri operasyonu 1983'te düzenlendi. 7 bin dolayında asker, sınırı 5 kilometre aştı. Bunu 1984 Ekim'de 2'nci, 12 Ağustos 1986'da ise 3'üncü operasyonlar izledi. Genelde 5-15 bin arası askerle yürütülen operasyonların en kapsamlısı 1995 yılında gerçekleştirilen "Balyoz Operasyonu" oldu. Bu operasyona hava desteğiyle birlikte 35 bin asker katıldı. Operasyonda bir gün içinde 113 askerin hayatını kaybetmesinin ardından Türkiye geri çekilme zorunda kaldı.
İki yıl sonra bu defa 20 bin askerle "Çekiç Operasyonu" yapıldı. 1998'de de, 15 bin askerle "Murat Operasyonu" gerçekleştirildi. Bir yıl sonra 1999'da ise tekrar hava ağırlıklı "Sandviç Operasyonu" yapıldı. 35 bin askerin katıldığı "Çelik Operasyonu"nda da beklenilen sonuç alınamadı. 33 yılda yapılan 26 operasyonda Türkiye'nin "bitireceğiz, kökünü kazıdık" söylemlerine rağmen ne PKK bitirilebildi ne de Kürt sorununun çözümünde devlet bir adım atabildi. Aksine bunca askeri operasyon ve Kürt sorunundaki çözümsüzlük Türkiye'yi geriletti.
AKP ilkini 2008'de denedi
PKK'nin silahlı mücadeleye başladığı 1984 yılından itibaren sıklıkla başvurulan sınır ötesi operasyonlarda AKP ilk şansını iktidara geldikten yaklaşık 5 yıl sonra denedi. 5 Kasım 2007 yılında Başbakan Tayip Erdoğan'ın ABD Başkanı George W. Bush ile yaptığı görüşmenin ardından sınır ötesi operasyon hazırlıkları başladı. Aynı zamanda 27 Nisan 2007 yılında verilen askeri muhtıraya karşı AKP orduyu cezalandırmak amacıyla PKK'ye karşı kış aylarında savaşa sürükledi. Şubat 2008'de başlayan operasyonda, Güney Kürdistan Bölgesi'ne 93 kez top atışı olmak üzere toplam 163 saldırı düzenlendi. Bu operasyonda ilk kez ABD'ye ait insansız hava uçakları da kullanıldı. Yapılan operasyonda 129 asker, 12 HPG'li yaşamını yitirdi. PKK kaynakları, saldırı sırasında Xakurkê'de bir F-16 savaş uçağının düşürüldüğünü duyurdu.
Zap'ta devlet birbirine düştü
AKP'nin en kapsamlı sınır ötesi operasyonu olarak da tarihe geçen Zap operasyonu, aynı zamanda bir dönüm noktası oldu. Operasyon 8 gün sonra sonuçsuz bir şekilde sona erdiğinde, sistemin bütün kurumları bir birine düşmüştü. Türkiye hem PKK'nin bahar hamlesini engellemek hem de PKK'yi hazırlıksız yakalamak amacıyla operasyonu kış sonuna denk getirerek, avantaj sağlamayı düşündü. 20 Şubat günü tüm gün süren hava saldırısının ardından askerler, 21 Şubat sabahı kuzeyden 3 cephe şeklinde güneye inmek, güneydeki yerleşkelerinden de ağır, zırhlı araçlarla Zap'ı kuşatmaya almak istedi. HPG gerillaları, Çiyayê Reş mıntıkasında binlerce askeri durdururken, operasyonun üçüncü gün Çemço-Şamke hattından ilerleyen ikinci ordu kolu da durdurulmuş, dördüncü gün ise Şikefta Birîndara hattındaki askerleri sıkıştırdı. Daha beş gün dolmadan askerler büyük darbe alırken, Türkiye siyasetinde şüphesiz bir dönüm noktası olacaktı. Bu sonuçlar sonrası "bitirme" hedefiyle operasyonu başlatan Türkiye 8'inci gününde geri çekilmek zorunda kalarak, yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı.
Milliyetçi ve Kemalist cephe ise bu operasyonun sorumluluğunu üstlenen hükümete hesap sormaya ve sesini yükseltmeye başladı.
İnsanlık suçu sayılan misket bombaları da kullanıldı
Operasyonda özellikle Kandil bölgesinde Mereto, Kalatuka, Lewcê, Balakatî gibi yerler de hedef alınırken, bölgede yaşayan halk da operasyondan zarar gördü. Saldırılarda 2 sivil yaşamını yitirirken, 30'dan fazla kişi yaralandı. 15'in üzerinde köy hasar gördü. 2 bine yakın kişi mağdur oldu, okul ve hastaneler yıkıldı. Yine kullanımı uluslararası toplum tarafından insanlık suçu sayılan misket bombalarının da operasyonda kullanıldığı ortaya çıktı. Misket bombasının patlaması sonucu bir köylünün yaralandığı ve aynı köyde patlamamış 5 misket bombasının bulunduğu açıklandı. Misket bombalarının kullanıldığı daha sonra belgelendi.
Ekonomi alt üst oluyor
Yeni bir operasyonun gündemde olduğu bugünlerde yaşanan ekonomik kriz tartışmaları bir yana her sınır ötesi operasyon Türkiye ekonomisini de alt üst etti. Türkiye'de en büyük bütçe her dönemde savaşa ayrılırken, sınır ötesi operasyonlar sonrası ciddi ekonomik gerilemeler de yaşandı. Uzmanlara göre sınır ötesi operasyonlarda ısrar eden devletin ekonomik kaybı ise 300 milyar doları aşıyor.
Denendi sonuç almadı
Tüm bunlar ortadayken, 20 Temmuz 2015'te yeniden devreye koyduğu savaş konsepti boyunca sınır ötesine yüzlerce kez hava saldırısı düzenledi. Birçok kez sivillerin de hedef alındığı bu saldırılardan da herhangi bir sonuç alamadığı gibi yıllarca "Bitirdik" söylemini bir kez daha diline dolayan hükümet, 27'nci kez sınır ötesi operasyonla bir kez daha geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracak bu yönteme sarıldı. Bu kapsamda özellikle Güney Kürdistan Bölgesi yönetimiyle kimi temasların da yürütüldüğü belirtilirken, en son geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Şirnex, Colemêrg ve Wan'a yaptığı ziyaret ve bölgedeki askeri hareketlilik de AKP'nin bu yönlü bir arayışının olduğu şeklinde yorumlanıyor.
(hd/kk/rp)