'Şaran ve Akdeniz'in ölümünden cezaevi idaresi sorumlu'
AMED (DİHA) - Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan siyasi tutsaklar, Seyit Rıza Şaran ve Cegerxwin Akdeniz isimli çocuk tutsakların ölümünden cezaevi idaresinin sorumlu olduğunu belirtti.
Şirnex (Şırnak) kent merkezinde devam eden "sokağa çıkma yasağı" ve cezaevlerinde artan baskı ile hak ihlallerine karşı süresiz dönüşümlü açlık grevine başlayan Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki siyasi tutsaklar, 28 Eylül günü cezaevinde çıkan isyanın ardından çıkan yangında yaşamını yitiren Seyit Rıza Şaran (16) ve Cegerxwin Akdeniz isimli çocuk tutsakların ölümünden cezaevi idaresinin sorumlu olduğunu belirtti. Ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastane yaşamını yitiren Şaran'ın ölümünden önce gönderilen ancak henüz elimize ulaşan mektupta, yaklaşık 10 aydır adli ve çocuk tutsakların tutulduğu koğuşlarda uyuz hastalığı olduğu aktarıldı. Hastalığın gerekli ilaçlamalarla kolayca giderilebilecekken cezaevi idaresinin keyfi tutumları nedeniyle yayıldığının altını çizen tutsaklar, bu hastalıktan dolayı müşahede altına alınan Şaran ve Akdeniz'in bulundukları yeri ateşe verdiklerini aktardı. Olayın ardından Akdeniz'in dumandan boğularak yaşamını yitirdiğini, Şaran'ın ise komaya girdiğini ifade eden tutsaklar, "Bu hastalık bu kadar uzun süre devam etmesine rağmen tedbiri karantinaya almak olarak anlayan sorumsuzluk bu ölümlere sebebiyet verdi" dedi.
Tutsaklara keyfi soruşturma
Yaşamını yitiren Şaran ve Akdeniz'in ölümünden cezaevi idaresinin sorumlu olduğunu vurgulayan tutsaklar, cezaevinde yaşanan ihlallerine dikkat çekti. Cezaevi koridorlarının infaz koruma memurları tarafından talime yerine çevrildiğini belirten tutsaklar, koridorlarda eğitim adı altında sloganlar eşliğinde yapılan yürüyüş tatbikatı ve benzeri provokatif uygulamaların sürdüğünü kaydetti. Koğuşlarına "kısmi arama" adı altında yapılan baskınlarda tahrik edici uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını kaydeden tutsaklar, şunları aktardı: "Bu aramalarda kantinden aldığımız eşyalar yasak denilerek alınıyor. 'Yasaksa o zaman bize niye sattınız' diyerek izah isteyen arkadaşlarımıza ise, 'aramayı engelleme' adı altında soruşturma açılıyor."
'Toplu gıda zehirlenmesinin yaşanmaması tesadüf'
15 Temmuz'dan bu yana spor, kültürel aktiviteler ve sohbet gibi iç etkinliklerin tamamının yasaklandığını dile getiren tutsaklar, "7 gün 24 saat odada kapatılmış durumdayız" dedi. Kalp, yüksek tansiyon gibi ağır kronik hastalığı olan hasta tutsakların ilaçlarının da düzenli olarak verilmediğini belirten tutsaklar, periyodik olarak yapılması gereken kontrollerin de aksatıldığı bilgisini verdi. Kendilerine ulaştırılan kitap ve dergilere herhangi bire toplatma kararı bulunmamasına rağmen keyfi olarak el konulduğunu söyleyen tutsaklar, şöyle devam etti: "Yine her cezaevinde verildiğini bildiğimiz ve koli ile gelen kimi eşyalar da verilmiyor. Kahvaltılık olarak verilen piknik ürünler ve yumurtalar genelde bozuk ve tarihi geçmiş olarak çıkıyor. Bu durum defalarca tekrarlandı. Her türlü girişimimiz sonuçsuz kaldı. Yemekler kalitesiz ve insan sağlığını göz ardı eden bir tarzda yapılıyor. Toplu gıda zehirlenmesinin şimdiye kadar gerçekleşmemiş olması sadece bir tesadüftür."
'Baskıcı uygulamalar artıyor'
Nerdeyse her hafta sürgünlerin yaşandığını aktaran tutsaklar, tutsakların ailelerinden uzak kentlere sürgün edilmelerine değinerek şunları aktardı: "Evleri barkları yıkılmış ve perişan halde yaşama tutunmaya çalışan ailelere çocukları da onlardan uzaklaştırılarak ikinci bir maddi ve manevi mağduriyet yaşatılmaktadır. Tüm bu şikayetlerini dile getirmek amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığı da dahil ilgili yerlere yazdığımız dilekçelere çıkışı yapılmayarak el konuluyor. Cezaevi müdürlüğüne yazdığımız dilekçelere de cevap verilmiyor. Taleplerimizi sözlü olarak dile getirdiğimizde de, 'Dilekçe yazmalısınız' diyen idare yetkilileri tutuklu-hükümlüyle resmen dalga geçiyor. Sorunlarımız her geçen gün ağırlaşarak devam etmektedir. Sorunlarımızın çözümü konusunda cezaevi yönetimi tarafından ciddi bir çaba görülmediği gibi, OHAL gerekçesiyle üzerimizdeki baskıcı politikalar daha da yoğunlaştırılmaktadır."
(rd/rk/pu)