İşçilerin 1 lirasıyla kuruldu, TRT el koydu

İSTANBUL (DİHA) - 2007'de işçilerin kumbaralarına attıkları 1 lira ile kurulan Hayatın Sesi TV'nin alın teriyle alınan malzemeleri, KHK ile kapatıldıktan sonra TRT'ye devredildi. Kuruluşunda yer alan Gökhan Çetin, kapatmaya karşı "Biat etmeyeceğiz" dedi.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonu'nun hikayesi, 1990'lı yılların ortalarında Dîlok (Antep) Ünaldı Mahallesi'nde dokuma işçilerinin direnişiyle başladı. Yaşanan tartışmaların ardından işçilerin bir televizyonu olması fikri ortaya çıktı. Böylece Türkiye'nin dört bir yanından işçilerin kumbaralara attıkları 1 lira ile televizyon için ilk adımlar atıldı. İşçilerin 1 lirası ile gerekli olan temel malzemeler alındı ve "Milyonerlerin değil milyonların televizyonu" sloganıyla 3 Aralık 2007'de Hayat TV yayın hayatına başladı. İşçi ve emekçilerin sesi olmak için yola koyulan Hayat TV o günden ta ki 28 Eylül'de KHK ile ekranı karartılana dek mücadelesini sürdürdü.
RTÜK kapatmak istedi
Yayını uydu üzerinden Türkiye, Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Kafkaslar'a kadar ulaşan Hayat TV, 2008'de Roj TV'ye yayınlarıyla destek verdiği için yayını üç hafta durduruldu. Çalışanları defalarca baskıya maruz kalan televizyon, Gezi direnişi sürecinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından "kaçak olduğu" gerekçesiyle kapatılmak istendi. Televizyon, Mayıs 2016'da da "Hayat" adının patenti başka bir firma tarafından alındığı gerekçesiyle adını Hayatın Sesi TV olarak değiştirdi.
Emekçinin alın teriyle aldığı TRT'ye devredildi
Kurulduğu ilk günden bugüne engellemelere rağmen yayın hayatına devam eden televizyon, işçi ve emekçilerin sesi olma gayreti içindeydi. En son KHK ile mühürlenen televizyonun işçilerin 1 lirası ile alınan malzemeleri TRT'ye devredildi.
Kapı kapı dolaşıldı
Televizyonun kuruluşunda yer alan Hayatın Sesi TV çalışanı Gökhan Çetin yaşadığı o günleri anlattı. Türkiye'nin birçok yerinde kapı kapı dolaşarak bir televizyon kurma fikri tartışması yürüttüklerini söyleyen Çetin, "Yüz binlerce işçi ve emekçinin soruları, 'Kimin televizyonu?' , 'Televizyonun sahibi kim?', 'Televizyonu kim kuruyor?' türden sorulardı. Televizyon fikri aslında, sosyalist basının bu ülkede halkçı bir gazetecinin birikimlerinin üzerinde kendisini inşa etti. O birikimin üzerinden kendisini tanımladı ve tartışmada böyle başladı" diyerek, işçi ve emekçilerin yazınsal yayın dışında bir görsel yayını olma fikrinin var olduğunu söyledi.
'Dayanışma ile zorlu süreçleri atlattık'
Hayatın Sesi Televizyonu'nun sadece Türkiye açısından değil, dünyada da farklı bir yere oturduğunu söyleyen Çetin, "Hayatın Sesi gerçekten de bu ülkenin ve dünyanın farklı yerlerindeki birçok işçi ve emekçinin kumbaralara atılmış olduğu birer lirası ile kendisinin kuruluşu sırasında ihtiyaç duyduğu maddi gereksinimleri karşıladı" dedi. Çetin, televizyon çalışmalarını işçilerden aldıkları güç ile sürdürdüklerini belirtti. Televizyonlarının işçi ve emekçilerin kürsüsü olma ihtiyacını da karşıladığını ifade eden Çetin, "Her karartma girişiminde de, her baskı döneminde de televizyonumuzun gerçek sahipleri olan işçi ve emekçilerin ve tüm kesimlerin desteğini gördük" diyerek, dayanışmayla zorlu süreçleri atlattıklarını belirtti.
'Biat etmeyeceğiz'
Televizyonlarının son ana kadar da onlarca saldırı politikasına karşı mücadele yürüten kesimlerin sesi olma gayretini sürdürdüğünü dile getiren Çetin, çok az profesyonel kişi ile çalıştıklarını ve dünyanın her yerinde kendilerine gönüllü muhabirlik yapanların olduğunu belirtti. Bunca emek ile kurulan televizyonlarının hukuka aykırı bir şekilde kapatıldığını söyleyen Çetin, "Bugüne kadar yaptığımız çalışmaların ne kadar yerli yerine oturduğunu, ne kadar da kendi işimizi doğru yaptığımızın bir kanıtı olduğunu düşünüyorum" dedi. Bu kapatmanın kendileri için bir son olmadığını vurgulayan Çetin, "Bizim açımızdan çabamız devam edecek. Asla bu ülkede yaşananlara karşı sesimizi çıkartmadığımız bir dönem yaşanmayacak. İstenen biat etmemiz. Biz biat etmeyeceğiz" diye konuştu.
(sde/za/rp)