DİHA - Dicle Haber Ajansı

Haberler

Taş atarak dindiremediği öfkesini dağlara taşıdı

 
30 Eylül
09:00 2016

İSTANBUL (DİHA) - Henüz 3 aylık kardeşinin beşiğine tekme atabilen devlete duyduğu öfkeyi polise taş atarak dindiremeyince dağların yolunu tutarak PKK'ye katılan Şeref Altundal (Rençber Amed), geçtiğimiz 24 Şubat'ta Şirnex'ta çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdi. Yoldaşları ve ailesine göre O, "gerillacılığı aşk yönünde seven, tam bir dağ aşığı".

Şeref Altundal, Amed'in (Diyarbakır) Bismil ilçesinin Kürt Hacı köyünde 1984 yılında doğdu. Ailesi ile birlikte 1994 yılında Amed'e göç etmek zorunda kalan Altundal, hayatın zorluklarına karşı erken yaşta mücadele etti. Henüz 9 yaşındayken dondurma satarak ailesinin geçimine katkıda bulunan Altundal, biraz daha büyüdüğünde ise İstanbul'da bulunan ağabeyinin yanına çalışmaya gitti. Altundal, Kürt özgürlük mücadelesiyle de İstanbul'da tanıştı. Gençlik çalışmalarında yer alan Altundal, katıldığı bir mitinge polisin saldırmasına öfkelendi ve dağların yolunu açan ilk isyanını orada haykırdı ve polise taş attı.

Çatışmada yaralanması mücadelesinden vazgeçirtmez

Aldığı kararla 2002 yılının sonlarına doğru PKK saflarına katılan Altundal, gerilla eğitimi aldıktan sonra Metina ve Haftanin bölgelerinde kaldı. 2005 yılında Gabar sahasına geçmesinin ardından kısa sürede duruşu ve eylemciliği ile çok sevilen bir gerilla oldu Yoldaşlarına bağlılığıyla bilinen Altundal, 2007'de çıkan çatışmada ağır yaralandı. Yaralanma sonucu vücudunda çok ağır hasarlar oluşsa da o direngenliğinden taviz vermeyerek gerillacılık yapmaya devam etti.

'Geri çekilme süreci'nde grup komutanıydı

2007-2013 yılları arasında Mêrdîn sahasında (Mardin) kalan Altundal, taktik ve teknik konusunda yoğunlaşmasının güçlü olduğu birçok eylemde komutan olmasına rağmen en ön saflarda görev aldı. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında başlayan görüşmelerin ardından 2013 Mayıs ayında gerillaların geri çekilme sürecinde grup komutanlığı yapan Altundal, savaşın olduğu kadar eğitimin de komutanı oldu.

PKK saflarından özyönetim alanlarına

Özyönetim direnişlerinin başlamasıyla birlikte ise Nisêbîn direnişinin öncü komutanlarından biri oldu. Özyönetim direnişinde gösterdiği irade ve mücadele ile Nisêbîn halkının gönlünde taht kuran Altundal, 24 Şubat 2016'da Şirnex'in (Şırnak) Hezex (İdil) ilçesinde çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdi.

'Anlam dünyası zengin'

"Düşmana karşı öfkeli, korkusuz ve gözü kara, yoldaşlarına karşı bir o kadar düşünceli" olarak tanımlanan Altundal'ı, yoldaşları "Anlam dünyası çok zengin, anlamlı yaşamaya çalışan, halkçı yönleri güçlü, yerinde durmayan, sürekli bir şeyler yapmaya uğraşan, gerillacılığı aşk yönünde seven, tam bir dağ aşığı ve halayı sever" diye anlatıyor.

Günlüğünde doğa ve toplumu anlattı

Altundal, tuttuğu günlükte doğa, insan ve toplum bağlantısını şu sözlerle anlatıyor:
"Şu bir gerçektir, insan ve toplum doğanın bir parçasıdır. Ama günümüzde bakıyorsun insan, toplum ve sistem doğadan kopmuş. Arasında dünya kadar fark var. Bu bir sapmadır. Doğadan kopan bir toplum, toplum olmaktan çıkmıştır. Bakıyorsun birçok noktada insanlar vahşileşiyor artık, tekleşiyor. Teknik olarak da ele alsan insan bir makine, robot gibi olmuş. Doğaya zarar veriyor. Sen bakıyorsun toplumda o kadar çok sorun olmuş ki hangi yönüyle değerlendireceğini bilemiyorsun. Hastalığından tut, birçok şeye kadar. Ama sen doğayla yaşadığında daha farklıdır. Sende bu olumsuzlukların hiç biri de gelişmiyor.
Mesela gerillada en somut olan şey dağda yaşıyorsun ya havası, suyu temiz olması. Toprağa basıyorsun, toprakla bir temasın var. Bu bile farklı. Mesela sağlık bakımından bile gerillacılık yapan insanlar sağlıklıdır ve hastalığı fazla yoktur. Ama toplumdaki insana bak, bin tane hastalığı vardır.Yani insan savaşta yaralanıyor o ayrı ama onun dışında doğada ve dağda yaşayan insan çok sağlıklıdır. Mesela Koçerler sürekli doğada dağda yaşarlar sen onlara baktığında gerçekten de çok sağlıklılardır."

Gerilla günlüğünden Rençber

2007 yılında Gabar Dağı'nda çıkan çatışmada yaşamını yitiren gerilla Rojînda Ada ise, tuttuğu günlüğünde Altundal ile ilgili anısını şöyle anlatıyor: "Akşamüzeri bu kış eylemde yaralanan Rençber arkadaşın karargâha gelmesi yaşamımızda ikinci bir değişiklik oldu. Henüz 24 yaşında Amed Bismilli Rençber. Tepede düşmanı vurduktan sonra çekmeli bir mayının patlaması sonucu yaralanıyor. Vücudundan yirmiden fazla parça çıkarılmış. Bir de bacak kemiği diz altından çatlamış. Şu an yürümekte zorlanıyor, ancak bastonla ve zorla yürüyebiliyor. Yanağı dudağına doğru yırtılmış. Arkadaşlar dikmişler ve şimdi çok kötü bir iz var yerinde, yine de yakışıklısın diyor ve moral vermeye çalışıyoruz. Gabar'da çok fazla yaralı arkadaş oldu. Heval Rençber 'yaralanmak ölmekten çok daha zor' diyor. Uyuşturucu olmadığından yüzündeki dikiş de vücudundaki parçaların çıkarılması da bençsiz (uyuşturucusuz) yapılmış. Fakat kendisi bir ah bile dememiş. Gençliğine rağmen ne kadar da olgun, mütevazı. Onu böyle güçlü ve cesaretli kılan nedir diye düşünüyorum."

'Aklına koyduğunu yapardı'

Yoldaşları gibi annesi Rahime Altundal da attığı her adımı inanarak, aşkla attığını belirterek anlatıyor oğlunu.
Anne Altundal, oğlunun içerisinde büyüyen öfkenin kaynağını aldığı nedenlerinden birini de yaşadıkları şu olay ile aktardı: "Askerler şikayet üzerine evimizi baskın yaptı, 'teröristleri' evinize alıyorsunuz diye. 3 kere evimizi talan ettiler. Son baskın yaptıklarında bir gürültü oluştu. Bağrışma çağrışmalar oldu. 3 aylık bebeğim var. Beşikten alıp dışarı çıkmak istedik. 'Biz dışarı çıkalım, ev sizindir, ne yaparsanız yapın' dedim dinlemediler. Bebeği almak isterken asker bana vurdu ve bebeğim yere düştü. Asker bebeğin üstüne bastı. Rençber bunların hepsini gördü. Kini ve mücadeleye olan inancı o zaman başladı."
Oğlunun herkesle arasının çok iyi olduğunu söyleyen anne Altundal, "Oğlum çok cesurdu. Hiçbir şey O'nu aldığı karardan geri döndürmezdi. Aklına koyduğunu yapardı" diye açıkladı.

'Baba oğuldan öte iki yoldaştık'

"PKK'ye yardım ediyor" iddiasıyla 10 yıl cezaevinde kalan baba Şevket Altundal ise yitirdiği oğlu ile aralarındaki bağı ise "Mücadelemizi baba-oğul olarak değil, iki yoldaş olarak yaptık. Olması gereken buydu çünkü. Zulme sessiz kalıp, boyun eğseydik daha beter hala gelirdik" cümleleriyle kelimelere döktü.


(yak/za/öç)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR