Küçük Berat'ın katilleri hala dışarıda
AZİZ ORUÇ/DEVRAN TOPTAŞ
AMED (DİHA) - Bismil'de 28 Eylül 2015 tarihinde polis tarafından parkta katledilen ve cenazesinin başına sonrasında polislerce bir şeyler bırakılan 12 yaşındaki Berat Güzel'in failleri 1 yıldır hala ortaya çıkarılmış değil.
Amed'in (Diyarbakır) Bismil ilçesinde geçtiğimiz yıl 8 Eylül ile 6 Ekim tarihleri arasında olmak üzere 4 kez ilan edilen "sokağa çıkma yasakları" sırasında 2'si çocuk 8 kişi devlet güçlerince katledildi. Katledilen bun 8 kişi arasında yer alan Berat Güzel'in katledilmesinin üzerinden ise tam bir yıl geçti. Daha 12 yaşında olan Güzel, 4 yıl önce aynı ilçede 17 yaşındayken polis kurşunuyla katledilen Halil İbrahim Oruç'un isminin verildiği parkta oyun oynadığı sırada polisler tarafından katledildi.
27 Eylül 2015 tarihinde 8 yaşındaki Elif Şimşek evinde katledilmesinin hemen ardından 28 Eylül 2015 tarihinde ilçede katledilen ikinci çocuk oldu Berat Güzel.
Küçük Berat: İbrahim Halil Oruç gibi olacağım
"Büyüyünce ben de İbrahim Halil Oruç gibi olacağım" diyen Berat, oynadığı parkı ablukaya alan özel harekat timleri ve polisin açtığı ateş sonucu karnından ve kolundan vuruldu. Berat'ın yaşayıp yaşamadığını kontrol dahi etmeyen polisler Berat'ın vurulduğu haberini almaları üzerine yasağa rağmen parka akın eden halkın üzerine de ateş açmaktan çekinmedi.
Polis küçük Berat'ın ölmesini bekledi!
Berat'ın bulunduğu noktayı halkın görmesini engellemek için zırhlı araçlarla set oluşturuldu. Berat'ın küçük bedeni öylece zırhlı araçların gölgesinde hareketsiz beklerken, polislerin bir şeyler bıraktığı an kameralara an be an yansıdı. Polislerin küçük Berat'ın başucuna bıraktığı cismin görüntülenmesi bir kez daha akıllara 2004 yılında Mêrdîn (Mardin) Qoser'de (Kızıltepe) 13 kurşunla katledilip daha sonra yanına bir silah bırakılarak "terörist" denilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ı getirdi.
Berat küçük yaşına rağmen büyük bir insandı
Berat'ın katledilmesinin üzerinden bir yıl geçse de ailenin acısı ilk günkü gibi. Güzel ailesi, ilçede bilinen, tanınan Kürt özgürlük mücadelesinde yer alan birçok yakınlarını kaybetmiş bir aile.
Katledilmesi sonucu yitirdiği oğlu Berat'ı anlatan annesi Azize Güzel, "Berat çok uzun yaşamamış olabilir, ama 12 yaşına çok şey sığdırdı" dedi. Çok sevdiği ve hep eğitim görmek istediği Kürtçeyi çok seven Berat'ın, okula başlayana kadar tek kelime Türkçe bilmediğini söyledi. Anne Güzel, Berat ilkokula başladığında etrafındaki öğrencileri Türkçe değil, Kürtçe konuşmalarını istediğini ve çocuklara Kürtçe öğretmeye çalıştığını anlattı.
Berat Kobanê olaylarından çok etkilendi
Berat'ı tanımayanlar bilemeyeceğini duygulu cümlelerle anlatan Güzel, oğlunun çok bilgili olduğunu, mücadeleyi çok sevdiğini ve Kürtlere haksızlığı asla kabul etmediğin ifade etti. 6-7 Ekim 2014 Kobanê olaylarında küçük yaşına rağmen ilk andan itibaren Berat'ın da yer aldığını anlatan Güzel, Kobanê olaylarından sonra Türkçe eğitim veren okula gitmeyi kabul etmeyeceğini ve okula gitmediğini anlattı. Okula gitmediği için birçok yerde çırak olarak çalıştığını ancak Berat'ın, "Miting, cenaze, Newroz olursa işe gitmeyeceğim" şartını koştuğunu ve öylesi günlerde ne olursa olsun gittiğini ifade etti.
Anne Güzel, oğlunun kafasına koyduğu şeyi yapan bir çocuk olduğunu ise "Berat bir gün kafede çalışıyordu. Newroz'a gitmek için izin istedi ancak patron izin vermedi. Patronu kafeden çıktığı sırada kafenin kapısını da açık bırakıp doğruca Newroz'a gitti. O günden sonra o işe de bir daha gitmedi" olayıyla anlattı.
'Ben polisin kurşunundan korkmuyorum'
Berat'ın katledildiği günü anlatmanın çok zor olduğunu ve Bismil'de o dönemde oğlu gibi birçok kişinin öyle vahşice katledilmesini asla kabul etmediklerini dile getiren anne Güzel, oğluna evden çıkarken "Oğlum bak eskiden olaylarda gaz sıkılıyordu. Ama şimdi çocuklar kurşunlarla katlediliyor" dediğini, Berat'ın ise kendisine dönerek, "Anne ben polisin, askerin silahlarından, kurşunlarından korkmuyorum" deyip, el sallayarak arkasına dönüp gittiğini anlattı.
Berat'ın sık sık gittiği ve çok sevdiği İbrahim Halil Oruç Parkı'nda katledilmesi de büyük bir acı olduğunu söyleyen anne Güzel, derin bir iç çekerek, Kürt çocuklarının kurşunlarla katledildiği bir yerde yaşadıklarını, bunu asla unutmayacaklarını dile getirdi.
Oğlumun cansız bedeni el arabasıyla hastaneye kaldırıldı
Anne Güzel, oğlunun parkta katledilmesi yetmezmiş gibi polisin çocuğunun başının önüne bir cisim bırakıp, "terörist" öldürmüşler gibi yansıtmasına da çok öfkeli.
Vurulması sonrası hastaneye kaldırılmak yerine polisin saatlerce yerdeki oğlunun başında beklediğini hatırlatan anne Güzel, polisin ambulansın gelmesine dahi izin vermediğini ve oğlunun cansız bedenini halkın desteğiyle Bismil'in yasaklı sokaklarında el arabası içinde hastaneye götürdüklerini yaşlı gözlerle anlattı.
Bir yıl geçti otopsi raporunu bile vermiyorlar
Oğlunu polislerin katlettiğini söyleyen anne Güzel, olay yerine gelen savcının da hiçbir delil toplamadan ve hiçbir şey yapmadan olay yerinden ayrıldığını, olayın bir suçlusunun da savcı olduğunu söyledi. Güzel, "Oğlumun katledilmesini üzerinden bir yıl geçti. Ama ben defalarca otopsi raporu istememe rağmen bana otopsi raporunu vermediler. Berat'ı katleden polisler hiçbir şekilde adalet karşısına çıkmadı. Ve olayla ilgili hiçbir gelişme yaşanmadı. Katiller bu kadar rahat olmamalı ve ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Oğlumun ve tüm çocukların katilleri bir gün elbet hesap verecek. Ben acılı bir anne de olsam oğlumla gurur duyuyorum" dedi.
Davası sahipsiz kaldı
Küçük Berat'ın avukatlığını üstlenen Amed Barosu Başkanvekili Ahmet Özmen ise, olayın takipçisi olduklarını, ancak üzerinden bir yıl geçmesine rağmen dosyada hiçbir ilerlemenin olmadığının altını çizdi.
Faillerin bulunması için "Yaşam hakkı ihlali" gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçeyle başvuruda bulunduklarını söyleyen Özmen, hala dilekçelerine cevap dahi verilmediğini aktardı. İçişleri Bakanlığı'na da tazminat davası açıldığını, buna da hala bir cevap verilmediğini ve sürenin dolmasını beklediklerini dile getiren Özmen, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında savcıların da görevden alınmasıyla birlikte davanın tamamen sahipsiz kaldığını sözlerine ekledi.
(fç/öç)