DİHA - Dicle Haber Ajansı

Haberler

Ardında mücadele ve yoldaşlığın hikayesi kaldı

 
28 Eylül
09:03 2016

WAN (DİHA) - Rojava’nın özgürlüğü için savaşırken ölümsüzleşen Cüneyt Alpaslan (Geli Wan) geriye mücadelesini, müziğe olan tutkusunu ve özgür bir ülke hayaliyle aynı cephede savaştığı Kendal ile yoldaşlık hikayesini bıraktı.

Cüneyt Alpaslan (Geli Wan), binlerce DAİŞ çete üyesinin Rojava halklarına saldırdığı ve bu saldırıya karşı tarihi bir direnişin sergilendiği 2014 yılının Mart ayında Yekitiya Parastine Gel (YPG) saflarında mücadele ederken yaşamını yitirdi. 1988 yılında Wan’ın Qelqelî ilçesine bağlı Pîmeyrem Mahallesi’nde 11 çocuklu ailenin dördüncüsü çocuğu olarak dünyaya gelen Alpaslan, ailenin Koçerlik geleneğini sürdürmesinden dolayı bütün çocukluğunu serin zozanlarda gezerek geçirir. İlkokulu bitirdikten sonra köyde hayvan besleyen ailesine yardım eden Alpaslan, biraz daha büyüdükten sonra ailesine katkı sunmak için süre İstanbul’da çeşitli işlerde çalışır. Köydeki herkesin yardımseverliği ve asla yalan söylemeyen kişiliği ile tanıdığı ve hayran kaldığı Alpaslan, feodal yapının gerici yönlerini hep ret eder. Etkileyici bir sese sahip olan Alpaslan’ın, gezdiği zozanların ve doğanın da etkisiyle flüt çalıp, türkü söylemek ise kurduğu tek hayali olur.

‘Halkımız mücadelemizden onur duysun’

2008 yılında Norşîn Mahallesi’nde yaşayan ve çocukluk yıllarından itibaren arkadaşlık ettiği Mevlüt Özbay (Kendal) ile özgür dağların yolunu tutuma kararı alan Alpaslan, yıllarca Kürdistan dağlarında mücadele eder. Kürdistan dağlarında yıllarca savaştıktan sonra Rojava’nın kurtuluşu için de yine Özbay ile birlikte mücadele eden Alpaslan, Rojava’da YPG’nin komutanlarından biri olarak verdiği bir röportajında: “Bu yola inanarak çıktık hepimiz, tüm Kürdistan halkı için savaşıyoruz ve halkımızdan tek isteğimiz bizim mücadelemizden onur duymasıdır” der.

‘Cesaretli yaşar, fedakârca yaklaşırdı’

Çocuklarına duydukları özlemi neredeyse evlerinin her köşesine yansıtan Alpaslan ailesi, misafir odası olarak kullanılan salonun büyük bir bölümünü Geli ve Kendal’ın fotolarıyla süslemiş durumda. Oğluna duyduğu özlemi dile getiren anne Hatun Alpaslan, “Çok güzel bir çocuktu Geli, yürekliydi bütün köy halkı ona hayrandı. Cesaretle yaşayıp, arkadaşlarına fedakârlıkla yaklaşırdı. Sesi çok güzeldi türkü söyler hepimize flüt çalardı. Geli’nin her zaman gerillaya karşı bir sevgisi hayranlığı vardı. Daha yaşı küçükken bile bize şakayla takılır ilerde bir gerilla olacağını söylerdi” diyor. Anne Alpaslan, oğlunu güzel yüzü ile hatırlayacağını belirtiyor.

‘Oğlumu görmek için her şeyi göze aldım’

Oğlunun bütün çocuklarından farklı olduğunu belirten baba Xalis Alpaslan, onu görmek için gösterdiği çabayı, “Geli, yıllarca Kürdistan da savaştıktan sonra Rojava’ya geçti. O geçtikten sonra ben de bir umutlu onu görmek istedim Irak’a gittiğim zaman bana tek güzergâhın Süleymaniye kenti üzerinden sağlandığını ama bu yolun mayın ve çukurlarla dolu olduğunu söylediler. Ben her şeyi göze alarak yola çıktım ve 40 saatlik bir ölüm kalım yolculuğundan sonra Rojava’ya ulaştım. Geli’nin arkadaşları beni gördüğünde ‘Xalo sen nasıl o yoldan sağ salim çıkabildin, kimse oradan geçemez’ diyorlardı. Şehit Geli hepsine gülerek elini göğsüne atar ‘kimin babası’ derdi. Bunları gördükçe hayranlığımı gizleyemezdim” sözleriyle anlatıyor.

‘Geli ve Kendal kardeş olarak kaldı’

Geli ve Kendal’ın arkadaşlığını anlatmaya çalışan baba Alpaslan, ikisinin arkadaşları arasında kardeş olarak bilindiğini ifade ediyor. Baba Alpaslan, “Geli komutandı Kobanê’de, beni ilk önce Kendal karşıladı orada onunla biraz sohbet ettikten sonra bana ‘Xalis amca burada herkes bizi herkes Geli ile kardeş biliyor, ilk katılım yaptığımız da arkadaşlara öyle demiştik hala da öyle kaldı. Lütfen sende kimseye söyleme’ dedi. Tabi bende onlara söz verip kimseye söylemedim, 6 yıl boyunca herkes onları kardeş bildi. Zaten kardeşten öteydiler birbirine, ben ikisinin mücadelesini insanlık için çabalarını görünce hayran kalıyordum, çünkü inançla savaşıyorlardı” diyor.

‘Birbirlerini yalnız bırakmadılar’

Newroz ayında oğlunun hayatını kaybettiğini dile getiren baba Alpaslan, ondan 1 ay sonra da Kendal’ın yaşamını yitirdiğini ifade ederek, “Geli’nin cenazesini almaya gittiğimde Kendal Geli’nin tabutu başında durup ‘Baba ben biliyorum Geli’den sonra en fazla 1 ay yaşarım’ dediğinde sanki gerçekten sonunu biliyordu. Nitekim öyle de oldu onların birbirine bağlığı ölümde de kendini gösterdi ve Geli’den 1 ay kadar sonra Kendal şehit düştü. Onlar ölünceye kadar onlarını sırrını koruyup yine ikinci oğlumun cenazesini de gidip bu topraklara getirdim. Rojava toprağındaki çocuklar bile şehit Geli’nin kahramanlıklarını bilirdi, ölünceye kadar onların mücadelesini unutmadan yaşayacağım” diye anlatıyor.

(nö-öz/ns)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR