MKM çeyrek asrı geride bıraktı
SADİYE ESER
İSTANBUL (DİHA) - Mezopotamya Kültür Merkezi, kurulduğu 1991'den bu yana Kürt kültürünün dinamiğini oluştururken, merkezin sanatçılarından Çiya, "MKM Kürt kültür ve sanatını ayakta tutmak ve devletin asimilasyon politikalarına karşı korumak için kuruldu" dedi.
Türkiye'de 40 yıldır süren savaş ve çatışmalı ortamda, kendi topraklarından uzak bir şehirde kültür sanat çalışmalarını yürüten Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) 25 yılını geride bıraktı. MKM, 27 Eylül 1991'de bir grup aydın, işçi ve öğrencinin yürüttüğü çalışmalarla İstanbul'da Apê Musa (Musa Anter) öncülüğünde kuruldu. Kürt kültür ve sanatını ayakta tutmak ve devletin asimilasyon politikalarına karşı kurulan MKM, Kürt kültürünü tanıtmada da önemli bir rol oynadı. Bugüne kadar müzik, tiyatro, sinema alanlarında birçok çalışma yapan MKM, birçok yerde şubesini açtı. Bütün Kürt kurumları gibi kendisi de baskılara maruz kalan MKM'nin çalışanları tutuklandı, işkencelere maruz kaldı ve engellendi. Ama bütün engellemelere rağmen Kürt kültür ve sanatında adeta bir devrim yaptı MKM. Devletin okullarına alternatif bir misyona sahip olan MKM'nin kuruluş günlerini MKM sanatçılarından Çiya anlattı.
'Baskılar ile korkutmaya çalışıyorlardı'
Kürt kültürünün o dönemde devletin asimilasyon politikaları ile yüz yüze kaldığını söyleyen Çiya, kuruluş amacının asimilasyonun önüne kesmek ve Kürt kültürünü geliştirmek olduğunu söyledi. MKM'nin kurulduğu dönemde devlet tarafından birçok kez baskıya maruz kaldığını söyleyen Çiya, "Yok etme ve asimilasyon politikaları uygulanıyordu. O tarihte sistemin yaklaşımı MKM'ye çok farklıydı. Yani Kürt olunca her şeyi terörize ediyorlardı. Her hafta bizlere baskı yapıyorlardı. O dönemde kuruma gelen herkesi alıyorlardı. 'Niye buradasınız?' diye sorduklarında kurum çalışanı olduğumuz halde misafir olduğumuzu söylüyorduk. O dönemde Kürt kültürü adına böyle bir çalışma yürütmek çok zordu. Bize el uzatılan herkes ya korkutuluyordu ya da tutuklanıyordu" dedi.
'Ezilen halkın sesi oldu'
Bütün baskı ve yıldırma politikalarına karşı kararlı bir şekilde bugünlere geldiklerini söyleyen Çiya, MKM'nin halklar için bir soluk alma alanı olduğunu ve o dönemde misyonunu yerine getirdiğini ve bu yüzden de baskıların buna engel olamadığını belirtti. "MKM o dönemde ezilen halkların sesi oldu" diyen Çiya, müzisyenlerin hayalinin MKM gibi bir yerde yer almak olduğunu ifade etti. Kurulduğu günden bugüne baskılar ve asimilasyon karşısında direndiklerini de sözlerine ekleyen Çiya, "Eskiden hayal ederdim. Kürdistan'da bir düğünde Kürtçe şarkı söyleyebilecek miyiz diye. O günlerden ne günlere geldik. Şimdi milyonların karşısında Kürtçe şarkılar söylüyoruz. Bizim hayalimizin ötesinde bir gelişim oldu" diyerek, halkın çalışmalarını sahiplediğini söyledi.
'Apê Musa bize güç veriyordu'
Daha 18 yaşlarındayken Apê Musa ile tanışan Çiya, anıları zihninde taze tutuyor. Çiya, "Apê Musa çok güzel Kürtçe konuşuyordu. Hayata, mücadeleye geniş bakan biriydi. Bizlere sürekli korkmamamız gerektiğini söyler, bize güç verirdi" diyerek, Apê Musa'nın saatini kendisine hediye ettiğini ve o saati gözaltına alındığı zaman polislerin aldığını anlattı.
'Onların tarihine sahip çıkmalıyız'
Çok bedel vererek bu günlere gelen MKM'nin aslında o dönemlerde misyonunu yerine getirdiğini ve Kürt kültürü açısından bir milat olduğunu dile getiren Çiya, geçmişte olduğu gibi bugün de baskılara maruz kaldıklarını ifade etti. Çiya, etkinliklerinin devamlı engellendiğini ve MKM'ye gelen kişilerin polisler tarafından korkutulduklarını belirterek, "Asimilasyon daha tam olarak bitmiş değil. Bunun için bizim mücadele etmemiz gerekir. O dönemin acıları ve yaşanmış olan güzel yoldaşlıkları yaşatmak durumundayız. Onların tarihine sahip çıkmalıyız" dedi.
(za/fç)