'Anter davası gidişatı konusunda iyimser değiliz'

AMED (DİHA) - Musa Anter davasının zaman aşımı ve cezasızlıkla karşı karşıya olduğu uyarısı yapan aile avukatı Selim Okçuoğlu, 26 Eylül'de görülecek duruşma için, "faillerin ortaya çıkartılması konusunda umutlu değiliz" dedi.
Cumhuriyet'in kuruluşundan beri Kürtlerin maruz kaldığı ayrımcılık, asimilasyon ve zulme karşı verdiği mücadeleyle beleklerde kalan Kürt bilge, gazeteci- yazar Musa Anter (Apê Musa), verdiği mücadele nedeniyle maruz kaldığı baskıların "hem tanığı hem sanığı hem mağduru hem de davacısı" oldu. Dolu dolu geçen ömrü, 1992 yılının 20 Eylül'ünde Amed'te JİTEM tarafından katledilmesi ile son buldu. Adliyenin tozlu raflarında bekletilen Anter cinayeti soruşturmasının iddianamesi, ancak aradan 21 yıl geçtikten sonra hazırlandı. İddianamede, sanıklar Korucu başı Hamit Yıldırım, "Yeşil" kod adlı Mahmut -Yıldırım, Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) ve Savaş Gevrekçi, hakkında "Taammüden adam öldürmekten" ağırlaştırılmış ömür boyu, "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvikten" de 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Hamit Yıldırım ilerleyen süreçte tutuklandı. Diyarbakır JİTEM davasıyla birleştirilen Musa Anter davası, "güvenlik" gerekçesiyle Ankara'ya nakledildi. Anter'in katledilmesi üzerinden 24 yıl geçtikten sonra tanıklar mahkemeye çağrıldı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren ve 26 Eylül'de görülecek duruşmaya ilişkin konuşan Anter ailesi avukatı Selim Okçuoğlu, davanın geldiği aşama ve davanın önemi konusunda değerlendirmelerde bulundu.
'Ciddi bir çaba içerisinde olunmadığını görüyoruz'
Okçuoğlu, yıllarca etkili ve yeterli soruşturma yapılmayan, örtülmeye çalışılan Anter cinayeti dosyasının açılması için yoğun çaba sarf ettiklerini belirterek, Anter'in katledilişi üzerinden 24 geçmesine rağmen adalet arayışlarının devam ettiğini söyledi. Anter cinayetinin gerçek boyutlarıyla ortaya çıkarılması için davanın soruşturma ve yargılama sürecinde çok talepte bulunduklarını hatırlatan Okçuoğlu, "Özellikle Musa Anter'in katledilmesinin münferit bir olay olmadığı, planlı ve bilinçli bir eylem sonucu gerçekleştirildiğini herkes biliyor. Dosyada buna ilişkin yeteri kadar bilgi var. Dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre olay öncesinde o dönemde Ankara'da JİTEM komutan vekilliği yapan Cem Ersever'in bölgede uzun süre çalıştığını ve birçok faili meçhul cinayette yer aldığı biliniyor. Diyarbakır'da yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ile eylem planlaması içerisinde olduğu, tetikçi olarak görevlendirilen Hamit Yıldırım'ın içinde olduğu bir ekibin oluşturulduğu ve bunu JİTEM mensuplarıyla beraber bu cinayeti planladığı açık bir şekilde ortada. Buna rağmen tetiği çeken kişi dışındaki ilişkilerin araştırılmasına yönelik ciddi bir çaba içerisinde olunmadığını görüyoruz" diye kaydetti.
Yıldırım hakkındaki talepler 'karşılıksız' kaldı
Anter davasının gidişatı konusunda "Çok iyimser olma noktasında değiliz" ifadesini kullanan Okçuoğlu, "Bize göre daha aydınlatılmamış ilişkiler yumağı var. Her ne kadar bir tetikçi tutuklu olarak yargılanıyorsa da bunun yeterli olmadığı, bu olayın diğer yönlerinin ortaya çıkarılması gerektiği açık. Ancak yargının şu anki pratiği davanın yeterli bir soruşturulup faillerin ortaya çıkartılması konusunda bizi çok ümitlendirmiyor" diye kaydetti.
Okçuoğlu, Anter cinayetinin yaşandığı dönemde görev yapan kişilerin sorgulanması ve tanık olarak ifadelerine başvurulması, özellikle de "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım hakkındaki bilgilerin gönderilmesine yönelik taleplerin karşılıksız kaldığına dikkat çekti.
'Aygan'ın ifadesinin İsveç'te alınması dava için çok önemli'
Okçuoğlu, "Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Ankara Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Genel Müdürlüğü'nün mahkemenin müzekkerelerine verdiği yanıtlarla olayı aydınlatmaktan öte üstünü kapatmaya çalışıyor" diye belirtti. Mahkeme heyetinin bizzat İsveç'e giderek davanın önemli sanıklarından JİTEM çalışanı Abdulkadir Aygan'ın sorgu ve ifadesinin alınması yönünde taleplerinin mahkemece reddedildiğini anımsatan Okçuoğlu, mahkemenin video konferans yoluyla Aygan'ın ifadesinin alınmasına karar verdiğini, ancak Aygan'ın bu yolla ifade vermeyi reddettiğini söyledi. Uluslararası sözleşmelerin Aygan'ın ifadesinin İsveç'te alınmasına imkân verdiğini aktaran Okçuoğlu, "Önümüzdeki duruşmada mahkeme heyetinin bizzat İsveç'e gidip orada bizim katılımımızla Aygan'ın ifadesini alınmasını yine talep edeceğiz. Çünkü Aygan'ın ifadesinin alınması dosya açısından büyük önem taşıyor" dedi.
'Anter davası demokratik ve özgür gelecek için çok önemli'
Anter cinayeti için, "Bu tür cinayetlerin emrini veren ve bunu yapan anlayışın ortaya çıkarılıp mahkûm edilmesi sadece bir intikam ve cezalandırma duygusuyla açıklanamaz" ifadesini kullanan Okçuoğlu, "Bu davanın asıl önemli tarafı şu; eğer Türkiye'de gerçekten demokratik ve özgür bir yaşam inşa edilecekse ve bir gelecek oluşturulacaksa, geçmişteki bu kirli uygulamaların ortaya çıkarılıp, mahkûm edilmesi ve bir daha yaşanmaması açısından önem taşıyor. Anter davası bu açıdan önemli. Bu davayı sağlıklı bir şekilde sonuçlandırmaya çalışırsak, bu ortak gelecek oluşturma iradesine ciddi bir katkı sağlar. Geçmişin hesabını adalet duygusu içerisinde görülmesi gerekiyor. Bunu yapmadan ortak bir gelecek kurma konusunda inandırıcı olma şansımız yok" diye ifade etti.
'30 yıllık zaman aşımı tehlikesi her zaman gündemde'
Davanın 30 yıllık zaman aşımı süresine sadece 6 yıl kaldığına dikkat çeken Okçuoğlu, "Bir takım sanıklar yakalanarak haklarında dava açılmış olması 20 yıllık zaman aşımı süresini kesti ancak burada 30 yıllık ceza zaman aşımı süresi var. Dolayısıyla 5 yıl süre geçti hala yargılama devam ediyor. Ne kadar süreceği de belli değil. Dolayısıyla davada 30 yıllık zaman aşımı tehlikesi her zaman gündemde. Bu zaman aşımı süresi dolmadan bu davanın bitmesi mümkün. Dava bu haliyle bitirse veya zaman aşımına uğrarsa biz yine her halükarda davayı uluslararası alana taşıyacağız" dedi.
(dte/fç/sd)