Hakim ve savcıları tutuklanan 'KCK Ana Davası' yarın

AMED (DİHA) - 161 Kürt siyasetçisinin 6 yılı aşkın süredir yargılandığı Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen "KCK Ana Davası"nın 62'nci duruşması yarın görülecek. Davanın soruşturmasını ve yargılamasını yapan hâkim ve savcıların tutuklanarak, meslekten ihraç edilmesi ardından gözlerin çevrildiği davada, mahkemenin ne karar vereceği merak ediliyor.
AKP hükümetinin talimatıyla Kürt siyasetini tasfiye etme amacıyla cemaatin polis ve yargı içindeki üyelerinin tezgahı olan "KCK Ana Davası"nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki ilk duruşması 21 Eylül'de görülecek. Davanın soruşturması ve yargılamasını yapan dönemin hâkim, savcı ve polislerinin tamamına yakını "FETÖ/PDY" soruşturması kapsamında "terör örgütü üyesi olmak" gerekçesiyle tutuklanması ve meslekten ihraç edilmesi, bu kişilerin dava kapsamında bugüne kadar yaptığı işlemlerin hukuki yönden yok hükmünde olduğu yönündeki tartışmayı beraberinde getirdi.
"KCK Ana Davası"nın soruşturması, 2007 yılının Şubat ayında Amed'de yapılan bir "ihbar" üzerine başlatıldı. 14 Nisan, 17 Haziran, 11 Eylül ile 25 Aralık 2009 tarihlerinde Amed merkezli yürütülen 4 ayrı operasyonda aralarında belediye başkanları, siyasetçi, yazar, insan hakları savunucusu ve gazetecilerin bulunduğu 191 kişi gözaltına alındı, 103'ü tutuklandı.
Kürt siyasetçilerin Diyarbakır Adliyesi'ne getirilip sıraya dizilerek elleri kelepçeli bir şekilde fotoğraflarının çekilmesi tartışmalara neden olmuş, bu fotoğraf karesi davanın sembolü haline gelmişti.
Hukuka aykırı gizlik tanık ifadeleri, telefon ve ortam dinlemeleri
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamede, 191 Kürt siyasetçi hakkında "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmak", "örgüt üyesi ve yöneticisi olmak" ve "örgüte yardım etmek" iddialarıyla 15 yıldan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına kadar değişen hapis cezaları istendi. Yaklaşık 500 klasör ve 7 bin 500 sayfalık iddianameden oluşan dava dosyasının tamamı hukuka aykırı bir şekilde yapılan ortam dinlemeleri, tape kayıtları, telefon dinlenmeleri ve gizli tanık ifadeleriyle oluşturuldu.
Yargılamaya yapan dönemin Diyarbakır Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Kürt siyasetçilerin Kürtçe savunma talebini kabul etmemesi nedeniyle, Kürt siyasetçileri uzun süre ifade vermedi. Cezaevlerindeki açlık grevi sonrası Kürtçe savunma hakkı tanınması ardından Kürt siyasetçiler savunmalarını yapmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin, azami tutukluluk süresini 5 yılla sınırlandıran kararı ardından davada 5 yıla yakın bir süredir tutuklu olan sanıklar, 2014 yılında serbest bırakıldı. 18 Ekim 2010 tarihinde başlayan davada şu ana kadar 61 duruşma yapıldı.
Yargılama sürecinde Kürt siyasetçiler Mehmet Abbasoğlu, Fadile Bayram ve Sêvê Demir yaşamını yitirdi.
144 kişi için 2 bin 400 yıl hapis cezası isteniyor
Nisan ayında görülen davanın 60'ncı duruşmasında savcı, yargılamanın esası hakkında 675 sayfalık mütalaa (görüşü) açıkladı. Mütalaada 144 kişi hakkında "örgüt yöneticiliği", "örgüte üye olma", "örgüte yardım etme" ve "örgüt propagandası yapma" iddialarından 5'er yıldan 22,5'er yıla kadar hapis cezası talep edildi, 11 sanığın ise beraatına karar verilmesi istendi. Yine Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek hakkında "örgüt yöneticiliği" iddiasıyla 22.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Savcı, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanları Hatip Dicle ve Leyla Güven, Amed Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile Mêrdîn (Mardin) Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk hakkında ise "örgüte üye olma" ve "örgüt propagandası yapma" suçlarından 7,5 yıldan 15 yıla kadar değişen oranlarda hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Meslekten ihraç edildi
Verdiği bu mütalaa ile Kürt siyasetçiler hakkında toplamda 2 bin 400 yıl ceza isteyen savcı Zeynel Abidin Ulu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra meslekten ihraç edildi.
30 Kürt siyasetçinin dosyası ayrıldı
Mahkeme ara kararında, davanın sürünceme kalmaması için "firari" olan ve haklarında yakalama kararı çıkarılan ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok'un da bulunduğu 22 Kürt siyasetçinin dosyalarını ayırdı. Dava sürecinde milletvekili seçildikleri için yasama dokunulmazlığı olan HDP milletvekilleri Nadir Yıldırım, Alican Önlü, Dirayet Dilan Taşdemir, Besime Konca, Selma Irmak, Ahmet Yıldırım, Osman Baydemir ve Çağlar Demirel'in dosyaları da yine ayrıldı.
Milletvekilleri ve 22 siyasetçinin dosyasını ayırarak başka bir esas numarasına kaydedilmesine karar veren mahkeme, yasama dokunulmazlıkları kaldırılması üzerine duruşmaya gelmeyen 7 milletvekili hakkında "zorla getirme" kararı aldı. HDP Milletvekili Selma Irmak'a da mahkemeye gelmesi için çağrı kâğıdı gönderildi.
Soruşturmayı ve yargılamayı yapan hâkim ve savcılar meslekten ihraç edildi
Ancak 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ardından yargıda başlatılan Gülen Cemaati soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen, tutuklanan 3 bin 390 hâkim ve savcı arasında "KCK Ana Davası"nın soruşturmasını ve yargılamasını yapan hâkim ve savcıların da olması hukuken tartışmalı olan davayı daha da tartışmalı hale getirdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "FETÖ/PDY" ile ilgili hazırladığı, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul edilen "Çatı İddianamesi"nde, cemaatin emniyet ve yargı içindeki kadrolarının KCK operasyonlarını başladığı belirtilmişti. İddianamede, "Emniyet ve özel yetkili savcılar, teröre karışsın karışmasın, örgüt ile organik bağı olsun olmasın siyaseten muhalif olan veya siyasi eylemlere katılan herkesi PKK üyesi olarak tanımlamıştır" tespitine yer veriliyor.
Hukukçular, "Çatı İddianamesi"ndeki bu tespitlerin yargılaması biten ya da devam eden KCK davalarında da yeniden yargılama için emsal olabileceğini, devam eden davaları da doğrudan etkileyebileceği görüşünde.
Davaya bakan avukatlar ve Kürt siyasetçiler, mahkemedeki savunmalarında yargılamanın hukuki olmadığını, sahte deliller yaratıldığını ve siyasi bir tasfiyeyi amaçladığını sık sık dile getirdi. Savunmalarında "Türkiye hukuk tarihinde kumpas aramak gerekirse en büyük kumpas KCK Ana Davası'nda var" diyen davanın avukatları, "kumpas" gerekçesiyle düşürülen ve tüm sanıkların beraat ettiği Balyoz ve Ergenekon davalarında olduğu gibi "KCK Ana Davası"nın da düşürülerek tüm sanıkların beraat etmesi gerektiği ısrarında.
Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 21 Eylül'de görülecek "KCK Ana Davası"nın 62. Duruşmasında da avukatlar yine bu çerçevede savunma yapacak.
(dte/fç/öç)