Şavaklar dönüş yolunda
DERSIM (DİHA) - Dersim dağlarında 4 ay boyunca hayvanlarını besleyen göçebe şavaklar, "Sevdamız" dedikleri Dersim dağlarını arkalarında bırakmanın üzüntüsüyle geri dönüyor.
Dersim'e bağlı Çemisgezek, Pêrtêg (Pertek), Xozat (Hozat), Mêzgêr (Mazgirt) ilçeleri ve çevre köylerinde geçimlerini hayvancılıkla sağlayan Şavaklar, sonbaharla birlikte havaların soğuması üzerine 4 aydır bulundukları yaylalardan dönmeye başladı. Pulur (Ovacık) ilçesine bağlı Munzur dağlarındaki Karagöl bölgesinde bulunan son yaylacılar da Munzur dağlarının eteklerine kadar indi.
'Tek isteğimiz barışın gelmesidir'
Munzur dağlarından inen ve Mêzgêr'in Hasorik köyüne hareket eden bir grup şavak, Xozat ve Pulur ilçeleri arasındaki Munzur nehrinin kenarına çadırlarını kurdu. Üçgen çadırlarda kalan şavaklardan Kazım Çeliker, çıktıkları Deveçukuru Yaylası'ndan havaların soğumasıyla birlikte indiklerini söyledi. Bu sene yaylalarda savaştan dolayı huzur olmadığını ve büyük zorluklar çektiklerini belirten Çeliker, yaşadıkları zorlukların başında "Özel güvenlik bölgesi" adı altında birçok alanın yasaklanmasının geldiğini söyledi. Çeliker, "Yasaklardan dolayı bir günde gideceğimiz yolu dağların etrafından dolanarak 3 günde zor gidiyoruz. Malı pazara götürünce zorluk çekiyorduk. Yoksa serbest olsa dağlar bizimdir, dağlar güzel. Şimdi de böyle yaya gideceğiz. Xozat yolunda yine bir korku var. Savaş herkes gibi bizi de etkiliyor. Geçen bir operasyon yapıldı, bulunduğumuz yaylaya helikopterler etrafı tarayıp bombaladı, korktuk. Çözüm süreci olduğunda ne güzeldi herkes rahat geziyordu. Tek isteğimiz artık barışın geri gelmesidir" dedi.
'Savaştan kaçan Afgan çoban yaylalarda da devlet zulmünü gördü'
Munzur dağları eteklerindeki vadide yaylacılık yapan Polat Ailesi ise yaylacılar arasında kalan en son grup. Buz gibi suların aktığı vadide kalan yaylacılar arasında Afganistan'daki savaştan kaçan Memed Azim adlı bir çoban da bulunuyor. Taliban tarafından annesinin katledilmesinin ardından kaçak yollarla ülkeye geldiğini söyleyen Azim, burada aylık 5 bin TL ile çalıştığını belirtti. 1-2 yıl daha çalıştıktan sonra memleketi Afganistan'a tekrar döneceğini aktaran Azim, "Dağlar çok güzel. Bizim oralarda hep kum taneleri var. Burada ağaçlar ve taşlar çok. Akşama kadar koyunlarla nerede ot varsa oraya gidiyoruz. Bazen ayı ve kurt çıkarken zorluk yaşıyorum, ama en çok da helikopterlerin akşamları bölgede olmasından ve etrafı taramasından korkuyorum" diyerek kaçtığı savaşın arasında yeni bir savaşa denk geldiğini söyledi.
'Güneşin doğmasıyla işbaşı yapılıyor'
Doğduğundan beri yaylalarda olduğunu belirten Cem Polat ise Haziran başından beri bu yaylalarda olduklarını söyledi. Şavak isminin Çemişgezek ve Pêrtêg ilçeleri arasında bulunan Şavaklılar aşiretinden geldiğini ifade eden Polat, bu aşiret mensuplarının sürekli göçebe bir şekilde yaylalarda hayvancılık yaptığını sonrasında ise yaylalara çıkan herkesin bu ismi aldığını kaydetti. Yaylada yaşanan bir günü kısaca anlatan Polat, şunları söyledi; "Güneşin doğması ile beraber yayladaki herkes kalkıp kahvaltı yapıyor. Kahvaltının ardından herkes kendi işlerini yapıyor. Katık, peynir ve ayran yapılıyor. Koyunlar geliyor daha sonrasında koyunları sağıp peynir yapılıyor. Koyunlar ve çobanlar daha sonrasında biraz dinleniyorlar. Ondan sonra yine koyunlar otlatılıyor. Akşam saatlerinde ise koyunlar sağıldıktan sonra yayladaki halk karanlığın çökmesiyle uyuyup dinleniyor."
Haziran ayından bu yana 4 ay boyunca çalıştıklarını söyleyen Polat, emeğin karşılığının ise hiç alamadıklarını söyledi. Emeğin karşılığının alınmamasının sebebinin ise devletin politikalarından kaynaklandığını belirten Polat, "Devletin bu konuda sömürücülük üzerine gitmesi, bölgede savaşın olması, savaş sebebiyle bölgeye yatırım yapılmaması. Aradaki ticareti yapanların üreticileri sömürmesi" dedi.
'Dağlara olan sevdadan dolayı bu işi yapıyoruz'
"Koyun besliyoruz. Peynir yapıyoruz 4-5 ay boyunca. Bir de kuzu olduğunda kuzu satıyoruz" diyen Polat bu işi para kazanmak için yapmadıklarını belirterek, "Mesela Türkiye'de en büyük sorun et sorunu diyorlar. Şehirlerdekiler kilosunu 30-35 TL'ye satıyor. Biz buradan 15-20 Tl arasında veriyoruz. Çobanların aylık parası da 4-5 bin TL. Bunları hesaba vurduğun zaman emeğinin karşılığını asla alamıyorsun. Normalde yapılacak meslek değildir. Ama babanın, dedenin bu mesleği yapmasının sebebi bu dağlara olan sevdasıdır, koyunlara olan aşkıdır. O yüzden yapıyoruz yoksa para kazanma konusunda bir durum yoktur" dedi.
"Özel Güvenlik Bölgesi" adı altında yapılan yasaklardan diğer şavaklar gibi şikâyetçi olan Polat da "Yasaklardan dolayı gitmek istediğimiz yaylalara gelemiyoruz. Normalde 2-3 saatte geldiğin bu yaylalara yasaklardan dolayı dağları dolanarak geldiğinden 2-3 gün gibi zaman alıyor. Bu dağlarda bombardıman, yapılan yerler var. Bu nedenle sürekli endişe içerisindesin. Her an ölümle karşı karşıya yaşıyorsun bu dağlarda" diye anlattı.
'Baharı dört gözle bekliyorsun'
Yaylacılıkta en zor olan şeyin bu dağları terk etmek olduğunu da aktaran Polat, "Bu dağları geriye bırakıp gittiğin zaman bir hüzünle gidiyorsun. İnsanın içinde bir kalp kırıklığı oluyor. Tekrar gittiğin zaman bir daha ki baharı dört gözle bekliyorsun. Dağların özlemi başkadır onu sözlerle ifade edemeyiz yaşamak lazım" diyor.
(mc/fç)