DİHA - Dicle Haber Ajansı

Kültür Sanat

'Heyran jaro' kimsesiz kalmasın!

 
10 Eylül
09:03 2016

DİCLE MÜFTÜOĞLU /ZOZAN FENDİK

ŞIRNEX (DİHA) - "Heyran jaro"ya sesiyle can veren dengbêj Seyid Fadıl Cizîrî, eski şevbuhêrglerin hayaliyle Parkinson hastalığına rağmen kılamlar ve payizoklar seslendiriyor. "Şakiro kimsesizlikten ölmedi mi" diye soran Cizîrî, dinleyicilerinden yardım bekliyor.

Botan topraklarının destanlarını, savaşlarını, aşklarını, dilden dile, tarihten günümüze, kulaklardan yüreklere taşır dengbêjler. Bir halkın sözünü, tarihini şevbuhêrglerle (dengbêj divanı) kapalı odalardan dünyaya duyuran, sesiyle binlerce payizoka can veren isimlerden biri de Seyid Fadıl Cizîrî.

"Heyran jaro ax (Yoksul Hayran)/Ma ne wezê ji kulikê te dimirim hey heyy haho (Senin derdinden öleceğim hey heyy haho)/Hey jaro ma ne wezê ji kulikê te 'mirim (Hey yoksul ben senin derdinden öleceğim)/Hey belê çavê reş û belek kilê siphanî nagirim (Kara gözlerin sürme tutmaz)/Yarikê vî zemanî dev dost in (Zamanın dostları hep sözdedir)/Wey qelb û dilê xwe kafir in! (Kalpleri ve yürekli gibi kafirdir)…" sözleriyle bilinen payizokun önemli seslendiricilerinden biri olan Seyid Fadıl Cizîrî, payizokların topraklarında dünyaya gözlerini açar. 1962 yılında Şirnex'in (Şırnak) Silopiya (Silopi) ilçesinin Salatuni köyünde dünyaya gelir.

Anneden öğrenilen bir gelenek…

Hayatının bir parçası olacak dengbêjliği annesi Dengbêj Sevê'nin dilinden, ninnilerinden öğrenir. Kendini bildiği andan itibaren annesinin parçalarını dinleyen ve ezberleyen Fadıl Cizîrî, ilk etapta ortamlarda kılamları söylemeye utansa da sesinin çevredekiler tarafından duyulup beğenilmesiyle daha 14-15 yaşlarında dengbêj divanlarındaki yerini alır.

'Bugün yapılmak istenen dengbêjlik değildir'

O dönemlerde köyleri, divanları ve düğünleri dolaşan Fadıl Cizîrî, o günleri büyük bir özlemle anarak, "Biz eskiden köylere gidip gezerdik sabahlara kadar sohbetler ederdik, biz, kılamlar, düğün şarkıları söylerdik, kol kola girip halay çekerdik. Bizim bir sesimiz vardı ve öyle söylerdik. Şimdi ise davul-zurna gibi düğün çalgıları çıktıkça dengbêjlik unutuldu. Bugün yapılmak istenen dengbêjlik değildir. Divana oturup sabaha kadar durmadan klam, payizok söyleyen kişilere dengbêj denilebilir. Sadece düğün şarkıları söyleyerek dengbêjlik yapılmaz" diyor.

Payizoklarla geçen bir ömür…

Genç iken avcılığa gittiğinde sabah gün ışığıyla başladığı kılamlarına saatlerce devam ettiğini anlatan Fadıl Cizîrî, Botan payizoklarının büyük bir hüzün içerdiğini ve söylerken kendinden geçtiğini, onun akışına kapıldığını, gözünün dünyayı görmediğini söylüyor.

Sesinin halk tarafından çok beğenildiğini belirten Fadıl Cizîrî, gittiği her düğünde insanların etrafına toplanarak kendisine kılamlar söylettiklerini, sabahlara kadar sesini kaydettikleri anları büyük bir hasretle anlatıyor.

Yaşadığı zorluklarla birlikte Cizîr Belediyesi'nde 1992 yılında zabıta olarak çalışmaya başlayan Fadıl Cizîrî, yüreği dengbêjlikten yana olsa da çocuklarına bakabilmek için bu maaşlı işte uzun yıllar devam eder.

Çocuklarını kaybetmesiyle hasta düşer

Emekli olduktan sonra özlediği dengbêjliğe geri dönen Fadıl Cizîrî ilk olarak oğlu Cemal Ergül'ü trafik kazasında kaybetmesiyle birlikte yakalandığı Parkinson hastalığından dolayı istediği gibi kılamlar söyleyememeye başlar.

Daha sonra da büyük oğlu Murat Ergül'ü Cizîr'de ilan edilen kuşatmada kaybeden Fadıl Cizîrî, yaşadığı üzüntüyle birlikte hastalığı ilerler, el ve ayakları titrerken, beyin damarlarında yaşanan sorunla birlikte sesinde de bozulmalar yaşanır.

Hastalığına rağmen kılamlarla hayata tutunuyor

Çocuklarını yitirdikten sonra kendisini kimsesiz kalmış gibi hissettiğini dile getiren Fadıl Cizîrî, hastalığının tedavisi için olması gereken ameliyat için yeterli parası olmamasından kaynaklı gününün büyük bölümünü evdeki hasta yatağında geçiriyor. Hastalıktan sesinin bozulmasına rağmen gözleri uzaklara dalarak payizoklar söyleyen Fadıl Cizîrî, hastalıktan dolayı çok fazla hareket edemediği gibi günde en az iki kez çocuklarının yardımıyla egzersiz yapmak zorunda kalıyor.

'Şakiro da kimsesizlikten ölmedi mi?'

Halkın artık eskisi gibi dengbêjlere sahip çıkmadığını ve en iyi dengbêj diye tanımladığı Şakiro'nun da kimsesizlikten, tek başına öldüğünü hatırlatan Fadıl Cizîrî, "Hastayım ancak tedavi görecek param yok. Şakiro da kimsesizlikten ölmedi mi? Kimse dengbêjlere sahip çıkmıyor. Ama artık hayat kalmadı. Hastalıktan dolayı geceleri uyuyamıyorum. Eski şevbuhêrg gecelerini düşündükçe bu halime ağlıyorum" diyerek, tedavisi için yıllarca kılamlarını dinleyenlerden yardım beklediğini söylüyor.

(rp)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR