DİHA - Dicle Haber Ajansı

Politika

Yüksekdağ: Öcalan'dan haber alınamaması yeni bir darbe tehdididir

 
28 Temmuz
20:30 2016

DERSIM (DİHA) - Dersim'de startı verilen "Darbelere hayır, demokrasi hemen" mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Bugün Öcalan'a uygulanan tecrit ve can güvenliğinden yana hiçbir haberin alınamaması bütün Türkiye için yeni bir darbe tehdidi anlamına gelir. Bunu kimsenin unutmaması gerekir. Biz bunu bütün samimiyetimizle söylüyoruz. Kimse buraya, oraya çekmesin gerçek bir durumdan bahsediyoruz" dedi.

HDP tarafından düzenlenen "Darbelere hayır, demokrasi hemen" mitinglerinin ilki Dersim'de yapıldı. Seyid Rıza Meydanı'nda gerçekleşen mitinge HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, İstanbul Milletvekili Erdal Ataş, Siirt Milletvekili Besime Konca, Dersim Belediye Eşbaşkanları, Peri Belde Belediye Eşbaşkanları ve çok sayıda kişi katıldı. Mitingin yapıldığı alana gelen yurttaşlar, polis ve partililer tarafından ayrı yarı aranarak mitingin yapıldığı alana alındı. Miting öncesi alanda toplanan gençler, söyledikleri ezgiler eşliğinde halay çekti. Alana gelen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, kitle tarafından coşkulu bir şekilde karşılandı. Saygı duruşunun ardından başlayan mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, mitinge katılan yurttaşları selamlayarak, "Bugün burada her türlü darbeye hayır diyen özgürlüğün sesi soluğu olan bu coğrafyayı ve sizleri saygıyla selamlıyorum" dedi.

'Yerimiz hiç değişmedi'

Tarihimiz boyunca esarete darbelere karşı özgürlük ve eşitlik için direndiklerini belirten Yüksekdağ, "Emeğin, demokratik haklarımızın kadınların eşitliği, gençlerin geleceği için insan onuru ve mücadelesi için değil dağların özgürlüğü ağaçların ormanların varlığı ve suların pırıl pırıl akması için gücümüzü direnişle büyüttük. Nice darbeleri, ölümleri, kırımları görmüş, katliamları yasamış bizler bu toprağın onurlu halkları bir kere daha her türlü darbeye karşı özgürlük için direniyoruz. Hemen demokrasi diyoruz. Bugün darbelere karşı olduklarını iddia edenler de büyük bir sınavdan geçiyor. Askeri darbe tehlikesinin karşısında olanlar da büyük bir sınavdan geçiyor. Bizler tarihimiz boyunca bu sınavımızı verdik. Her darbe bizlere halklarımıza karşı gerçekleşti. Askeri darbeler, OHAL, sıkıyönetim karşısında, bizler her zaman darbelerin karşısında özgürlüğün yanında olduk. Bizim yerimiz her zaman darbelerin karşısında özgürlük direnişinin tam ortası oldu. Bugün darbeye karşıyım diyenlerin yeri değişiyor. Bir yerde duramıyorlar. Tutarlı bir demokratik tavır tutum ortaya koymuyorlar. Öyle bir niyetleri yok" dedi.

'AKP saray iktidarı demokrasinin yanında değildir'

Bugün darbenin karşısında olduğunu söyleyen AKP saray iktidarının demokrasinin yanında olmadığına dikkat çeken Yüksekdağ, "Onlar darbeyi ilk defa 15 Temmuz'da gördüler. Ama biz yıllardır gördük. Son bir yıldır AKP Saray iktidarının yaptıkları darbedir. Son bir yıldır abluka altındaki kentlerde darbe, OHAL yaşanıyor. Biz bir yıl boyunca bu darbenin sadece Kürdü, ezilenleri değil, bu darbeleri yapanları da durduracağımızı söyledik. Bugün Kürt kentlerini kuşatan tanklar, bombalayan F-16'lar meclisin kenarından uçtu. Açık bir şekilde Türkiye'nin batısına da geçti. Eğer bir coğrafyanın bir bölümü için demokrasiyi savunmuyorsanız, eğer Kürt halkına zulmü işkenceyi reva görüyorsunuz. Hiçbir yerde bu güvenli alanları yaratamazsınız. Bir yıldır ülkeyi savaşla, zorla, zulümle yönettiniz. Bu zulmün, bu zorun bütün askeri militarist ayaklarının serbest bırakılmasının sonucu bütün Türkiye halklarının darbe ile ve açık bir savaş tehlikesiyle karşı karşıya bıraktılar. İşte bunun için hemen demokrasi diyoruz" diye belirtti.

' Alevi, Kürt, kadın güvende değilse kimse güvende olamaz'

Askeri darbeyi püskürtenlerin sadece kendileri, kendi güvenlikleri için bir savaş yürüttüğünü ifade eden Yüksekdağ, "Eğer Alevi, Kürt, kadın güvende değilse kimse güvende olamaz. Bu topraklarda her gün ölüm, şiddet zulüm bu yaşamın bir parçası haline gelmişse kimse hiçbir yerde huzur bulamaz. İşte bizler bugün darbeye karşı hemen demokrasi, herkese demokrasi özgürlük diyoruz. Onlar her zaman kendilerine Müslümandı, kendilerine demokrattılar. Bugün de yan yana gelip darbe karşıtı bir uzlaşma geliştirdiklerini iddia ediyorlar. O durdukları çürük yerleri defalarca uyardık. 'Çürük yerlerde duruyorsunuz. Kötü malzemelerle iktidarınızın temellerini atıyorsunuz' dedik" diye aktardı.

'Darbe gerçektir'

Bugün de birbirine benzeyen siyasi yapıların sarayda yan yana gelerek demokratik uzlaşma gerçekleştirdiklerini iddia ettiğini belirten Yüksekdağ, "Kim yok o sarayda, HDP yok. Bizim sarayda olma merakımız yoktu hiçbir zaman. Bundan rahatsızlıkta duymuyoruz. Siyasetin bütün kademelerinde HDP'yi dışlayarak, bu memleketin emek ve demokrasi güçlerini, dışlayarak sadece bununla bu kesimlere zulmün en ağırını düzenleyerek bir araya gelip uzlaşma gerçekleştirebileceklerini sanıyorlar. Kusura bakamayın uzlaşamazsınız da, oluşturmaya çalıştığınız o sahte fotoğrafların da altında kalırsınız. Bu zamana kadar demokrasinin, uzlaşmanın, sivil siyasi yönetim şeklinin sahtesi ve yalanını dayattılar bütün halklarımıza. Ama karşılarında çok büyük bir gerçeği gördüler. Eğer sahteliklerle ülkeyi yönetirseniz, başka bir gerçeğe postlarsınız. Darbe gerçek işte. Sizin yarattığınız sahteliklerin karşısındaki gerçekti işte. Demokrasinin sahtesi olmaz, içinde eşitlik, özgürlük ve adalet yoksa o yalandır. Sizi bu yalanlar götürür. 14 yıl boyunca yalanla, zorla gerçek bir özgürlükçü adım atmadan gelebilecekleri son sınıra geldiler. Artık deniz bitti son aşamaya geldiler. Bizler bunu iyi biliyoruz. Bu topraklara demokrasi özgürlük gelecekse ne askerin ne sarayın darbesiyle bu topraklara huzurun ve demokrasinin gelmeyeceğini bizler kendi deneyimimizle çok iyi biliyoruz. Bu ülkeye demokrasi, huzur, barış halkaların demokratik mücadelesinde gelecek. Bizlerin omuzlarında ve bu halkların mücadelesiyle gerçek özgürlük ve demokrasi gelecek. Bunun için hemen demokrasi diyoruz ve darbelere karşı özgürlüğümüzü savunuyoruz" diye belirtti.

'Bu darbe kendiliğinden gelmedi'

Bugünü ve yarınlarını darbeci zihniyete teslim etmeyeceklerini vurgulayan Yüksekdağ, "15 Temmuz Türkiye halklarının darbeyi püskürttüğü bir tarihtir. Siyasi iktidar sanki 15 Temmuz'da darbe girişimi yaşanmamış gibi, Türkiye bir felaketin eşiğine gelmemiş gibi hareket etmeye devam ediyor. Bu darbe kendiliğinden gelmedi. Bir darbe mekaniği bir darbe dinamiği ile geldi. Bundan 1 yıl önce çözüm sürecini rafa kaldırdıklarında Sayın Öcalan'a tecridi başlattıklarında çok net bir şey söyledik. Bakın ne dedik. Çözümün ve müzakerenin önünün kapatılması bütün darbe mekaniğini, dinamiğini serbest bırakır ve bunun sonu darbedir. Diyalog ve görüşmelerin olduğu sırada Sayın Öcalan defalarca uyardı. Ama Türkiye'de demokratik siyaset alışkanlıkları, yapıları yok. Yıllardır boyunca ülkeyi savaşla, zorla, baskıyla yönettiler. Biz onlara artık savaşla zorla yönetemezsiniz. Siyasette demokratik tarzın geliştirilmesi lazım dedik. Ama ellerinin tersiyle ittiler. Türkiye'de bir darbe zemininin kapısını açtılar. O darbe Sur'da Cizre'de Nusaybin'de Gever'de Lice'de örgütlendi. Kürdün ve halkımızın ölümünün, gözyaşının içinde bu darbe örgütlendi. Bugün darbeyi eniştemizden, bacanağımızdan, kayınçomuzdan öğrendik dediler. Niye bizi dinlemediniz? Eğer önceden bizi dinleseydiniz bir gün kala öğrenmezdiniz" diye belirtti.

Bugün darbe koşullarının ortadan kalkmadığına dikkat çeken Yüksekdağ, "Bir felaketin eşiğinden dönmüş olabiliriz. Ama karanlık kuytularda OHAL rejimi içinde süren şiddet ortamı içerisinde başka darbelerin uğursuzlukların örgütlendiğini görmek hiç zor değil. Bunun önüne geçmenin tekbir yolu var. Yalansız, hilesiz ve hurdasız şiddete başvurmadan. Zora kana katlama başvurmadan demokrasi ve barışçıl uygulamanın zemini hazırlamak oluşturmaktır. Darbeye karşı en temel güç ve husus buradadır. En güçlü en tutarlı darbeye karşı mücadelenin dinamiği her türlü darbeye karşı onuruyla sonuna kadar direnecek güç bu halk demokrasi gücüdür. Bu güç yani bizler. Siz olsanız da olmasanız da bu yoldan biz dönmeyeceğiz. Özgürlüğün yolundan, bu topraklarda demokrasi, adaleti, özgürlük ve eşitliği inşa etme yolundan dönmeyeceğiz. Bugün bakın darbe karşısında Bayram ilan edildi. Birileri bayram yaparken bu topraklarda birileri ağıt yakıp, yas tutuyorsa bu bayram yalan olur. Hala Kürt halkı analarımız kayıp evlatlarının cenazelerini arıyor. Yıkılmış viran olmuş evini toparlamaya çalışıyor" diye kaydetti.

'OHAL bir memleketi başka bir tehlikenin, felaketin kucağına iter'

AKP'nin akan kanı durdurmak yerine OHAL ilan ederek gücünü garantiye almasının yanıltıcı olacağına işaret eden Yüksekdağ, "Darbenin panzehiri demokrasidir. Gerçek bir demokrasidir. Bunu sağlamayı başaramayan hiçbir iktidar, OHAL ile sıkıyönetimle daha fazla zor uygulayarak daha fazla şiddet uygulayarak temizlik yaparak böyle bir tehlikeden kurtulamaz. Tam tersine bütün bir memleketi başka bir tehlikenin, felaketin kucağına iter. Bugün biz böyle bir tehlikeye girmemek için meydanlardayız. Halkımızla, kadın gücümüzle, gençliğimizle. Bütün özgürlük demokrasi mücadelesi bileşenleriyle alanlardayız meydanlardayız. Hiçbir darbeye, OHAL rejimine boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Burada Dersim bu topraklar nice darbe nice OHAL gördü. Daha 5 gün önce burada evinde oturan sosyalistler gözaltına alınarak günlerce işkence edildi. Sizin OHAL'inizi de gördük bu haliniz de. Bu hale de boyun eğmeyeceğiz. 'Darbeleri, bir daha başını kaldırmayacak şekilde tarihe gömeceğiz' diyenler uygulamalarıyla yeni bir darbe süreci örgütlüyor. Bu uygulamaları 80'de 90'da yaşadık. O yıllarda da darbe mekanizmasıyla, OHAL rejimiyle ülkeyi yönetebileceklerini sanıyorlardı. Ne oldu o sürecin OHAL rejimi gitti, 95'te Susurluk'ta kamyona çarptı. Bir daha kendini toparlayamadı. Bugünün OHAL rejimi de bugünün AKP saray rejimi de darbe zihniyeti gitti. Tanklara çarptı neye çarparlarsa çarpsınlar kesinlikle dağılacaklar ve bir daha toparlanamayacaklar" diye vurguladı.

'Bunlar ayrımcı, bölücüdürler'

Qamışlo'da IŞİD katliamında yaşamını yitirenleri anan ve katliamı yapanları kınayan Yüksekdağ, "Qamışlo'da çok kanlı, vahşi katliam oldu. Küçücük bebeler, yaşlısıyla onlarca insanımız katledildi. Yaşam alanları yıkılmış durumda. Tek bir siyasiden başsağlığı, Qamışlo'da bomba patlamış, birilerinin canı yanmış lafını duydunuz mu? Çünkü onlar insanlığını da sınırlara göre bölen bir zihniyet. Onların insanlığı da, insanlık kavramı da ayrımcı ve kutuplaştırıcıdır. Bu siyasi iktidarın savunucuları Qamışlo'da ölen Kürt ise tek bir kelime ağzına alıyorlar. Bunların insanlığı bölünmüş. Ve bizleri de Emek demokrasi için direnenleri de bölmeye çalışıyorlar. Ama bizler birliğimizin her zaman her koşulda koruyacağız. Bütün halk kitleleri bu süreçte siyasi iktidarın bölücü, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı politikalarına karşı yekvücut olacak" dedi.

'Masaya dönülmeli'

Türkiye'de yeni bir sürecin kapısı açılması gerektiğini söyleyen Yüksekdağ, "Yıkım, inkar ve imha politikasına bir an önce son verilmelidir. Bir yıl önce bitirilen demokratik çözüm süreci yeniden başlatılmalı, Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit kaldırılmalıdır. Bakın bugün Öcalan'a uygulanan tecrit ve can güvenliğinden yana hiçbir haberin alınamaması bütün Türkiye için, yeni bir darbe tehdidi anlamına gelir. Bunu kimsenin unutmaması gerekir. Biz bunu bütün samimiyetimizle söylüyoruz. Kimse buraya, oraya çekmesin gerçek bir durumdan bahsediyoruz. Türkiye'de darbelere olanak sağlayacak bütün risk alanlarını siyasi iktidarın ve siyaset kurumunun ortadan kaldırılması, geri faktörlerin temizlenmesi gerekir. Demokratik bir yol temizliğinin yapılması gerekir. Bunun içinde her şeyden önce demokratik çözüm sürecine dair olumlu adımlar atılmalıdır. Sürecin başlatılmasına dair İmralı'da tecrit de kaldırılmalıdır. Darbenin gerçekleştirildiği gün siyasi iktidarın kendileri aynı gün aynı gece meclise saldırılırken, İmralı'ya da bir ölüm timinin gönderildiği söylendi. Artık kışlada siyaset, emniyet müdürlüklerinde, abluka altına alınmış kentlerde siyaset yapılmayacaksa artık savaşla şiddetle siyaset yapılmayacaksa çok net ki bunun tek yolu masada, diyalogla çözüm yolu üreterek siyaset yapmaktır. Eğer masada siyaseti başaramazsanız çözüm gücü olamazsanız. Bazen tanklar bazen TOMA'lar bazen f-16'lar bazen zırhlı araçlar, silahlar bunlar gelip siyaseti yönetmeye kalkar" dedi.

(st-mc/dte/avt)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR