DİHA - Dicle Haber Ajansı

Politika

İnsel: 'Normalleşme' güçlülükten değil çaresizliktendir

 
29 Haziran
09:09 2016

YASİN KOBULAN / SADİYE ESER

İSTANBUL (DİHA) - AB'nin siyasal entegrasyonu konusunda en büyük engelin Britanya olduğunu ve AB'den ayrılması durumunda başka ülkelerde de ayrılma eğilimi doğabileceğini belirten akademisyen-yazar Ahmet İnsel, Rusya ve İsrail ile başlatılan "normalleşme" sürecinin temel sebeplerinden birisinin içeride Kürt sorununda yaşanan çatışmalı sürecin giderek kronikleşmesi olduğunu söyledi. İnsel, "Güçlü olanın yaptığı bir politika değil, çok zorda olanın çaresizlik içinde yürüttüğü bir politika" dedi.

Akademisyen-yazar Ahmet İnsel, Britanya Birleşik Krallığı'nda İngiltere'nin geçen hafta Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma kararına ilişkin yapılan referandumu, sonuçlarını, AB'ye etkilerini, Türkiye'ye yansımalarını ile Türkiye'nin Rusya ve İsrail'le başlatmış olduğu "normalleşme" sürecini değerlendirdi.

'Cameron taktiğinde başarılı oldu'

İnsel, Britanya Birleşik Krallığı'nın referanduma gitme kararının 2013 yılına dayandığını söyledi. Referandumun, Muhafazakar Parti'nin 2015 seçimleri öncesi oylarını arttırmak ve muhalifleri güçsüzleştirmek için almış olduğu taktiksel bir karar olduğunu belirten İnsel, Muhafazakar Parti Lideri David Cameron'un bu taktiğinde beklemediği bir şekilde başarılı olduğunu dile getirdi. Cameron'un referandumu gündeme getirdiği zaman kendisinin AB'den çıkma yanlısı olmadığını belirttiğini söyleyen İnsel, bu tutumun karışıklığa neden olduğunu ifade etti. İnsel, taktiğin Cameron'un siyasi hayatına son veren bir kararla sonuçlandığını dile getirdi.

'Britanya'yı korunaksız bırakan neo-liberal politikalar'

İnsel, referandumda ortaya çıkan sonuçlara göre yaş oranının artması ile AB'den ayrılma fikrinin artması arasında düz bir oranın olduğunu kaydetti. Referandumda küreselleşme karşıtı iddiasıyla AB'den çıkma yönünde oy kullananların kendilerini neo-liberal politikaların kucağını bıraktığını söyledi. İnsel, Britanya halkının almış olduğu kararı, "biraz boşluğa atlama, biraz tepki, ne olduğunu ne olacağını tam bilmeden alınmış bir karar" olarak değerlendirdi. Kararın bir din tepkisinden çok bir ırk tepkisiyle de alınmış olduğunu kaydeden İnsel, Polonyalıların İngiltere'deki aktifliğine vurgu yaparak, "serbest dolaşım hakkı"nın Britanya'yı "korunaksız" bıraktığı görüşünün hakim olduğu görüşünde. İnsel, Britanya'yı asıl korunaksız bırakan politikaların neo-liberal politikalar olduğunu söyledi.

'Referandumla meclis arasında çelişki var'

Referandum sonuçları ardından yaşanan tartışmalara değinen İnsel, "Büyük Britanya'da egemenlik sadece ve sadece meclistedir. Dolayısıyla referandum bir karar alma mekanizması değil, bir istişare mekanizmasıdır, bir tavsiye mekanizmasıdır parlamentoya. AB'den çıkmak için referandum kararı değil parlamentonun çıkma kararı vermesi gerekir" dedi. İnsel, halk oylamasında ve parlamento arasında büyük bir çelişki olduğunu, parlamentonun referandum kararını hiçe saymasının ise milyonlarca insanın iradesini hiçleştirmesi anlamına geleceğini vurguladı.

'İrlanda'nın 300 yıl sonra rövanşını alacak'

İnsel, İskoçya'nın referandum kararının sonuçlarının aksine AB'de de kalmak yönünde tavır almasını ise, "İskoçya, Blair döneminde yapılan bir anlaşma ile özerk statüde. Birleşik Krallık bir dizi yetkisini İskoçya'ya devretmiş durumda. Bunu devrederken şöyle bir koşulda koymuş: İskoçya parlamentosu AB yasalarına uymakla yükümlüdür" sözleriyle dile getirdi. İnsel, Britanya'nın AB üyeliğinden çıkması durumunda İskoçya'nın AB ile federal temelde bir anlaşma, özel bir üyelik isteyebileceğini vurguladı. AB'nin İskoçya'nın bağımsızlığını desteklemediğini belirten İnsel, AB'nin içerisinde küçük yapıların oluşmasından yana olmadığını söyledi. İnsel, Kuzey İrlanda'nın ise bağımsızlık talep etmeyeceğini, İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmeyi talep edeceğini kaydetti. Britanya'nın AB'den çıkması durumunda en kazançlı çıkacak olan ülkenin İrlanda olacağını vurgulayarak, İngiltere'nin AB içerisindeki Anglosakson konumunu İrlanda'nın alabileceğini dile getirdi. İnsel, İrlanda ile Britanya'nın tarihsel geçmişine dikkat çekerek, İngiltere'nin AB'den ayrılması durumunda İrlanda'nın 300 yıl sonra rövanşını alacağını söyledi.

'Başka ülkelerde de ayrılma eğilimi doğabilir'

Britanya'nın AB'den ayrılmasının sonuçlarını da değerlendiren İnsel, AB'de İngiltere'nin ayrılması durumunda başka ülkelerde de ayrılma eğilimi doğabileceği, AB'nin siyasal entegrasyonu konusunda en büyük engelin Britanya olduğunu, Britanya'nın ayrılması durumunda birliği savunan en güçlü gücün ayrılmış olacağı yönünde görüşün hakim olduğunu söyledi. AB'nin de ne olacağını tam olarak bilmediğini kaydeden İnsel, artık "Birleşik Krallık gerçekten çıkmak istiyor mu?" sorusunun sorulması gerektiğini söyledi. İnsel, AB'de genişlemenin artık bittiğini ifade ederek, Sırbistan'ın üyeliğinin bile askıya alındığını belirtti. İnsel, bundan sonra Türkiye'nin üyeliğinin de gündemden düşeceğini öngördüğünü söyledi.

'Hamaset ile bir yere varılmıyor'

Türkiye'nin İsrail ile "normalleşme" sürecine girmesini de değerlendiren İnsel, Gazze konusunda anlaşmanın İsrail'in istediği şekilde olduğunu, Gazze'ye deniz ablukasının kalkmadığını söyledi. Hamaset ile bir yere varılamayacağını dile getiren İnsel, "O kadar estiler, gürlediler, 3-4 yıldır Erdoğan'ın İsrail hakkında söylediklerini bir bir yalayıp, yutması lazım. Sorumluluk budur. Erdoğan Cameron'a 'Bir gün dayanamadı' diyor, ama zannedersem bir gün dayanmaması daha doğru olurdu bu tür durumlarda kendisi açısından" dedi.

'Erdoğan laf çeviriyor'

İnsel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya'dan "özür" dilenmesini ise şöyle yorumladı: "İlk günden yapılması gerekendi özür dilemek. Sorumlu devlet davranışıdır. Dönemin Başbakanı 'Uçağın düşürülmesi emrini ben verdim' dedi. Bu düşülen uçak için değil de, sınırı geçecek uçaklar için demişti. Özrü kendisinin dilemesi gerekir en başta. O zamanın başbakanı o sözü neden ettiğini ve ne çerçevede ettiğini, şimdi sonuçlarını nasıl karşıladığını söylemesi gerekir. Yine riyakarca davranılıyor. Açıkça kalkıp Rusya'dan özür diledik. Rusya büyük ihtimalle bir tazminat isteyecek, nasıl ki biz İsrail'den istedik. Laf çeviriyorlar. Bunun adı özür dilemektir."

Suriye politikasında da büyük bir iflasın olduğunu hatırlatan İnsel, "Davutoğlu'nun '3 ay içerisinde Suriye sorunu bitecek' sözleri daha kulağımızda çınlıyor. Orada da sanki bir özür dileme ihtiyacımız var" dedi.

'Güçlü olanın değil çaresizliğin politikası'

İç politikadaki sorunların Rusya ve İsrail ile "normalleşme" sürecine girilmesini şart koştuğunu dile getiren İnsel, Kürt sorununda çatışmaların giderek kronikleşmeye başlamasının ve bunun uluslararası boyutta gündeme gelmesinin de bunun sebeplerinden olduğunu söyledi. İnsel, "Giderek izole olan bir ülke durumuna düştük. Ben bunu Tayyip Erdoğan'ın pragmatizmi kadar, AKP, Tayyip Erdoğan'ın arkasındaki yerel güçlerin, AKP burjuvazisinin 'Yeter artık, dur. Nereye gidiyoruz' demesinin etkili olduğu kanaatindeyim. Bu artık çok güçlü olanın yaptığı bir politika değil, çok zorda olanın çaresizlik içinde yürüttüğü bir politika. Bedeli hala ağır olmaya devam edecek" diye konuştu.

(çk/rp)





Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR