'Savaş harcamaları işçi ve emekçinin sırtına binecek'
İSTANBUL (DİHA) - İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi Levent Dölek, yürütülen savaş politikalarına harcanan kaynakların 'vergi' olarak en çok işçi ve emekçinin sırtına yük olarak bineceğini söyledi. Dölek, bu nedenle 2016 yılı bütçesi için "İşçi, emekçi, halk düşmanı bir bütçeyle karşı karşıyayız" dedi.
AKP Hükümeti'nin kuşatma altına aldığı Kürdistan kentlerinde yürüttüğü savaş günden güne büyüyüp derinleşirken, Meclis Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlanan 2016 yılı bütçe hazırlıklarında "aslan payı" olarak tanımlanan 76 milyar 654 milyon 303 bin TL'lik kısım "güvenlik" kurumlarına ayrıldı. 13 Şubat'a kadar sürecek olan bütçe görüşmelerinde, "güvenliğe" adı altında savaşa bu kadar yüksek bir pay ayrılmasının halka nasıl yansıyacağını İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi Levent Dölek değerlendirdi.
Öncelikle Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) geçtiğimiz yıl 1 milyar 108 milyon TL olan bütçesinin bu yıl 1 milyar 636 milyon TL'ye yükseltilmesi üzerinde duran Dölek, yüzde 46'lık bu artış için "Sadece ülke içinde değil, Suriye ve bölgede de MİT'in inisiyatifinin artacağı görünüyor" yorumunda bulundu.
'Denetlenemeyen örtülü ödenekler savaş bütçesine aktarılıyor'
Dölek, geçtiğimiz yıl "örtülü ödenek" hariç 397 milyon TL bütçe ayrılan Cumhurbaşkanlığı'nın 2016 bütçesinde yüzde 9.3'lük bir artışa gidilerek 434 milyon 96 bin TL'ye çıkarılmasının ise bütçenin binde 5'ine tekabül ettiğini söyledi.
Bu ödeneklerin denetlenemediğini dile getiren Dölek, örtülü ödeneklerin askeri alanlarda kullanılabileceği ihtimali üzerinde durdu. Dölek, "Esadullah timlerden tutalım, bir takım çetelere, devlet adına ya da devletin yanında gibi gösteren, mafya birliklerine destekler nasıl veriliyor. Bunu bilemiyoruz. Ancak çok büyük bir rakam var. Gerek ülke içinde, gerek ülke dışında denetlenemeyen büyük bir rakam söz konusu" diye konuştu.
'Eğitim bütçesi niteliksel değil, ticari'
Hükümetin eğitim ve sağlıkta bütçeyi arttırmakla övündüğünü ifade eden Dölek, rakamlara bakıldığında ise toplamda bir artış olduğunu, ancak bunun niteliksel bir artışı karşılamadığını vurguladı.
Eğitimde 4+4+4 uygulamasıyla birlikte eğitimin ticarileştirildiğini de kaydeden Dölek, velilerin eğitime harcadığı meblağların yıllık olarak 30 milyara tekabül ettiğini dile getirdi.
'Halk da, Koç da ekmek alırken aynı vergiyi ödüyor'
Türkiye'nin sermaye hükümetleri tarafından yönetildiğini kaydeden Dölek, Türkiye'de kurumsallaşmış düzenin bütün harcamalarının emekçiler ve halka yüklendiğini söyledi.
Türkiye'deki vergi adaletsizliğine de dikkat çeken Dölek, özellikle tüketimden alınan vergi oranın çok yüksek olduğunu ifade ederek, "Bu şu anlama geliyor. Halk da ekmek alırken, Sabancı Koç da ekmek alırken aynı vergiyi öder. Burada tüketimden daha fazla vergi topluyorsanız, bu adaletsizliğin nasıl olduğunu gösterir" dedi.
'Devlet 1300 liranın vergilerini yine işçinin sırtına bindiriyor'
Dölek, işçilerin maaşının bin 300 lira yapılmasının arkasındaki sonuçları da değerlendirdi ve hükümetin patronlara hazine desteği sunmayı ihmal etmediğini vurguladı.
Devletin patronlara her işçi için 100 liralık bir hazine yardımıyla yine işçinin, emekçinin sırtından geçindiğini belirten Dölek, "Devlet vergileri daha çok emekçi ve işçilerden topluyor. Dolayısıyla bin 300 liranın vergileri yine döndürülüp dolaştırılıp yine emekçilerin sırtına bindiriliyor" diye konuştu.
'İşçi ve halk düşmanı bir bütçeyle karşı karşıyayız'
Asgari ücret zammı ile birlikte patronların maliyetlerinin arttığını, karlarının ise düştüğünü gerekçe göstererek, bin 300 liralık ücretin devlete olan yükünün tamamıyla işçilerin ödedikleri vergiyle geri alınacağını kaydeden Dölek, "İşçiler, emekçiler tamamen bütçenin yükünü sırtlanıyor. Ama sadece bu değil, hükümet savaş politikalarını yükleniyor ve bu savaşta da bunun ceremesini çeken yine işçi ve emekçiler oluyor. Tam bir işçi emekçi halk düşmanı bir bütçeyle karşı karşıyayız diyebiliriz" şeklinde konuştu.
(ayk/za/avt/öç)