DİHA - Dicle Haber Ajansı

Ekonomi

1300 TL'nin bedeli emekçiye ödetilecek

 
4 Ocak
09:00 2016

ANKARA (DİHA) - Hükümetin asgari ücreti 1300 TL olarak resmileştirmesinin hemen ardından yılın ilk haftasında açıklanan zamları değerlendiren Yrd. Doç. Serkan Öngel, "Hükümet 1300 TL'lik asgari ücret vaadini hazmedemedi. Zamlar ve daha birçok saldırı ile 1300 TL'nin bedelini emekçiye ödetecek" dedi.

İşçinin kıdem tazminatının kaldırılması ve bölgesel işçi bürolarının kurulması gibi emeğe yönelik ileriki süreçte bir çok saldırı olacağını belirten Öngel, emeğe yönelik saldırıların Kürt illerinde çatışmalardan bağımsız olmadığını, çatışmalar sonrası oluşan şovenist algının işçilerin ortak mücadelesini darbe vurduğunu ve hükümetin, sermayenin elini emekçiler karşısında güçlendirdiğini ifade etti.

2016 yılının tamamı için asgari ücret 1300 TL olarak resmileşti ancak hemen arkasından yeni yılın ilk günlerinde emekçiler zamlara boğuldu. Hükümet 1 Kasım öncesi savaş politikalarında vaat ettiği asgari ücretin yükü için bir yandan sermayeye katkı yaparken, bir yandan da emekçilerin yaşam pahalılığını artırarak ettiği "zararı" önleme çalışıyor. Yılın ilk haftasında yapılan zamlara göre, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından elektrik satış fiyatları yüzde 6.8 oranında artırıldı. Kolalı içeceklere yüzde 25 KDV uygulanmaya başlandı. Sigara ve tünün ürünleri ile alkollü içeceklerin maktu vergileri artırıldı. Cep telefonlarında ilk satışta alınan vergi tutarı 120 TL'den 160 TL'ye çıktı. Köprü ve otoban geçiş ücretlerine zam yapıldı. 1 yıllık pasaport harcı 154 TL'den 163 TL'ye, B sınıfı sürücü ehliyeti ise 403 TL'ye çıkartıldı. Emlak vergisi yüzde 2.79, motorlu taşıt vergisi yüzde 5.8 artırıldı.

Ayrıca, Memur Sen ile hükümet tarafından imzalanan Toplu İş sözleşmesi (TİS) gereği Ocak ayında memurun maaşına yansıyacak yüzde 6 oranındaki zam, zaten enflasyon oranları gereği yıl içinde eriyecekken, hayat pahalılığın söz konusu zamlarla artması sonucu kamu emekçisinin yaşam standardı daha da düşecek.

AKP 1300 TL'nin bedelini emekçiye ödetecek

Emek alanındaki çalışmalarıyla tanınan Yrd. Doç. Serkan Öngel, söz konusu zamları, "Hükümet 1300 TL'lik asgari ücret vaadini hazmedemedi. Zamlar ve daha bir çok saldırı ile 1300 TL'nin bedelini emekçiye ödetecek" şeklinde değerlendirdi. Hükümetin asgari ücret için hazineden alarak sermayeye yüzde 40 oranın da destek sağlayacak olmasına ilişkin ise Öngel, "Hükümet zaten daha önceden hazineden asgari ücretin 80 TL'lik bir kısmını karşılıyordu. Şu anda 190 TL'lik kısmını karşılayacak. Bu kaynak sonuçta emekçiden alınan vergilerle toplanan kaynaklardır. Aslına bakıldığında asgari ücrette ekstra bir artış yok ve sermayenin cebinden çıkmıyor. Emekçilerinden, toplumun yarattığı kaynaktan yaratılıyor" dedi.

Zamlarla beraber işçileri büyük saldırılar bekliyor

Öngel, emekçinin iş güvencesi bakımından tutunacak sol dalı olan kıdem tazminatının fona devri yoluyla fiil olarak ortadan kaldırılması ve "dayı başı" sisteminin kurumsallaşmış hali olan "özel istihdam bürolarının" açılmasının gündeme getirilmesine dikkat çekti. Hükümetin işçi ve emekçilere ileri günlerde ağır bir fatura çıkarmayı amaçladığını belirten Öngel, "Ücret artışı gibi görünürken kapsamlı bir saldırı ile karşı karşıyayız. Ücret artışını gibi göstererek çok yaygın bir kemsi asgari ücrete mahkûm edecekler" diye konuştu.

'Emekçilerin yaşam standardı düşecek'

Öngel, kısa vadede asgari ücrete yapılan yüzde 30'luk zammın biraz olsun işçinin yaşamına rahatlık getireceğini ancak kazanılmış haklara yönelik saldırılar, yılın ilk döneminde yapılan ve ileriki süreçte beklenen zamlarla beraber işçi ve emekçinin yaşam standardının aşağıya çekileceğini ifade etti.

'Çatışma süreci ayrımları derinleştirecek'

Öngel, Kürt illerinde devam eden çatışma ve ablukaların da batıda emekçilere olumsuz sonuçlar doğuracağını ve emekçileri yönelik saldırıların, çatışma süreçlerinden bağımsız olmadığının altını çizdi. Kürtlere yönelik artan ırkçı, şovenist algının işyerlerinde emekçilerin örgütlüğünü ve ortak mücadelesini bölen bir süreç olacağını ifade eden Öngel, "Emekçilerin, savaşa ve kendi haklarına yönelik herhangi bir saldırıya karşı tepki vermesinin önüne geçecekler. Çatışma süreci ayrımları derinleştirecek. İşçiler arasında oluşan çatlak üzerinden bütün bu politikalar daha rahat uygulanacak. Yani çatışma süreci hükümet ile sermayenin elini güçlendiren bir unsur, işçi ve emekçilerin kazanımlarının gasp edilmesini bir vesilesidir" değerlendirmesinde bulundu.

(dn/rp)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR