DİHA - Dicle Haber Ajansı

Panorama

- 2007'de yargıda kara tablo- 1

25 Aralık
11:48 2007

VELİ AY / AYSEL KILIÇ



HABER MERKEZİ (DİHA) - Birçok yönüyle eleştiri konusu olan yargı sistemi, 2007 yılında tartışmalı kararlara imza attı. Şemdinli'de suçüstü yakalanan astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı Veysel Ateş'in yargılandığı davada kamuoyunun beklediği karar çıkmadı. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın Ali Kaya için, "Tanırım iyi çocuktur" demesiyle başlayan süreç, Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın görevden alınması, Van Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan hakimlerin sürgün edilmesiyle sonuçlandı. Ali Kaya, Özcan İldeniz ve Veysel Ateş'in tahliye edilmesi, yargılanan kişi yada kişiler asker olduğunda mahkemelerin ne kadar bağımsız olduğunu ortaya koydu. Terörle Mücadele Kanunu, yeni Türk Ceza Kanunu ile yargının Kürtler üzerinde bir baskı aracı olmasının araçları artarken, 2007 yılı Kürtler ve Kürt siyasetçileri üzerinde adeta yargı terörünün estirildiği yıl oldu. DTP hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatma davası açılırken, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ı 13 kurşunla öldüren polislerin yargılandığı davada ise beraat kararı çıktı.



'İyi çocuklar'a tahliye



Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ndeki Umut Kitapevi'nin bombalanması olayında suç üstü yakalanan JİT elemanları itirafçı Veysel Ateş, astsubaylar Özcan İldeniz ile Ali Kaya, Van Askeri Mahkemesi'nin kararıyla tahliye edildi. Sanıklara, Van. 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 'çete oluşturmak ve adam öldürmek' suçlamalarından 39'ar yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay 9. Dairesi, kararı bozarak dosyayı Van Askeri Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Türkiye'de Susurluk olayıyla ilk kez suçüstü yakalanan devlet içindeki karanlık güçler, çeteler, gizli örgütlemeler ikinci kez Şemdinli'de Umut Kitapevi'ne bomba attıktan sonra suçüstü yakalanmıştı.



Uğur Kaymaz davasında beraat



Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ile babası Ahmet Kaymaz'ı öldüren 4 polisin yargılanması sona erdi. Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada mahkeme polis memurları Salih Ayaz, Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz ve Seydi Ahmet Döngel'in meşru savunma haklarını kullandıklarını belirterek beraatlarına karar verdi. Böylelikle 12 yaşındaki bir çocuğu 13 kurşunla 'terörist' diyerek öldüren polisler cezasız kalmış oldu.



DTP'ye kapatma davası



Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı DTP'nin kapatılması ve bazı milletvekillerinin de dokunulmazlıklarının kaldırılması ve vekilliklerinin düşmesi talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu iddianamesinde, DTP'nin "eylemlerinin ve üyelerinin beyanlarının devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırılık oluşturduğunu" ileri sürerek, kapatılmasını talep etti. Anayasa Mahkemesi'nin iddianameyi kabul etmesiyle birlikte DTP'nin kapatılması davası resmen başlamış oldu.



Nurettin Demirtaş tutuklandı



"Sahte çürük raporu" aldığı iddia edilen ve hakkında, "sahte belgelerle askerliğe elverişsiz" rapor aldığı suçlamasıyla 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan DTP Eşbaşkanı Nurettin Demirtaş Avrupa'dan dönüşü sırasında tutuklandı.



Alıkonulan askerler cezaevine konuldu



Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve HPG arasında Hakkari'nin Oramar bölgesinde yaşanan çatışma esnasında, HPG tarafından alıkonulan ve daha sonra serbest bırakılan 8 asker, Van'da çıkarıldıkları Askeri Mahkeme tarafından, "Askeri disiplini aşırı derecede sarsmak", "Askeri itibarı zedelemek", "Emre itaatsizlik ve bu nedenle ağır kayıp verilmesi"ne neden olmak ve "İzinsiz yurt dışına çıkmak" iddiasıyla tutuklandı.



'Dokunulmazlıklar' ihlal edildi



DTP milletvekillerinin Türkiye genelinde yapılan yargılamalarında mahkemeler milletvekilli olmalarına rağmen DTP'lilerin yargılanmasının durdurulması taleplerini reddetti. İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi, "PKK'ye üyelik" iddiasıyla tutuklanan ve 22 Temmuz genel seçimlerinde İstanbul 3. Bölge'den milletvekili seçilerek tahliye edilen DTP Milletvekili Sebahat Tuncel'in yargılanmasının devamına karar verdi. DTP Milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Ayla Akad Ata, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın eski avukatları Aysel Tuğluk ile Ayla Akat Ata'ın 'Örgüt propagandası' yaptıkları gerekçesi ile yargılandıkları davada İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa'nın 14'üncü maddesi gereğince yargılamanın devamına karar verdi.



AİHM seçim barajı başvurusunu reddetti



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2002 genel seçimlerinde yüzde 10'luk seçim barajına takılarak Meclis'e giremeyen DEHAP'ın adayları Resul Sadak ve Mehmet Yumak'ın başvurularını 'insan hakkı ihlali' olmadığı gerekçesiyle reddetti.



Belediye başkanlarına ROJ TV davası



DTP'li 56 belediye başkanı hakkında 2005 Aralık ayında Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'e mektup göndererek ROJ TV'nin kapatılmamasını istedikleri gerekçesiyle TCK'nın 314/2 maddesi uyarınca 'örgüt üyeliği' iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Belediye başkanlarının yargılanmasına halen Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.



'Devlet sırrı' Ümraniye'de açığa çıktı



Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombasıyla ilgili soruşturma sürüyor. Emekli astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğu iddia edilen bombaların yakalanması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında aralarında Muzaffer Tekin ve Ergün Poyraz'ın da bulunduğu 13 kişi tutuklanmıştı. Ele geçirilen el bombalarının Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan ve İzmir'de bir kişinin ölümü 11 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan olayda kullanılan 2 el bombasıyla aynı seriden olduğu anlaşılmıştı. Savcılık, "Terör örgütüne üye olmak ve devletin gizli belgelerini ele geçirmek" suçlarından tutuklanan Ergün Poyraz'ın evinden bulunan ve Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni de içeren çok sayıda 'gizli' belgeleri inceleme altına almış, ele geçen bilgi ve belgelerin "devlet sırrı" olup olmadığı hususunun araştırılması için Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazmıştı. Bunların bir kısmının 'devlet sırrı' niteliğinde olduğu öğrenilmişti.



* Danıştay 2. Daire ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırıyla ilgili olarak haklarında dava açılan, tetikçi zanlı olarak yakalanan Alparslan Arslan'ın aralarında bulunduğu 4 sanık, "Anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs" suçlamasıyla 4'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamayı karara bağlamak için, birbiriyle bağlantılı olduğu belirtilen ve İstanbul Ümraniye'de ele geçen bombalarla ilgili soruşturma evrakının bekliyor.



Dink cinayetinde, jandarma ve polislere soruşturma yok



19 Ocak'ta uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti ile ilgili haklarında dava açılan 12'si tutuklu 18 sanığın yargılandığı davada İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, ilk celsede 4 sanık hakkında tahliye kararı verdi. Tutuksuz yargılanacak olan bu sanıklar arasında yer alan Salih Hacısalihoğlu'nun suikastta kullanılan mermileri temin eden kişi olduğu yönündeki iddialar üzerine Dink ailesinin avukatları bu karara itiraz etmiş, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi ise talebi reddetmişti. Katil zanlısı O.S'nin, Samsun Terörle Mücadele Şubesi'nin çay ocağında jandarma ve polislerle birlikte çektirdiği bayraklı görüntülere ilişkin jandarma görevlileri hakkında yapılan soruşturmada ise yalnız iki emniyet görevlisi hakkında dava açıldı. Samsun Cumhuriyet Savcılığı, hakkında soruşturma açılan 21 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verirken, Trabzon Valiliği İl İdare Kurulu da 8 emniyet görevlisi hakkında soruşturma yürütülmesine izin vermedi.



Zirve Yayınevi cinayeti davası



Malatya'da 18 Nisan'da Zirve Yayınevi'nde Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürülmesi olayına ilişkin haklarında "Silahlı örgüt kurmak, örgüte üye olmak, örgütsel faaliyet çerçevesinde adam öldürmek" suçlarından dava açılan Emre Günaydın, Hamit Çeker, Cuma Özdemir, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Kürşat Kocadağ, Mehmet Gökçe'nin yargılanmasına Malatya Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Sanıkların ifadelerinin emniyette kaybolduğu ortaya çıkarken, yine Emre Günaydın'ın tedavi gördüğü hastanedeki ifadesinin görüntülerinin silindiği ortaya çıktı. Katliamın arkasında polislerin de bulunduğunun gündeme gelmesi tartışmalara neden oldu.



Diyarbakır Cezaevi katliamı dosyası yeniden



Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde kalas, sopa ve demir çubuklarla katliam yapan ve aralarında üst düzey rütbeli polis ve askerlerinde bulunduğu 62 sanık hakkındaki 5'er yıllık mahkumiyet kararını esas yönünden bozulmasını istedi. Başsavcılık, tutukluların öldürülmesinin toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı tarzda, vahşi bir eğilim sergileyerek ve canavarca bir hisle meydana geldiğinin altını çizerek sanıkların, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yeniden yargılanmasını istedi. Ancak sanıklar en üst sınırdan ceza alsalar dahi suçun 1999 yılı öncesinde olması nedeniyle Rahşan Affı nedeniyle hapis yatmayacaklar.



JİTEM ana davasında zaman aşımına doğru



Aralarında PKK itirafçıları Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Abdulkadir Aygan, Hayrettin Toka, Fethi Çetin, Hacı Hasan, Adil Timurtaş, Recip Tiril ve Mehmet Zahir Karadeniz, Lokman Gündüz, Faysal Şanlı gibi sanıklar hakkında TCK'nın 313. maddesi uyarınca, "Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" ve 450. maddesi uyarınca "Birden fazla kişiyi öldürmek" ve "Patlayıcı madde atmak" suçlarından ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. JİTEM'in ilk olarak 1999 yılında yargılanması için girişimlerde bulunulmuş ancak davayı ilk olarak inceleyen kapatılan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, dosyada görevsizlik kararı vererek, dosyayı Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Diyarbakır 3 No'lu Ağır Ceza Mahkemesi 13 şubat 2006 tarihinde verdiği görevsizlik kararında, dosyayı Diyarbakır 7. Kolordu Askeri Mahkemesi'ne göndermişti. Askeri mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı gönderdiği Yargıtay Ceza Kurulu ise JİTEM'cilerin Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına karar verdi.



İşkence davasında polislere takipsizlik



Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 4'ü çocuk 10 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce çocuğun karakollarda işkenceye maruz kaldığı, yüzlerce kişinin yaralandığı olaylarda polisin kanunun kendilerine verdiği zor kullanma yetkisini kullandığını, ancak orantılı şekilde güç kullandıkları gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.



Yargı TİT'i soruşturmaktan kaçıyor



Diyarbakır'da TİT tarafından gerçekleştirilen ve 2'si 6 aylık bebek olmak üzere 7'si çocuk 10 kişinin ölümü ile sonuçlanan katliamın üzerinden geçen süreye rağmen failler bulunabilmiş değil. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'nın yürüttüğü soruşturma tozlu raflarda yerini alırken, ailelerin tazminat talebi ise İçişleri Bakanlığı tarafından reddedildi.



28 Mart olaylarının faturası vatandaşa kesildi



Diyarbakır'da 28-31 Mart 2006 tarihlerinde meydana gelen olaylarda 10 kişiyi öldüren, yüzlerce çocuğa işkence yapanlar hakkında takipsizlik kararı verilirken, AK Parti Hükümeti, Diyarbakır olaylarında meydana gelen maddi zararın faturasını olaylarla ilgili olarak yargılanan 463 kişiye çıkardı. Hazine olaylarda meydana gelen 262 bin YTL'lik zararın tamamının, olaylarla ilgili yargılanan ve aralarında işkence gören 70 çocuğun bulunduğu sanıkların tamamından faiziyle birlikte tahsil edilmesi için dava açtı.



Osman Baydemir'e dava



Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir hakkında 28-31 Mart tarihlerinde, 10 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar sırasında yaptığı konuşmalar nedeniyle dava açılmıştı. Baydemir, hakkında "Keşke ölenlerin yerine ben ölseydim. Şimdiye kadar 17 kişi öldü, 18 kişi olmasını istemiyoruz. Hepimiz acınızı paylaşıyoruz" sözleri gerekçe gösterilerek TCK 314/2 maddesi uyarınca "Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmekten" 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.



Yargıtay: Toplumsal gösteriler örgütsel suç sayılsın



Yargıtay 9. Ceza Dairesi. Diyarbakır'da 28-31 Mart 2006 tarihleri arasında meydana gelen olaylara katıldığı iddiasıyla 2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefetten 2 yıl hapis cezası alan Mehmet Zirek ve Özgür Kılıç'ın cezalarını bozdu. Yargıtay, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314. maddesinin 3. fıkrasındaki, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin hükümler bu suç açısından aynen uygulanır" ve 220. maddenin 6. fıkrasındaki "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye olmak suçundan cezalandırılır" hükmüne dikkat çekerek, iki sanığa örgüt üyeliği cezası verilmesini istedi.



Devletten Digor özrü



Türkiye, Kars'ın Digor İlçesi'nde 14 yıl önce 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilgili AİHM'e yapılan başvuruda dostane çözüme gitti. Hükümet adına olayla ilgili olarak yayınlanan deklarasyonda "Güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımı nedeniyle bu kadar insanın ölmesinden hükümetimiz üzüntü duymaktadır" diye kaydetti.



Nijeryalı'nın dava dosyası ağır ceza mahkemesine gönderildi



İstanbul Beyoğlu'nda 20 Ağustos'ta uyuşturucu sattığı şüphesiyle gözaltına alınan ve karakolda polis silahından çıkan kurşunla ölen Nijerya uyruklu Festus Okey'in ölümüyle ilgili şüpheli polis memuru Cengiz Yıldız hakkında "Bilinçli taksirle adam öldürmek'' suçundan 4.5 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmada, mahkeme görevsizlik kararı vererek, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.



Yaşamını yitiren Dink'in davası düşürüldü



Agos Gazetesi'nin 13 Şubat 2004 tarihili sayısında "Şap parigce" adlı köşesinde yer alan yazısı nedeniyle TCK'nın 301. maddesi gereğince "Türklüğü neşren tahkir ve tezyif etmek" suçundan Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yargılanan ve 6 ay hapis cezasına çarptırılan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2006'da öldürülmesinin ardından dava ortadan kaldırıldı.



Dink'in oğluna da 301'den ceza



Silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in "301'e karşı 1 oy" başlıklı yazısını yayınladıkları ve 'Türklüğü aşağıladıkları' gerekçesiyle Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce yargılanan Agos Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve Hrant Dink'in oğlu Arat Dink ve İmtiyaz Sahibi Serkis Seropyan birer yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dink ve Seropyan'ın cezası sabıkaları olmadığı göz önüne alınarak ertelendi.



'Nokta operasyonu'



Eski deniz kuvvetleri komutanlarından emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen ve Türkiye'de 2004 yılında 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' adı verilen iki darbe tezgahlandığına ilişkin bilgilerin bulunduğu günlüğü yayınladıkları için, Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş hakkında, emekli Oramiral Özden Örnek'e basın yoluyla alenen 'hakaret' ve 'iftira' iddiasıyla altı yıl sekiz aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. "Asker iç güvenlikten elini çekmeli" başlıklı röportaj yapan Dergi'nin muhabiri Ahmet Şık'a da 'Devletin askeri kuvvetlerini alenen aşağılamak' suçlamasıyla dava açıldı. Görmüş ve Şık'ın yargılanmasına Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.



Sur Belediyesi'ne AK Parti darbesi



Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve belediye meclis üyeleri, belediyenin hizmetlerini Türkçe dışındaki dillerde vermek için "Çok dilli belediyecilik" projesi hazırladı. AK Parti'li İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu'nun ihbarı üzerine başlatılan soruşturma sonucunda Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ve belediye meclis üyeleri görevden alındı. Sadece sıkıyönetim dönemlerinde yapılan uygulama sonucunda Vali Yardımcısı Belediye Başkanlığı'na atandı.



'Hizbullah Kasabı'na ödül gibi ceza



Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Hizbullah'ın 1990'lı yıllarda Çınar İlçesi ve Karacadağ bölgesinde sorumluluğunu yapan ve 11 kişinin ölümü, onlarca kişinin yaralanması olayına bizzat katılan Tahsin Kara'ya (Melle Tahsin) ödül gibi ceza verdi. Mahkeme, işlediği 11 cinayeti detaylarıyla anlatan Kara'ya 12.5 yıl hapis cezası verdi. Kara, 1 yıl sonra tahliye olacak.



(ak-va/vp)



Paylaş

EN ÇOK OKUNANLAR