'Çocuk istismarını engellemek için önce algı değiştirilmeli' 2016-10-26 09:06:06 ANKARA (DİHA) - Çocuk istismarının siyasetteki ve ülkedeki şiddet ortamından beslendiğini belirten Gündem Çocuk Derneği Çocuk Hakları aktivisti Esin Koman, öncelikle çocuk ve kadına yönelik algının değişmesi gerektiğini söyledi. Son dönemde medyada çocuklara yönelik cinsel istismar haberlerinde ciddi bir artış söz konusu. Geçtiğimiz gün bir TV kanalında Manisa'nın Alaşehir ilçesinde kaybolan Irmak bebeği boğarak öldürüldüğünü itiraf eden Himmet A.'nın, bebeğin ön otopsisinde cinsel istismar bulgularına rastlandığı ortaya çıkmıştı. Buna karşılık, yargı organlarının işlevsiz kaldığı bir süreçte yine Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığı'na sunuldu ve tasarı daha çok "çocuk istismarı meselesi üzerinden" gündeme getirilmeye başlandı. Tasarıda, TCK'nin "Çocukların cinsel istismarı" kenar başlıklı 103'ncü maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen birinci ve ikinci fıkrası yeniden düzenleniyor. Buna göre, çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. Cinsel istismarın "sarkıntılık" düzeyinde kalması halinde 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilecek. Ancak daha önce Ensar Vakfı"na yönelik iktidar ve yönetimin tutumu, çocuk istismarı meselesinin bir politik sorun olarak varlığını sürdüreceği yönünde kaygılara neden oluyor. Gündem Çocuk Derneği Çocuk Hakları Aktivisti Esin Koman, artan çocuk istismarı ve bu konudaki ihmalleri değerlendirdi. Çocuk istismarına karşı toplumsal bir duyarlılık olsa da bu duyarlılığın istismarın önüne engel olacak düzeyde olmadığını belirten Koman, yıllardır Türkiye'de, çocuğa yönelik cinsel istismar olaylarının yaşandığını kaydetti. 'Çocuk istismarına ilişkin kesin verilere ulaşılamıyor' Çocuk istismarına ilişkin kesin verilere ulaşılamadığının altını çizen Koman, "Zaten güvenilir veriler olsaydı çözümler üretmek, öncesinde önlem almak ve sonrasında çocuklar için daha iyi koşullar oluşturabilirdik. Çocuklarla ilgili birçok konuda doğru ve tam veriye ulaşamıyoruz bu yüzden durumu görmek, yorumlamak ve adalete eriştirmek oldukça zor oluyor" diye belirtti. 'İktidar elindeki gücü kötüye kullanıyor' Devletin ve toplumun çocuk algısının bugüne kadar değişim göstermediğini ve cinsel istismarın şiddetin bir türü olduğunu vurgulayan Koman, "Şiddet yaygınlaştıkça cinsel istismarın önlenmesi mümkün olmuyor. Her yerden besleniyor ve bir kaos haline geliyor. Sonunda topumu idam cezasını savunur hale getiriyor" dedi. Koman konuyu şöyle örneklendirdi: "Okulda yaşanan bir istismar olayına baktığımızda bir tek yerden değerlendirmek yeterli olmuyor. Çocuk söylüyor, kimse inanmıyor. Ebeveyn devreye giriyor, şiddetle karşılaşıyor. İdare, öğretmen ve diğer çalışanlar susuyor, üstünü örtüyor. Kayıt altına alınmıyor, yok sayılıyor. Böyle olunca adalet sağlanmıyor ve cezasız kalıyor. Yani baş edemediğimiz, dehşet içinde kaldığımız ve kendimizden utandığımız bir şiddet döngüsü tekrar ediyor. Muhafazakârlaşmanın artması da toplumu baskı altına aldığı için ve iktidar bunu bile bile arzuladığı için elinde ki gücü kötüye kullanıyor." 'Çocuk istismarına ses olmalıyız' Toplumun çocuk istismarı noktasında duyarlı olduğunu ancak bunun yeterli düzeyde olmadığını ifade eden Koman, şöyle devam etti: " Herkesin bu haberleri duyduğunda içinde bir ürperti, bir türlü kötülük hissi ve çaresizlik uyanıyordur. Ama burada asıl beklenen duyarlı olmak meselesi; ses çıkartabilmek, hesap sorabilmek, öngörülerde bulunmak, kalıcı ve etkili politikalar üretmek ve talep etmek, işbirliği yapmak, bir arada yaşamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlamak. Çocukları duymak, dinlemek ve anlamak en önemlisi de onlara güvenmek." 'Devletin çocuğa ilişkin politikalar yapması ve uygulaması gerekiyor' Yaşanan çocuk istismarı konusunda yargının caydırıcı ceza vermediği konusunda oluşan kanıya ilişkin ise değerlendirmede bulunan Koman, her konuda olduğu gibi bu konuda da cezasızlığın devam ettiğini belirtti. Cezasızlığın önemli bir etken olduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını söyleyen Koman, "Devletin çocuğa ilişkin politikalar yapması, uygulaması ve uygulatması gerekir. Devlet hesap verebilir olmalı ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Nerde hata yapıldığı ortaya samimiyetle çıkmalıdır" şeklinde konuştu. Koman, iktidarın baskıcı yönelimlerinin de bu tür istismar olaylarında ciddi bir etken olarak ortaya çıktığını aktardı. 'TV programlarını insan hakları açısından göstermek gerekiyor' Koman, bir TV programında 3,5 yaşındaki Irmak bebeğin katilinin suçunu yargı organı karşısında değil, ekran karşısında açıklanmasının ve cansız bedenin bu şekilde bulunmasının ise dehşet bir olay olarak olduğunu dile getirdi. Koman, "Bu programlar ve kişileri sosyolojik, psikolojik, ekonomik, siyasetten ve insan hakları açısından bakıp görmek ve göstermek gerek diye düşünüyorum. Çünkü medya ve medya ürünleri devletin ideolojik aygıtları içindedir ve bunu istediği gibi kullanır. Yine buralarda bir güç gösterisinde bulunuyor. Samimiyetsiz bir şekilde çok doğalmış gibi canlı yayın akışında olayları çözüyormuş gibi gösteriyor. Kabul edilebilir değil maalesef" diye belirtti. 'Algıyı değiştirmek için mücadele etmeliyiz' Çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetin meşru görüldüğü bir süreçte çocuklara yönelik cinsel istismar ile mücadele etmenin yolları hakkında bilgi veren Koman, şunları aktardı: "Devletin bütüncül ve hak temelli bir çocuk politikası oluşturmasını, uygulamasını ve çocuk algısını değiştirmesi için mücadele etmeliyiz. Toplumun çocuk ve kadın algısını değiştirecek söylemler ve eylemeler gerçekleştirmeliyiz. Hak sahiplerini güçlendirmeliyiz." Çocuklara güven duyulması gerektiğini ve birey olarak kabul etmenin önemli olduğunu aktaran Koman, çocukları dinlenme, duyma ve anlamak gerektiğinin de önemli olduğunu kaydetti. (sdt/kk/pu)