Cezaevlerinde işkence rejimi inşa ediliyor 2016-10-23 09:08:11 ANKARA (DİHA) - Hak ihlallerinin dibe vurduğu cezaevlerinde, OHAL uygulamalarıyla birlikte işkence ve kötü muamele rutin bir rejime dönüştürülmeye başlandı. Adalet Bakanı “Cezaevlerinde işkence yok" diyor ama veriler öyle demiyor. Türkiye demokrasisinin içler acısı halini gözler önüne seren ve bir ülkedeki demokratik gelişmenin aynası olan cezaevlerinde yıllardır biriken sorunlar, darbe girişimi sonrasında yaşanan gelişmeler ve hukukun askıya alınmasıyla tavan yaptı. İşkence iddiaları ve hak ihlali şikayetlerinin eksik olmadığı cezaevleri birçok noktada toplama kampına dönüştürüldü. İnsan hakları örgütlerinin çalışma ve raporlarına da yansıyan cezaevindeki işkence, tutsakların gözaltına alınmasıyla başlıyor. Gözaltına alınan insanların darp edilerek, mahkeme süreçlerine kadar bekletilmeleriyle başlayan kötü muamele zinciri, tutsağın cezaevine sokulmasıyla rutin hale geliyor. Cezaevi giriş çıkışlarda “çıplak arama” adı altındaki en ağır insanlık suçu olan cinsel şiddet rutin bir uygulama haline getirilirken, hasta tutsaklar hiçbir haktan yararlandırılmayarak, hastalıklarının daha da ağırlaştırılması politikası güdülüyor. Birçok hasta tutsağın rutin tedavi süreçleri engellenirken, yoğun talepler neticesinde doktora götürülen hastalara yolda işkence yapılırken, çoğu hasta tutsak bu talepten de vazgeçiyor. Yine hastanelere ulaşabilen kanser hastası tutsaklara kimi zaman ya sadece bir antibiyotik veriliyor ya da tutsaklar sağlık çalışanlarının ırkçı-psikolojik saldırılarıyla karşılaşıyor. Tutsak için hayati araçlar yasak! Cezaevleri yönetimlerinin keyfi uygulamaları ile işkenceye tabi tutulan tutsaklar, gece yarıları yapılan baskınlarla koğuşları dağıtılıp, darp ediliyor. Tutsaklar, fiziksel şiddetin yanı sıra en temel hakları olan sosyal aktivite haklarından da yararlandırılmıyor. Sosyal aktivite saatlerinin neredeyse tamamen yasaklandığı tutsaklara kitap, dergi, gazete de verilmeyerek psikolojik-tecrit işkencesi uygulanıyor. Tutsaklar nöbetleşerek uyuyor Kürt siyasetçilere yönelik yoğun tutuklama ile OHAL kapsamında tutuklu sayısının artması, cezaevlerine kapasite aşımına neden olurken, 3 kişilik koğuşlarda ondan fazla tutsağın kaldığı, yine tutsakların nöbetleşe uyumak zorunda kaldıkları ve cezaevlerindeki kalabalıktan dolayı hijyen ve temiz su sorunu ortaya çıktığı gelen hak ihlalleri bilgileri arasında. “Cezaevlerinde işkence yok" diyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın aksine, insan hakları örgütleri, aileler ve avukatlardan gelen bilgilere göre özellikle Kürt Özgürlük Hareketi ile ilişkili tüm tutsaklar devletin Kürtlerle olan savaşında ciddi hak ihlallerine maruz kalıyor. Devletin ağır işkence koşullarına maruz kalan tutsaklar kimi zaman isyan ederken, en son Şırnak T Tipi Cezaevi'nde çıkan isyanda iki çocuk mahkum yanarak can verdi. Cezaevlerindeki sayısız hak ihlali ve işkencenin bir kısmı şöyle: "*Muş'un Varto ilçesinde 16 Ağustos 2015 tarihinde "sokağa çıkma yasağının" ardından mahallelere yönelik bombalamada ağır yaralanan ve yakalandıktan sonra Muş'tan Şakran'a sürgün edilen Abdullah Gür'ün tedavisi yapılmıyor. Vücudundaki kurşun yaraları ve vücudunun büyük bir bölümünün yanmasından dolayı yürümekte ve konuşmakta zorluk çeken Gür, tedavi olmak için cezaevi yönetimine başvurdu ancak tedavi edilmek yerine ağrı kesici verilerek tekrar hücresine gönderildi. * İskenderun Cezaevi'nden İzmir Kırıklar F Tipi Cezaevi'ne sürgün edilen Serhat Aras, Murat Aydın ve Riyad Ahmet, siyasi tutsakların bulunduğu koğuşlara verilmek yerine her biri adlilerin bulunduğu bölümlerdeki tekli hücrelere konuldu. * 27 Kasım 2015 tarihinde Gever’de (Yüksekova) zırhlı araçtan açılan ateşle ağır yaralanan ve ardından "örgüt üyeliği" iddiası ile tutuklanan Colemêrg (Hakkâri) İl Genel Meclis üyesi Sibel Çapraz İzmir Menemen R Tipi Cezaevinden İstanbul Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'ne sevk edildi. Tedavisi yapılmayan Çapraz, devlet işkencesini protesto etmek için açlık grevine girmişti. Çapraz'ın sağlık durumu ciddiyetini koruyor. * Menemen R Tipi Cezaevi'nde hücrede tutulan her iki eli olmayan ve ağır KOAH hastası tutsak Ergin Aktaş için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yapılan başvuru reddedildi. Aktaş'a ilişkin 4 Ağustos günü tedbir talepli yapılan başvuruya AYM, bugüne kadar Aktaş'ın serbest bırakılması yönünde tedbir kararı vermediği gibi başvuruyu da reddetti. AYM üstelik içtüzüğün 71. Maddesi gereği usulen uyması gereken kuralları da ihlal ederek; başvuruyu Adalet Bakanlığı'na sundu. Adalet Bakanlığı'nın görüşünü aldıktan sonra başvurucu avukat Gülizar Tuncer'e görüş iletip gerekli cevap vermelerini ve ek bilgi-belge sunmalarını engelleyerek bu kararı verdi. * Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Antep L Tipi Cezaevi’ne sürgün gönderilen Ferhat Alkay burada beş gün boyunca tek kişilik hücrede bekletilmesinin yanı sıra yemek ve su verilmeyerek gardiyanlar tarafından işkence edildi. Alkay'ın sağ ayak bileğindeki platinli bölgeye gardiyanlar on gün boyunca coplarla vurarak işkence yaptı. * Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nden Antep L Tipi'ne nakli sırasında tutsak Yusuf Karaaslan, çırılçıplak soyularak işkence edildi. Çırılçıplak soyunmaya kaşı çıkınca da Karaaslan, hücre cezasına çarptırıldı. Karaaslan'ın ayrıca birçok Türkiye ve Kürdistan'daki cezaevlerinde olduğu gibi yine radyo ve televizyon verilmediği gibi açık görüşlerde annesinin yanında oturulmasına izin verilmediği kayıtlara geçen hak ihlali oldu. * Nisêbîn'deki (Nusaybin) özyönetim savaşında esir alınan ve sol gözünde şarapnel parçası ile yaralanan Osman Bozkurt güya tedavisi için Mêrdîn'den (Mardin) Adana'ya gönderilirken, ağır yarasına rağmen çıkarıldığı revirde sadece ağrı kesici verilerek apar topar cezaevine geri gönderildi. Bozkurt'un tedavisinin yapılmaması ve sürekli fiziksel işkence görmesi nedeniyle Bozkurt'un diğer gözünde de hasar oluştu. * Nisêbîn savaşında kobradan açılan ateş sonucu bacağından ağır yaralanan Ünal Gümüş revire çıkarıldığı halde tedavi edilmeden cezaevine geri gönderildi. Ağır enfeksiyon kapan Gümüş'ün cezaevindeki sağlık sorunları derinleşirken, Gümüş'ün bacağının kesilmesi tehlikesi var.” (sa/kk/rp)