İnsan doğası barışı mümkün kılmaz mı? 2016-10-15 11:50:22 MERSİN (DİHA) - TODAP ve Akdeniz Belediyesi'nin düzenlediği 5. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nda, "İnsan Doğası Barışı Mümkün Kılmaz mı?", "Ortaöğretim Ders Kitaplarında Militarizm ve Barış" konuları ele alındı. Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP) ve Akdeniz Belediyesi tarafından gerçekleştirilen 5. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu, Akdeniz Belediyesi Konferans Salonu'nda 2. gününde "İnsan Doğası Barışı Mümkün Kılmaz mı?" , "Ortaöğretim Ders Kitaplarında Militarizm ve Barış" ve "Kültürel Emperyalizm Bağlamında Savaşın Psikopatalojikleştirilmesi ve Eleştirisi" konularıyla devam etti. 'Doğru sorularla hayatımızı kurgularız' Psikolog Tuğçe Gündüz başkanlığında başlayan oturumda ilk sözü alan Psikolog Aslı Aydemir, "İnsan Doğası Barışı Mümkün Kılmaz mı?" başlığında sunum yaptı. Doktora tezinde yaptığı bir çalışmadan söz eden Aydemir, bu çalışmada 39 kişilik bir katılımcı ekibiyle, çeşitli sorular üzerinden yaptığını ifade etti. Çalışmada özellikle "Barışı mümkün kılmayan nedir, barışın engelleri nelerdir?" gibi sorular yönelterek yaptığını dile getiren Aydemir, 39 kişilik katılımcıdan sadece bir kişinin insan doğasında sevgi ve barış olduğu vurgusunda bulunduğunu diğer 38 kişinin ise bencil, kindar, rekabetçi, aç gözlü olduğundan bahsettiğini, barışın mümkün olmadığını ifade ettiğini belirtti. İnsanlar arasında çatışmalarda üstün olana biatın öne çıktığına dikkat çeken Aydemir, insanların kendi özlerinden çok öğretilen özlerle soruları cevaplandırdığını belirterek, "İnsanlar arasında barış, birbirini sevme duygusu vardır. İnsanlık tarihini doğru okumak ve doğru sorularla hayatımızı kurgulamamız gerekiyor. Neden sevgi ve dayanışma üzerinden hayatımızı kurmuyoruz?" diyerek konuşmasını sonlandırdı. 'Ulus devlet teknolojidir' "Ortaöğretim Ders Kitaplarında Militarizm ve Barış" konusuyla devam eden Psikolog Çağatay Toker ise, ulus devlet anlayışının her şeyden önce bir teknoloji olduğunu ifade etti. Özellikle gücü devlete merkezileştiren kurumlar aracılığıyla özneye yani bireye yeni bir zihin yapısı oluşturmaya ve biçimlendirmeye çalıştığını aktaran Toker, ulus devletlerde kurumlar aracılığıyla bireylerin nasıl zihinsel ve biçimsel şekilde şekilleneceğinin belirlendiğini dile getirdi. Yemek yeme kültüründen temizlik kültürüne kadar her şeyin bir amaca hizmet ettiğini ve bireylerin aslında farkında olmadan bu amaca doğru ilerlediğine dikkat çeken Toker, "Ulus devlet anlayışı bireyleri homojen ve hijyenikleştirilmeye çalışılır (faşizan bir uygulama), dışarının heterojen (ötekiler) ve tehlikeli olduğunu aktarır" dedi. Ortaöğretimde özellikle tarih derslerinin militarizm dolu olduğuna dikkat çeken Toker, "Bizler biçimsel, bedensel ve zihinsel olarak şekillendirilmeye çalışılırız. Hepimiz ilkokulda 'Andımız' okumuş, özelikle Kürt çocukları bunu okurken aynı zamanda hem saklanmış hem de anlamını değiştirmek için bir direniş sergilemişizdir. Bunlar hem bedensel olarak hem de zihinsel olarak bizlerde bir hafıza oluşturur" diye konuştu. 'Umut ve barış için savaş alanlarında olmalıyız' Ardından söz alan son panelist Psikolog Özge Kanlı da, "Kültürel Emperyalizm Bağlamında Savaşın Psikopatalojikleştirilmesi ve Eleştirisi" konusu kapsamında savaşların neoliberalizm tarafından ortaya çıktığını ifade etti. Bunun Ortadoğu ve Kürdistan'da uygulamalarında kültürel sorunlara neden olduğunu vurgulayan Kanlı, "Savaş alanında bulunmamız gerekiyor. Orada yaşayan insanları gözlemlemek gerekiyor. Ne yapılabilir, nasıl orada olabiliriz?" diye konuştu. Kanlı, "Orta sınıf olarak bizler konfor alanlarımızdan çıkmadığımız müddetçe bir şeyler değişmeyecek. Umut barış yeşertmek istiyorsak orada olmamız gerekiyor" diyerek konuşmasını sonlandırdı. Soru cevap bölümü ile sona eren panel, öğleden sonra " Eleştirel Psikolojinin 'Bastırılanı' olarak Psikoterapi" konusu ile devam edecek. (ba/st/rp)