Bağdu karanfillerle anıldı: Faili meçhul olmasın! 2016-10-14 18:32:13 ADANA (DİHA) - Adana'da Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetelerini dağıtırken uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Kadri Bağdu mezarı başında karanfillerle anıldı. Bağdu'nun ailesi ve arkadaşları, cinayetin "faili meçhul" olmaması için uyararak, soruşturmanın yeniden yapılmasını istedi. Adana'da 14 Ekim 2014'te Özgür Gündem ve Azadiya Welat Gazetesi dağıtırken uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Kadri Bağdu, katledilişinin ikinci yılında Seyhan ilçesinde bulunan Oba Mezarlığı'ndaki mezarı başında anıldı. Anmaya, Bağdu'nun ailesi, çalışma arkadaşları, özgür basın çalışanları, HDP, HDK, MEYA-DER, MKM, Barış Anneleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Bağdu'nun mezarı başına Özgür Gündem ve Azadiya Welat Gazetesi ile birlikte karanfiller bırakıldı. Anmaya katılan yurttaşlar ellerinde Azadiya Welat ve Özgür Gündem Gazetesi taşıyarak, sık sık "Şehîd namirin", "Özgür basın susturulamaz" sloganları attı. 'Katliamlara rağmen Kürt halkı yılmayacak' Saygı duruşuyla başlayan anmada ilk sözü MEYA-DER Adana Temsilcisi Murat Turgay aldı. Kürt halkının yıllardan beri katliamlardan geçirildiğini dile getiren Turgay, "Bu katliamlara rağmen Kürt halkı yılmayacak. Dün nasıl mücadele ettiyse bu günde mücadele edecektir" dedi. Özgür basına yönelik baskıların arttığını dile getiren Turgay, özgür basın üzerindeki baskıların bir an önce sonlandırılmasını istedi. '5 kurşunla katledildi' Ardından söz alan Bağdu'nun çalışma arkadaşı Fahrettin Kılıç, "2 yıl önce bugün Azadiya Welat Gazetesi çalışanı arkadaşımız Kadri Bağdu gazete dağıtımı yaptığı sırada Şakirpaşa Semti'ne bağlı Ova Mahallesi'nde motosikletli kişi ya da kişilerce uğradığı silahlı saldırı sonucu katledildi. Ön otopsi raporunda da belirtildiği gibi 5 kurşun mermisi ile katledilen arkadaşımız için 'sözde' inceleme yapan Adana Emniyeti, Bağdu'nun katledilmesine dair en ufak bir bulguya rastlanılmadığı belirtilirken, dosya 'Terör' savcılığı yerine cinayet büro tarafından normal bir cinayet vakası gibi araştırıldı" dedi. 'Tüm mahalle gördü 52 kamera görmedi' Emniyet'in hazırladığı fezlekede, tüm mahallenin gördüğü kasklı motosikletli şahsın incelenen 52 güvenlik kamerasından birinde dahi faili görmediğini belirtmesinin bu dosyanın da "faili meçhul" bırakılacağının göstergesi olduğunu ifade eden Kılıç, şöyle devam etti: "Keza öyle de yaptılar. Ardından 6-8 Ekim Kobanê serhıldanında katledilen Yusuf Güldiren cinayetine ilişkin polisin bilgi aldığı Talip Güler isimli şahsın Bağdu hakkında ihbarda bulunduğu bir tutanak ile görüldü. Bağdu'nun faillerini gösteren tutanağın ise fezlekeye eklenmediği ortaya çıktı. Cinayetin emniyetin bilgisi dahilinde işlendiğine dair emarelerin bir bir ortaya çıkmaya başlaması ile birlikte 30 Haziran 2015 tarihinde failleri ortaya çıkarması gereken savcılık dosya hakkında gizlilik kararı vererek, dosyayı kamuoyundan gizleme çabasına girdi." Bağdu katliamının "faili meçhul"e bırakılması yolundaki en önemli adımın böylece atılmış olduğunu ifade eden Kılıç, bunun akabinde Bağdu'nun avukatları ile Bağdu dosyasındaki eksiklikleri yazan gazetelere soruşturmalar açıldığını dile getirdi. Bağdu emniyet gözetiminde mi katledildi? "Adana'da 6-8 Ekim Kobanê Serhıldanı sırasında katledilen Yusuf Güldiren isimli yurttaşın öldürülmesi ile ilgili dosyada da ortaya çıkan Talip Güler, Ercan Güler, enişteleri Servet Koç ve Cumali T. artık dosyanın bir numaralı failleri konumuna düşerken, emniyet söz konusu kişilerin Suriye'nin Rakka kentine gittiklerini iddia etti" diyen Kılıç, Bağdu'nun katledilmesinin üzerinden 10 ay geçmesinin ardından emniyetin "Suriye'ye kaçtılar" dediği isimlerden Ercan Güler ile birlikte 10 kişinin Adana'da yapılan bir operasyonda "DAİŞ üyesi" oldukları gerekçesiyle yakalanarak tutuklandığını kaydetti. Dosyada ilerleyen süreçte ise söz konusu kişilerin Bağdu öldürülmeden 2 hafta önce yani 30 Eylül 2014'te emniyet tarafından teknik ve fiziki takibe alındıklarının ortaya çıktığına dikkat çeken Kılıç, "Ortaya çıkan bilgiler Bağdu'nun emniyet gözetiminde öldürüldüğüne dönük şüpheleri daha da güçlendirdi. Ancak tüm bulgulara rağmen Ercan Güler ve beraberindekiler hakkında hazırlanan iddianamede Ercan Güler'in kardeşlerinden Taner Güler'in itiraflarına rağmen Bağdu ve Güldiren'in katledilmesine yer verilmedi" diye konuştu. 'Yeniden soruşturulsun' Dosyaya getirilen gizlilik kararının 7 Ocak 2016 tarihinde ancak kaldırılabildiğini belirten Kılıç, "Ancak gizlilik kararının kaldırılmasının ardından 12 Ocak 2016'da ise, dosya hakkında 'daimi arama' kararı verilerek Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dosyanın 'faili meçhul' bırakıldığını öğrendik. Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gönderilen dosyanın bir an önce ortaya çıkan bu bilgiler ışığında yeniden soruşturulması öncelikli talebimizdir" dedi. Bağdu'nun katledilmesi basit bir cinayet olayı olmadığına dikkat çeken Kılıç, "1990'lı yıllarda özgür basınla başlayan Hizbulkontra ve JİTEM cinayetlerinin, 2014 yılında DAİŞ eliyle yeniden başlatıldığının en acı örneği arkadaşımız Bağdu'nun katledilmesi olmuştur. Arkadaşımızın katledilmesinin ardından da özgür basına dönük vahşi saldırılar devam etmiş onlarca arkadaşımız işkence ve tutuklamalara maruz kalmıştır" ifadelerinde bulundu. 1990'lı yıllardan özgür basın geleneğine yönelik katliamlarla başlayan saldırıların günümüzde hem katliamlarla hem de gazete, televizyon ve radyoların kapılarının mühürlenmesi ve yayınlarının durdurulması ile devam ettiğini ifade etti. 'Gerçekleri halka ulaştırmaya devam edeceğiz' Bağdu'nun failleri tüm çıplaklığı ile ortada olduğunu kaydeden Kılıç, Bağdu'nun failleri ve katliamda parmağı bulunan emniyet mensuplarının açığa çıkarılarak, bu karanlık dönemin aydınlatılmasının önündeki engellerin ortadan kaldırılmasını talep etti. "Uyarıyoruz! Failler açığa çıkarılmadığı sürece karanlık günler daha da zifiri bir hal alacaktır" diyen Kılıç, "Özgür basın asla susmayacak ve Apê Musa'nın generalleri gerçekleri halka ulaştırmaya bir şekilde devam edecektir" diyerek konuşmasını sonlandırdı. Bağdu'nun eşi: Failler bulunsun! Bağdu'nun eşi Şemsa Bağdu da söz alarak, bugünün kendileri için kara bir gün olduğunu belirterek, "Bugünün aydınlığa çıkması için Bağdu'nun faillerinin bulunarak, cezalandırılması gerekir" dedi. Bağdu, özgür basına yönelik saldırıların ve baskılarında bir an önce kaldırılmasını talep etti. Anma, "Şehîd Namirin" sloganıyla son buldu. (hk/ba/rp)