Akademisyenler: Mücadeleyi büyütmeliyiz 2016-10-01 16:54:57 AMED (DİHA) - Amed’te düzenlenen "Sağlık, bilim ve barış" konulu panele katlan akademisyenler, saldırılara karşı mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Amed (Diyarbakır) Emek ve Demokrasi Platformu ve Amed Tabip Odası öncülüğünde, Cegerxwîn Kültür Merkezi’nde “Sağlık, bilim ve barış” konulu panel düzenledi. Barış için akademisyenler, Kocaeli Dayanışma Akademisi üyeleri, Amed Tabip Odası, SES Amed Şubesi ve birçok sağlık emekçisi panele katıldı. Amed Tabip Odası Başkanı Yakup Altaş, 7 Haziran seçimleri ardından ülkede ağır bir tablonun ortaya çıktığını ifade ederek, 15 Temmuz darbe girişimi ardından girilen sürece dikkat çekti. Darbe girişimi ardından devletin demokrasi güçlerine yöneldiğini işaret eden Altaş, “DBP’li belediyelerine yönelik kayyımlar devam ediyor. Kamu emekçileri görevden alınıyor. Bu sürecin devam edeceği beklentisi var. KHK ile bölgemizde yayın yapan 12 televizyon kapatıldı. Her gün yeni bir faşizm uygulaması ile karşılaşıyoruz. Dumanı çok olan ateş sönmeye yakın ateştir” dedi. Akademisyenlerin barış bildirisi ardından hükümete yakın televizyonlar tarafından hedef gösterildiklerini söyleyen Altaş, “Yılmadık. Bilimi maaş için yapmıyoruz, toplum için yapıyoruz. Bilim ve barış arasında nasıl bir köprü oluşturacağız. Bunu tartışacağız” diye konuştu. ‘Hükümet tek başlılığı 7 Haziran’da kaybetti’ Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesi Prof Dr. Onur Hamzaoğlu ise, Kolombia’da barış antlaşmasına dikkat çekerek, “Ülkemizde uzun bir ateşkes dönemi yaşandı. Ülkenin dört bir yanında bir heyecan oluşmuştu. Maalesef çok kısa bir açıklama ile sonlandırıldı. Hükümet tek başınalığı 7 Haziran’da kaybetti. Ateşkes savaşa dönüştü. Hep birlikte katliamlara tanık olduk ve bu katliamlar kentlerde yaygınlaştı. Gözümüzün önünde insanlar öldürüldü ve insanların cansız bedenlerine baka kaldık. Onlarca bebek evinde doğmak zorunda kaldı. İnsanlar hastanelere gidemedi. Süreci bilinmeyen sokağa çıkma yasakları işkencenin bir başka adı oldu. Bu süreçler kanlı bir biçimde geçti” şeklinde konuştu. ‘Tarih bize hep birlikte kazanacağımızı gösteriyor’ Dünya ülkelerinin tarih boyunca imza attıkları barış antlaşmaları ve barış bildirilerini sıralayarak devam eden Hamzaoğlu, “Korku duvarının yükseltilmesi ile üzerimize saldırdılar. Bu durum barış için akademisyenlerin sayısını çoğalttı. İfade özgürlüğü hakkımızı kullanmak üzere bizlere destek oldular. Biz tarafız, mağdur değiliz. Biz barıştan yana tarafız, emekten yana tarafız. Karşımızda da bütün bunları ret eden devlet var. Tarih bize hep birlikte kazanacağımızı gösteriyor. Benim barış bildirisini imzalamak dışında hiçbir şansım yoktu. Ben zorunlu olarak imzaladım. Sihirbaz ile demokrasiye ulaşamayız” dedi. ‘Engellendim, yılmadım’ Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesi Prof Dr. Zelal Ekinci de , “1966 Ankara’da komşu çocukları arasında öteki olmak” ve “1992 Savaş yükselirken Barış’ın doğumu” şeklinde kendini tanıttığı sunum ile başladığı konuşmasında, savaşın yükselmesiyle oğlunun adını barış koyduğunu ve topluma katkıda bulunmak için mücadele ettiğini dile getirdi. Ekinci, akademi dünyasında engellenen ve hırpalanan ancak bunların karşısında yılmadığını ifade etti. ‘Faşizme karşı mücadele için HDP’ye destek olmalıyız’ Türkiye’de yükselen faşizmin karşısında en örgütlü gücün HDP olduğunu vurgulayan Ekinci, “HDP ötekileştirildi ve marjinalize oldu. HDP’ye oy verenlerin çoğu uzaklaştırıldı. HDP çoğunlukçu, eşitlikçi ve özgürlükçü mücadele ediyor. HDP’ye bu süreçte destek olmamız gerekiyor. Faşizme karşı mücadele etmek için örgütlü bir gücün etrafında bir araya gelmeliyiz.” ‘Barış bildirisi insanlık dışı uygulamalara karşı manifestodur’ Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesi Özlem Özkan, “Barış için imzadan, barış için eyleme” konulu sunumuyla başladığı konuşmasında, “Kürt gençleri siyasi iktidarların bize sıklıkla söylediği ‘Kürt sorunu terör sorunudur’ tezini kırdı. Ülkemizde 89 üniversiteden 1128, ülke dışından 356 akademisyen barış için bildiri imzaladı. Bu bildiri insanlık dışı bütün uygulamalara karşı bir manifestodur. Erdoğan reaksiyon göstermeseydi, bu muazzam etki ortaya çıkmayacaktı. Erdoğan tahmin ettiğimiz açıklamaları yaptı. Bu da AKP’nin Kürt sorununa bakışının arka planını oluşturuyordu” diyerek akademisyenlerin bildirisinin düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilmediğini ve akademisyenlerin ‘terörist’ olarak ilan edildiklerini söyledi. Kocaeli Dayanışma Akademisi üyesi Ümit Biçen, “Özgürlük yoksa sorumluluk taşıyamazsınız” diyerek, sorumluluk alarak özgürlük için barış bildirilerine imza attıklarını ifade etti. ‘Hakikat ile özgürlüğe yürüyeceğiz’ Özgürlüğe hakikat ile yürüyeceklerinin altını çizen Biçen, “Bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Kendi anayasamız doğrultusunda yürüyeceğiz. Farklı çevrelere umudun dayanışmanın ve birlikteliğin ayakta duracağını hissettireceğiz” şeklinde konuştu. Yapılan konuşmalar ardından panel, soru cevap ile yürütülen tartışmalar ardından sona erdi. (ekip/ao/mö)