Kürt karşıtı ittifakı geliştirme arayışı 2016-08-13 11:50:18 ANKARA (DİHA) - AKP hükümeti darbe sonrasında içeride CHP, İşçi Partisi, Ergenekon uzantıları ve MHP'yle, dışarıda ise uluslararası güçlerle Kürt karşıtı ittifakı derinleştirmeye çalışıyor. Erdoğan'ın Rusya gezisi sonrasında Türkiye'ye davet edilen İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif üzerinden İran'la da Rojava'daki oluşumun tasfiye edilmesi görüşmeleri yürütülüyor. AKP hükümetinin yıllardır içeride ve dışarıda yürüttüğü Kürt karşıtı politika, darbe girişimi sonrasında hız kazandı. Mücadele tarihi boyunca darbelere karşı en net duruşu sergileyen, 12 Eylül darbe rejimini cezaevlerinde başlatılan direniş ve ölüm orucu eylemleri ile yenilgiye uğratan Kürt hareketi, 15 Temmuz darbe girişimi gerekçe gösterilerek yeniden hedefe konulmaya başlandı. Her kritik dönemde Kürtlerin "dönemin değişen iç düşmanlarıyla" ilişkilendirme alışkanlığından vazgeçmeyen AKP ve Erdoğan, Kürtleri yıllar yılı Ergenekoncular, Kemalistler, Ermenilerle işbirliği suçlayan AKP, bu kez Ergenekoncular, Kemalistler, MHP ile biraraya gelerek Kürtleri, bir dönem Kürtlere saldırı planlarını ortak hazırladıkları Cemaatle ilişkilendiremeye çalışıyor. Kürt karşıtı ittifak Anayasa çalışmasıyla somutlaştı Bunun üzerinden de Kürtleri hedefe koyan AKP, ilan ettiği OHAL, çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnamelerle de en fazla Kürtlere yönelmeye başladı. Darbe gecesi darbeciler bir iki AKP binasını basarken, AKP hükümeti darbe sonrasında Türkiye'nin 3'üncü büyük partisi olan HDP'nin İstanbul il binasını bastı. Kürtlere yönelik şehirlerde de operasyonlar yeniden yoğunlaştırıldı. Ayrıca darbeye zemin sunan bütün politikalarda ortak imzaları olan MHP ve CHP ile biraraya gelen AKP, Kürt karşıtı ittifakı somutlaştırdı. Bu ittifak dün Meclis'te HDP'siz Anayasa Komisyonu'nu toplayarak, inkarın resmileştirildiği 1924 Anayasası'nı güncelleme kararı aldı. Cenevre'de Kürtler engellenmişti İçeride bu ittifakı sağlamlaştıran ve saldırılarını yoğunlaştıran AKP, dışarıda da yıllardır sürdürdüğü ancak özellikle Rojava'ya karşı istediği sonucu alamadığı Kürt karşıtı ittifakı yeniden canlandırmaya çalışıyor. Daha önce ABD ve AB ile ilişkilerinde "Ya PYD ya biz" restini çeken ve DAİŞ'e karşı sahada en etkin mücadeleyi yürüten YPG ile DAİŞ'i eşitlemeye çalışan Erdoğan'ın bu tutumu her defasında, "YPG bizim için sahada DAİŞ ile mücadele eden bir örgüttür" karşılığını aldı. Ancak bu konuda istediği sonucu alamasa da, Erdoğan ve AKP, Kürtlerin Suriye krizinin çözümü için yapılan Cenevre buluşmalarına katılmalarını engelledi. Bu konuda BM Özel Temsilcisi Mistura, Kürtlerin o masada yer alacağını açıklamasına rağmen bu söz yerine getirilmedi. Rusya ve kısmen ABD, Kürtlerin mutlaka çözüm masasında yer almasını yer yer dile getirdi. 'Katil Esed'ten kardeş Esad' pozisyonuna dönüş 24 Kasım'da Türkiye'nin Suriye iç savaşının bir parçası olma arayışı nedeniyle Rus uçağını düşürmesinin ardından iki ülke arasında başlayan kriz ve aradan geçen 9 ay ardından Erdoğan Rusya'ya giderek Putin ile görüştü. Erdoğan, görüşmede daha önce dile getirdiği "Mutlaka Esad rejimi gitmeli, Esad ile asla çözüm mümkün değil" yaklaşımından geri adım attı. Hatta daha önce Riyad'da Suriye rejimi ile Türkiye arasında yapıldığı belirtilen görüşmede, Erdoğan'ın Suriye ile yeniden "Katil Esed" pozisyonundan, "Kardeş Esad" pozisyonuna dönmeye yönelik işaretler verilmişti. Rusya'nın da, "Suriye rejimi görüşmelerde yer alsın, Esad ile ilgili politikanızı değiştirin" talepleri üzerine Rusya'nın bu taleplerine yaklaşan Türkiye, buna karşılık Rusya'dan Kürtlere karşı tavır almasını şart koştu. Bu konuda iki ülke arasında tam bir mutabakat sağlanmazken, Türkiye TSK, MİT ve bürokrasiden birer temsilcinin yer alacağı bir heyeti önümüzdeki günlerde tam da bu konuyu konuşmak üzere Rusya'ya gönderecek. Esad'a karşılık Rojava'nın tasfiyesini istiyor Bu ittifakın bir devamı olarak İran ile de temaslar kurulmaya başladı. Zaten Kürt sorunu konusunda Türkiye'nin tarihi müttefiki konumunda bulunan İran ile de Türkiye Suriye rejimine karşı pozisyonunu değiştirmeye karşılık Kürt karşıtı ittifakı yeniden güncellemeyi önerdi. Türkiye'ye gelip, kendi mevkidaşı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşen İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in ziyaretine yüklenen en büyük anlam da, "Suriye'nin çözümünün" Rojava'daki yapılanmanın tasfiyesi ile mümkün olacağı tezi oldu. Türkiye bunu "Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak" şeklinde formüle ederken, zaten Suriye'nin bütünlüğü içinde Demokratik Suriye Konfederasyonu, Kuzey Suriye Federasyonu formüllerini öneren Kürtlerin, DAİŞ'en farklı olmadığı tezi ileri sürülmeye çalışılıyor. İran, Türkiye'nin teklifine yakın dururken, İran ile Suriye konusunda ittifak halinde olan Rusya'nın bu teklife nasıl yaklaşacağı ise merak ediliyor. Ancak Rusya'nın daha önce yaptığı açıklamalarda, Kürtlerin Ortadoğu'daki dengeler içerisindeki yerinin önemine işaret edilmesi, Rusya'nın Kürtlerin rolünü gördüğü ve kabul ettiği şeklinde değerlendirilmişti. Yine bu talebinden vazgeçmeyen Türkiye, "Rojava'daki yapılanmayı tasfiye edin bende sizin belirlediğiniz noktaya geleyim" dayatmasını sürdürüyor. Özellikle AKP'nin bu arayışlarını Minbic'in özgürleştirilmesinden sonra yoğunlaştırması ise dikkat çekiyor. Minbic'in özgürleştirilmesinin hemen ardından da AKP medyasının, "YPG ve PYD ne zaman Minbic'ten çekiliyor" haberlerini geçmesi dikkat çekiyor. (kk/rp)