DBP'li belediyeler bu yüzden hedef alınıyor 2016-06-29 09:12:46 ANKARA (DİHA) - DBP'li belediyelerin çok dillilik ve eşbaşkanlık modelleriyle geliştirdiği alternatif belediyecilik bu kez "kayyum atama" adı altında el koyma ve tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Geçmişten bugüne her dönemde başarı çıtasını yükselten ve kimi uygulamalarda dünyada ilkleri gerçekleştiren bu belediyecilik anlayışı, her dönemde iktidarın hedefi olurken, faili meçhullerle başlayan saldırılar siyasi soykırım operasyonlarıyla sürdü ve gelinen aşamada saldırıların zirvesi olan "el koyma" tehdidi altında. AKP hükümetinin yasal düzenleme yaparak DBP'li belediyelere "kayyum atama" hazırlığı gündemdeki yerini koruyor. Aylardır onlarca müfettişin inceleme yaptığı belediyelerle ilgili olarak "örgüte finans sağladığı" iddia edilse de bu yönlü tek bir belge ya da kanıt ortaya çıkartılmadı. Bu iddia ile belediyelere el koyma hazırlığı yapılırken, DBP'li belediyelerin yıllardır yerel iktidar olduğu kentlerde hayata geçirdikleri projeler ve geliştirdikleri belediyecilik anlayışının alternatif belediyeciliği geliştirmesi bu el koyma girişiminin de temel nedeni. Çok dilli belediyecilik "Tekçilik" üzerine kurulan belediyecilik anlayışı Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) geleneğinin geliştirdiği çok renklilikle de aşıldı. İlk iş olarak "çok dilli belediyeciliği" önünü koyan bu gelenek, birçok dilin hem günlük yaşamda kullanılmasını hem de halkın kendi anadilinde hizmet almasını sağladı. Sûr Belediyesi tarafından hayata geçirilen ve sonrasında bir bütün DBP geleneğindeki belediyelerin uygulamaya koyduğu bu model ile başta Kürtçe olmak üzere Arapça, Ermenice ve Süryanice gibi dillerde belediyecilik hizmetleri sunuldu. Ancak hayata geçirilen bu model sonradan yargıya taşındı ve başta Sûr Belediyesi olmak üzere çok dilli belediyeciliği hayata geçirenler hakkında davalar açıldı. Dünyada bir ilk gerçekleştirildi Mart 2014'teki yerel seçimlerde Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) belediyeleri belediyecilik alanında da radikal bir dönüşümün önünü açtı. Siyasi partide genel başkanlık ve sonrasında il ve ilçelerde getirilen eş başkanlık modelinin bu kez belediyelerde hayata geçirilmesi kararlaştırıldı. Bu kapsamda 30 Mart'ta il, ilçe ve belde düzeyinde 144 seçim bölgesinde eş başkanlık modeliyle seçimlere girildi. Dünyada da bir ilk olarak bu model eşit temsiliyetinin önünü açtığı gibi karar mekanizmalarında da yetkinin tek bir kişi de toplanmasının önünü aldı. Halk yönetimde karar verici statüsünde Yine bu gelenekteki belediyelerin karar alma aşamasında halka başvurması, meclis modelleriyle halkın yönetimlerde dolaylı olarak yer alması da DBP geleneğinin hayata geçirdiği alternatif uygulamalardan biri oldu. Bu kapsamda mahalle mahalle, köy köy örgütlenen meclisler, belediye ile ortaklaşarak halkın taleplerinin doğrudan belediye ulaşması ve çözüm geliştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Hep hedefteydiler Bu modellerin yanı sıra sosyal, ekolojik ve külterel anlamda geliştirilen projelerle de bu gelenek devamlı devletin hedefinde oldu. Kimi zaman faili meçhullerle, kimi zaman siyasi soykırım operasyonlarıyla tasfiye edilmek istenen bu gelenek her yerel seçim döneminde başarı çıtasını daha da yükseltti. 28 gün süren belediye başkanlığı Kürt özgürlük mücadelesinin siyasallaşmasıyla birlikte yerel yönetimlerde de başarılar elde edilmeye başlandı. Ancak bu başarılar, bugün olduğu gibi o dönemde de devletin doğrudan hedefi oldu. 1977'de Hilvan'da halkın bu çizgide iktidara gelmesinin ardından 1979'daki seçimlerde Êlih'te (Batman) bağımsız aday olarak Edip Solmaz isimli bir gençle seçimlere gidildi. 27 yaşında belediye başkanı seçilen Solmaz'ın bu görevi faili meçhul bir şekilde katledilmesinden dolayı sadece 28 gün sürdü. KCK operasyonları doğrudan yerel yönetimleri hedef aldı Yerel yönetimlere dönük her dönem geliştirilen baskıların en doruğu ise "KCK" adı altında gerçekleşen siyasi soykırım operasyonlarında yaşandı. 29 Mart yerel seçimlerinde 3 milyona yakın oy alan DTP, 1'i büyükşehir belediyesi olmak üzere 96 belediyede iktidara geldi. Ancak bu başarının hemen ardından da geliştirilen siyasi soykırım operasyonlarıyla 19 Nisan'dan itibaren doğrudan belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu binlerce kişi tutuklandı. Operasyonlar kapsamında Êlih, Şirnex, Îdir (Iğdır), Pirsûs (Suruç), Weranşar (Viranşehir), Cizîr (Cizre), Hezex (İdil), Sırtköy, Gundikêmele (Balveren), Pazarcik (Dağpınar), Patnos, Derîk, Peyas (Kayapınar), Kanîreş (Karlıova), Sêrt (Siirt), Sûr, Çinar ve Qoser (Kızıltepe) başta olmak üzere 31 belediye başkanı bu operasyonlarda tutuklandı. Dün olduğu bugünde belediyecilik yargılanıyor Yerel yönetimlerde ilk günden bu yana hep hedef tahtasına oturtulan bu belediyecilik anlayışı bugünde AKP ve sarayın doğrudan hedefinde. HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla demokratik siyasete dönük geliştirilen "darbe" yerel yönetimlerin de hedef alınmasıyla tamamlanmış olacak. (hd/kk/rp)