'Bu iktidarı yargılayacak bir tercih yapalım' 2015-10-30 11:49:20 ANKARA (DİHA) - Türkiye tarihinin en kritik seçimleri için sandık başına gitmeye saatler kala, yakın tarihin katliamları ve mağduriyetlerinin görüldüğü davalarda "mağdurların vekilliğini" üstlenen avukatlar, Türkiye toplumunu, mağduriyet yaratan bu iktidara ders vermeye çağırdı. Soma, Reyhanlı, Suruç, Ankara katliamları, DEP davası gibi tarihi davalara giren ve devletin zulmüne karşı mazlumları savunmuş olan avukatlar, HDP'nin yanında yer alınması çağrısı yaptı. AKP iktidarı döneminde Roboski, Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç ve Ankara'da yaşanan katliamların şimdiye kadar sorumluları açığa çıkarılmadığı gibi, birçok benzer olayda katliamcıları aklayan bir adalet sistemi yaratıldı. Yargının AKP iktidarı ile birlikte siyasallaştırdığı, katliamların bu yöntemle meşrulaştırıldığı bir dönemde yapılan seçimlerde mağdur avukatları, seçmenleri adalet duygusunu göz önünde bulundurarak sandık başına gitmeye çağırdı. 'Türkiye toplumu tarihi bir dönemeçten geçiyor' Hava saldırısıyla çoğu çocuk 34 kişinin katledildiği Roboski katliamının dava dosyasına bakan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, hali hazırdaki uygulamalarla siyasi iktidarın Türkiye'yi götürmek istediği yerin özgürlüklerin kısıtlandığı ve demokratik teamüllerin ortadan kaldırıldığı, totaliter bir yer olduğuna işaret ederek, "Türkiye halkının özellikle demokratik geleceğini, birlikte ve barış içinde yaşama iradesine sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, aydınlık bir gelecek vaat etmeyen partilere oy vermemesi gerekiyor. Türkiye toplumu kritik bir dönemeçten geçiyor. Toplum, modern dünyadan kopan, özgürlüklerin budandığı üçüncü sınıf bir tercihle karşı karşıyadır. Bu seçim tarihi bir dönüm noktası oluşturacaktır. Halkın bu noktada doğru bir tercih yapacağına inanıyorum" dedi. 'Yargı bağımsız işlemiyorsa hiçbir özgürlüğün kullanımı güvenceli değil' Kürt siyasetçilerinin yargılandığı DEP davası avukatlarından Yusuf Alataş, her ülkede seçim hakkı başta olmak üzere bütün hak ve özgürlüklerin en temel güvencesinin yargı olduğunu belirterek, "Eğer bir ülkede hukuk/yargı öngörülen şekilde bağımsız ve tarafsız işlemiyorsa, hiçbir özgürlüğün kullanımı güvenceli olamaz. Türkiye'deki en büyük problem eskiden beri bağımsız ve tarafsız bir sisteme sahip olmayan yargının her gün daha da kötüleşerek doğrudan iktidarın amacına hizmet ediyor olmasıdır. Dolayısıyla bu seçimde olabilecek haksızlıklar için başvurulacak yer yargıdır. Ama ne yazık ki Türkiye'de yargı mekanizması işlemiyor. Dilerim ki uluslararası kuruluşlar bu seçimi yakında izler ve demokratik usullerle işleyişini denetler" diye konuştu. 'O muktediri düşünerek oy kullanın' Alataş, demokratik yollarla AKP iktidarından kurtulmak gerektiğini ifade ederek, "İktidar, AKP ve egemenlerin elinde kaldığı sürece hem içerde hem de dışarıda felakete gitmektedir. Bu çok belirgin. Göreceli bile olsa bir demokratik yönetimin olduğunu söylemek mümkün değil. Tek başına her konuda yetki kullanan bir muktedir var. O muktedir sınır tanımayan bir noktaya geliyor. Bütün seçmenlerin bunu düşünerek sandık başına gitmesi gerekiyor" ifadesinde bulundu. '1 Kasım'dan sonrada büyük bir saldırıya maruz kalabiliriz' 300'den fazla kişinin hayatını kaybettiği SOMA'daki işçi cinayeti davasına bakan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı, parlamento seçimlerinden çok büyük bir beklenti duymanın yanlış bir beklenti olduğunu belirterek, "Herkesin kendi yaşam alanını, mahallesini, okulunu, şehrini, fabrikasını dönüştürmesidir esas olan. Parlamento seçimleri de bunun için bir mücadele alanı olabilir. Muhalefet, 7 Haziran seçimlerinde olumlu bir sonuç aldığını düşünüyordu. Ama 7 Haziran'dan bu yana çok kötü saldırılara maruz kaldık. 1 Kasım'dan sonra da yine büyük bir saldırıya maruz kalabiliriz. Parlamento seçimlerinden elde edilecek başarı garanti değil. Faşist bir yönetim var. Parlamento seçimlerinden sonra sonuç ne olursa olsun mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor" dedi. 'Yargı, yargılanması gereken iktidarı koruyor' 34 gencin katledildiği Suruç katliamı davasına bakan avukat Özlem Gümüştaş, Türkiye'de yargının kriz yaşadığını, yaşanan katliamların bununda bağımsız olmadığını belirterek, "Yargı, son yıllarda giderek siyasi iktidarın en temel savaş aygıtı haline gelmiştir. AKP, iktidarda bulunduğu sürece yargıyı muhaliflere karşı konumlandırdı. Yargı farklı kesimlere yöneldi. Diyarbakır katliamı, Suruç katliamı Ankara katliamı gibi katliamlarından sorumlu olan iktidarı yargılaması gerekirken, bu tarz kitle kıyımlarında da iktidarı koruyan bir pozisyonda yer aldı" dedi. 'HDP 1 Kasım'da kendi barajını aşmalı' Türkiye halklarının temel özgürlük sorunları olduğuna ve barışa ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Gümüştaş, "Bunun için mutlaka siyasi iktidarla sandıkta hesaplaşması gerektiğini düşünüyoruz. Yargının demokratikleşmesine ihtiyaç var. 7 Haziran'da çok önemli bir başarı ortaya konuldu. HDP'nin barajı aşması, 12 Eylül faşizmini ve onun getirdiği kısıtlayıcı noktaları aşması açısından önemlidir ve çok büyük bir cephe yaratabildiğimizin en güçlü simgesidir. Şimdi onların barajını değil kendi barajımızı aşamaya ihtiyacımız var. 1 Kasım'da HDP'ye oy vermek, en geniş ezilenler cephesini örgütlemek, adalet içinde, barış içinde, özgürlük içinde atabileceğimiz en önem adım olacak. Bu vesileyle oyumuzda HDP'ye olacak ve barıştan yana olan herkesin bu safta bir araya gelerek AKP'ye karşı birlikte savaşı durdurarak, tek adam diktatörlüğüne geçit vermemesi gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu. 'Yargı iktidarın sesine dönüştü' Yüzün üzerinde kişinin hayatını kaybettiği ve yüzlerce kişinin ise yaralandığı Ankara katliamı soruşturma dosyasına bakan Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanı Nuray Özdoğan, yargının iktidarın sesine dönüştüğünü ve vesayet altında bir yargıyla karşı karşıya geldiklerini belirterek, "Hükümeti ve devleti sorumlu hale getirebilecek hiçbir araştırmayı yapmamak yönünde bir irade sergiliyor. Yargı iktidarın sesine dönüştü, muhalefetin sesini kısıyor" dedi. 'Halkımız savaş suçu işleyen partilerden uzak dursun' Seçim sürecindeki saldırılara dikkat çeken ve "Bu seçimde de seçim güvenliğinin ihlal edileceğini baştan biliyoruz" diyen Özdoğan, yaşatılan savaşla birlikte Türkiye'nin geldiği noktaya da işaret ederek, "Seçmen savaş suçu işleyen partilerden uzak durmalıdır. Barış talebini haykıranlara dönük bir tercihin yapılmasını biz hukukçular elbette ki umut ederiz. Şuan mevcut hükümet toplumun güvenliğini alamamaktadır. Halk kendi güvenliği için barışı tercih etmeliler. Çünkü bu seçim barış isteyenlerle savaş isteyenlerin arasında olacaktır" ifadesinde bulundu. AKP tahakkümü kırılırsa yargıda özgürleşir Reyhanlı'da iki ayrı bombalı saldırı sonucunda 53 kişinin hayatını kaybettiği ve onlarca kişinin yaralandığı davaya bakan avukat Deniz Özbilgin, en büyük rahatsızlıklarının yargının siyasallaşması, yargı mensuplarının kendilerini siyasal iktidarın memuru haline getirmeleri olduğuna dikkat çekerek, "Siyasal iktidarın baskıları ve atamaları sonucu yargı sistemi çökmüştür. Reyhanlı, Suruç ve Ankara gibi davalarının yargısal süreçlerinde görüyoruz. Bu yüzden AKP'nin bilfiil içinde olduğu ve bu kadar insanın canının yakan olayların hukuksal süreçlerini takip etmek için bu seçimde HDP'yi desteklenmesi gerekir" çağrısında bulundu. (fg/kk/ns)